hands-of-a-scientist-in-the-laboratory-with-a-test-2022-01-12-07-50-59-utc-1200x800.jpg

Over (yumurtalık) rezervi, yumurtalığın döllenme yeteneğinin yumurta hücrelerini sağlamada ve gebelikle sonuçlanma kapasitesini belirlemede kullanılan bir terimidir. Gebelik için foliküllerden elde edilen yumurta hücre sayısının az olması, anne yaşının ileri olmasından kaynaklanabiliyor. Yani yaş ilerledikçe kadının gebe kalma olasılığı azalır.

Doğurganlık veya kısırlık için over rezervinin etkileri vardır. Bunun basit bir ölçüt veya oran olduğunu söyleyemeyiz. Yüksek over rezerve sahip olmak, gebe kalma oranın yüksek olduğunu gösterir. Düşük over rezerve sahip olmak ise gebe kalma oranının düşük olduğunu gösterir. Düşük over rezervine sahip olarak gebe kalmak ya da yüksek bir over rezerve sahip olmak fakat gebe kalmakta zorluk yaşamakta mümkündür.

Yumurta folikül miktarını yansıtan en önemli faktör kişinin yaşıdır. İleri yaşlarda, özellikle 35 yaşından sonra, folikül sayısı ve kalitesi azalır. 40 yaşından sonra bu durum daha da hızlıdır. Azalan rezerv ile kadının kendiliğinden veya tedavi ile gebe kalma şansı azalır. Hatta gebelik olsa dahi düşük riski artar.

Azalmış Yumurta Rezervinin Belirtileri

Birçok kadında herhangi bir belirti göstermeden ortaya çıkar. Sağlıklı kadınlar, 21-35 günde regl dönemi yaşar. Bu normal kabul edilen bir süre. İki dönem arasında zaman azalması olması ile regl kasılmalarının ve kanama yoğunluğunun artması, yumurta rezervlerinin azalmasının en temel bilinen belirtileridir.

Over Rezervin Düşük Olma Nedenleri Nelerdir?

Yumurtalık rezervinin düşüklüğünde en önemli nedenlerden birisi kadının yaşıdır. 35 yaştan sonra önemli ölçüde yumurta kalitesinde ve miktarında azalma görülmektedir. Kadınlar yaklaşık 4 milyon yumurta ile dünyaya gelirler. Ergenlikte bu sayı 400.000’e düşer ve 1000 yumurtayı regl dönemlerinde kaybeder. 30 yaşında bu sayı 100.000 ‘e düşer ve 40 yaşında bu sayı sıfıra yakındır. Yumurta kalitesi ve miktarı kişiye göre değişir. Genç yaşlarda da farklı sebeplerden dolayı bu durumla karşılaşılabiliyor. Her ay düzenli regl görmek yumurta rezervinin iyi olduğu anlamına gelmez. Yani az sayıda yumurta ile de uzun dönemli regl görülebilir. Tüm bu nedenler dışında over rezervin düşük olmasına neden olan diğer faktörlerde bulunmaktadır. Bunlar:

  • Yaş
  • Obezite, fazla kilo
  • Sigara ve alkol alışkanlığı
  • Yumurtalık ile ilgili yapılan operasyonlar
  • Radyoterapi ve kemoterapi
  • Turner sendromu
  • Endometriozis (çikolata kisti)
  • Erken menopoz
  • Aşırı kafein alımı

Tabii ki kadınlar günlük yaşantılarında bazı şeylere dikkat ederek yumurta kalitesini koruyabilirler.  Bunlar, stresten uzak durmak, sigara ve alkol alışkanlığını bırakmak, spor yapmak ve bunu düzene sokmak, proteinli ve dengeli beslenmeler ile yumurta kalitesini koruyabilmek için dikkat edilmesi gereken noktalardır. Bu nedenle, herhangi bir yaşta over rezerv düşüklüğü olan kadınlar, çocuk sahibi olmak istiyorlarsa, bunu planlamada ve tedavisi için acele etmekte geç kalmamalılar. Yumurta rezervinin değerlendirmesi ve sağlıklı bir sonuca varmak için kullanılan testlerimiz ve yöntemlerimizden yararlanabilirsiniz.


hands-of-a-scientist-in-the-laboratory-with-a-test-2022-01-12-08-13-55-utc-1200x645.jpg

Özellikle tüp bebek tedavisinde; yumurta dondurma ve tüp bebek sürecinin başında gelen işlemlerden bir tanesi de yumurta toplama işlemidir. Bu noktada; Tüp Bebekte Yumurta Toplama (OPU) tedavisi için dikkat edilmesi gerekli olan birçok çeşitli hususlar da mevcuttur. Özellikle hormon içerikli ilaçlar kullanımı ile büyütülen yumurtaların, uygun boyuta ulaşıp ulaşmadığı da ultrason ve çeşitli kan testileri ile ölçülür.

İlaç kullanımının başlanmasının ardından geçen 10’uncu veya 12’nci günde ise, hCG veya GnRH Agonist (Çatlatma İğnesi) verilir. OPU, oosit toplama veya yumurta toplamı işlemi, büyümekte olan yumurtaların Çatlatma İğnesi veya diğer bir ismi ile ovulasyon tetiklenmesi sonrasında toplanmasıdır. Genel olarak; Çatlatma İğnesinden 34 ila 36 saat sonra gerçekleştirilmektedir. Bu noktada da zamanlamada hassas olunmalıdır. Zira; Tüp Bebekte Yumurta Toplama (OPU) işleminin erken veya geç yapılması durumunda ise birtakım riskler ile karşılaşılabilmektedir.

Yumurta Toplama İşlemi Nasıl Yapılır?

İlk olarak uygulandığı yıllarda, yaklaşık olarak 40 yıl önce, Laparoskopi metodu ile yapılmakta olan OPU, günümüzde transvajinal ultrason kullanılarak yapılır. Buna karşın; yumurtalıkların pelvis dışında olması gibi tehlikeli durumlarda doktor, işlemi transabdominal ultrasonografiyle yapması da uygun görebilir. Söz konusu işlem, ameliyathane koşullarında ve anestezi altında yapılır. İşlem yaygın olarak kullanılmakta olan transvajinal ultrasonla yapılıyorsa;

  • Önce spekulum uygulaması ve sonra da steril bir solüsyon ile rahim ağzından vajinal bölge temizliği yapılır.
  • Daha sonra yumurtalıklar, vajinaya yerleştirilmiş ultrason probu ile görüntülenir.
  • Üstüne jel sürülmüş ve steril bir kılıf içerisinde bulunan ultrason probuna steril iğne kılavuzu da takılıdır.
  • Söz konusu OPU işlemi, yaklaşık olarak 15 ila 30 dakika arasında tamamlanır.

Yumurta Toplama İşleminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Temel olarak; Tüp Bebekte Yumurta Toplama (OPU) tedavisi sürecinde dikkat edilmesi gerekli olan pek çok çeşitli nokta mevcuttur.

  • Yumurta toplama işlemi, hasta aç ve susuzken gerçekleştirilmelidir. Bu sebeple hastanın, işlem öncesi en az 6 ila 8 saat süresince herhangi bir şey yiyip içmemiş olması gerekir. Ayrıca; bir gece önce tüketilen besinlerin de gaz yapıcı özellikte olmamasına dikkat edilmelidir.
  • İşlemin yapılacağı merkeze; 30 ila 60 dakika öncesinde gelinmelidir.
  • İşlem öncesi duş alınabilir, fakat herhangi bir kozmetik ürün kullanılmamış olmalıdır.
  • İşlem transvajinal ultrason ile yapılıyorsa, yumurtalıklara daha kolay ulaşılabilmesi ve mesanenin göreceği zararın indirgenmesi amacıyla; işleme mesane boşken başlanır. Dolayısıyla hastaların, işlem öncesinde mesaneler boşaltılmış olmalıdır.
  • Tüp Bebekte Yumurta Toplama (OPU) işlemi öncesinde cinsellikten uzak durulması elzem değildir. Fakat OPU, tüp bebek tedavisi kapsamında uygulanıyorsa sperm kalitesinin düşmemesi için en az 3 gün cinsellikten uzak durulmalıdır.
  • Söz konusu işlemin yapılacağı merkez tarafından, işlem öncesinde yakın tarihli Hepatit ve HIV testlerinin ibraz edilmesinin isteneceği de unutulmamalıdır.

hands-of-a-scientist-in-the-laboratory-with-a-test-2022-01-12-07-51-03-utc-1200x800.jpg

Temel olarak tüp bebek tedavilerinde; tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar, oldukça önemli bir konumda kendisine yer bulmaktadır. Genel olarak söz konusu tüp bebek tedavisi;

  • Yumurtalıkların uyarılması,
  • Yumurta toplama süreci,
  • Fertilizasyon süreci ve
  • Gebelik testi olmak üzere dört farklı başlık altında incelenebilir.

Yumurtalıkların Uyarılması ve Yumurta Toplama Süreci

Tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar için ilk adım yumurtalık uyarılmasıdır. Tedavinin bu ilk aşamasında, yumurtalıkların uyarılmasında yeterli sayıda döllenme yeteneği sahip olan yumurtaların elde edilmesi amaçlanır. Çünkü; birden fazla sayıda yumurta eldesi, çok daha fazla sayıda embriyo elde edilmesi ve bu embriyolar içerisinden de en kalitesinin seçilmesine olanak tanımaktadır. Bu durum, kaliteli embriyo transferi ile gebelik şansını da oldukça büyük ölçüde artırmaktadır.

Yumurtaların uyarılması ile belirli bir büyüklüğe erişmiş olan foliküller elde edildiği zaman, Çatlatma İğnesi yapılarak 32 ila 36 saat sonrasında yumurta toplama işlemi uygulanır. Yumurta toplama işlemi, vajinal ultrason işlemi ile yumurtalığın içine iğneyle girilerek yumurta içeren foliküllerin boşaltılmasıdır. Söz konusu bu işlem, lokal veya genel anestezi ile yapılır ve yumurta toplama işlemi, yaklaşık olarak 10 ila 15 dakika arasında sürer.

Fertilizasyon ve Gebelik Testi Süreci

Fertilizasyon sürecinde alınan yumurta hücreleri, hemen laboratuvara gönderilir ve her bir yumurta, olgunlaşma açısından incelenir. Kadının yumurtalarının toplandığı sırada, erkekten de sperm alınır. Elde edilen spermlerin sıvılaşması beklenir ve spermler, şekil ve hareketlilik bakımından incelenir. Yumurta ve spermlerin hazırlanmasının ardından fertilizasyon işlemine geçilir ve bu amaçla iki farklı yol izlenebilir.

  • İzlenen ilk yolda; sperm ve yumurtalar bir araya bırakılır. Her bir yumurta hücresi için de yaklaşık olarak 20 bin sperm kullanılır ve söz konusu spermlerin yumurtaları döllemesi beklenilir.
  • İkinci yolda ise; yumurtanın döllenmesinde ICSI (Mikroenjeksiyon) yöntemi kullanılır. Genel mikroenjeksiyon işleminde; meni spermi veyahut azospermi (Menide sperm bulunmaması) halinde testisten MESA, PESA ve TESE yöntemi ile elde edilen spermler de kullanılabilir.

Embriyo transferi işlemi sonucunda da gebelik testi uygulanır. Tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar kapsamında oldukça önemli bir konumda yer alan gebelik testi, embriyo transferinden 12 gün sonra; önce idrarda, sonra da kanda (Beta hCG) olmak üzere uygulanır. Kanda yapılan testin sonucuna göre de gebelik olup olmadığı belirlenir. Testi pozitif çıkanlara ise, 2 gün sonra tekrardan kanda gebelik testi uygulanır. Söz konusu iki testin sonuçları arasındaki ilişki değerlendirilir ve gebeliğin sağlıklı olup olmadığı hakkında karar verilir. Bu hastalar da iki hafta sonra ilk gebelik ultrasonu için tekrar merkeze gelir ve bu ilk ultrason sonucunda rahimde gebelik kesesi olup olmadığına bakılır.


husband-supporting-wife-through-ivf-treatment-2021-08-26-16-12-47-utc-1200x800.jpg

Hem kadın hem de erkek kaynaklı kısırlık tedavisinde en etkili yöntemlerden biri olan tüp bebek tedavisi bu alanda birçok sorunu çözüme kavuşturmaktadır. Kısırlık sorunu ile karşı karşıya kalan çiftlerin araştırdığı konulardan biri de bu tedavinin kimlere yapılabileceği alanındadır:

  • Çeşitli enfeksiyon ve dış gebelik nedeniyle tüpleri alınmış kişiler için bu tedavi yöntemi en etkili yöntem olarak değerlendirilebilir.
  • Tüpleri tıkalı olan kişilerde bu tedavi yöntemi oldukça başarılı sonuçlar vermektedir.
  • Çeşitli hastalıklar ve ameliyatlar nedeniyle yumurtalıklar ve tüpler arası ilişki bozulduğu zaman doktorlar bu yönteme sık sık başvurmaktalar.
  • Yumurtlama sorunu olan polikistik overli hastalar için tüp bebek tedavisi etkinliğini korumaktadır.
  • Aynı zamanda ileri yaş kişilerde yumurta sayısının azaldığı ve kalitesinin düştüğü durumlarda da bu tedavi etkili sonuçlar doğurmaktadır.
  • Nedeni açıklanamayan birçok kısırlık durumlarında bu tedavi yöntemi sorunu çözmede yardımcı olabilmektedir.
  • Doğal yollardan bebek sahibi olabilme aşamasının gerçekleştirilemediği durumlarda tedavi olmazsa olmaz niteliktedir.
  • Bebek sahibi olamayan erkeklere uygulanan cerrahi işlemler sonrasında eşlerine uygulanan bu tedavi kısırlığı sonlandırmada oldukça etkilidir.
  • Erkeklerde görülen testis tümörü nedeniyle, kadınlarda görülen yumurtalık kistleri veya kanseri sonucunda gerçekleştirilen ameliyatlar sonrasında da bu yöntem diğer yöntemlere oranla daha başarılı sonuçlar vermektedir.
  • Çeşitli immunolojik hastalıklar geçiren çiftlere bu yöntem tavsiye edilmektedir.
  • Genetik nedenlerden dolayı bebek sahibi olamayan çiftlerde de bu tedavi etkili bir yöntem olarak görülmektedir.

Tüp Bebek Tedavisinde Yaş Sınırı Nedir?

Tüp bebek tedavisinin başarı düzeyine etki eden durumlardan biri de çiftlerin yaşlarıdır. Yöntemin uygulanıp uygulanamayacağını tespit edebilmek için öncelikle birkaç test yapılmaktadır. Genellikle kadınlarda adetin üçüncü günü yapılan hormon testleri sonucunda yumurtalıkların durumu değerlendirilerek tedaviye karar veriliyor. Normal şartlarda kadınlarda 45 yaşa kadar bu tedavi yöntemine başvurmak mümkündür. Ama tabii ki bu yaş ortalaması ne kadar az olursa başarı oranı da o kadar yüksek olur. Bu nedenle genelde 40 yaşına ulaşmamış kadınlarda bu tedavi yöntemi tercih ediliyor. 35 yaşından sonra kadınlarda yumurta sayısı azaldığı için en iyi sonuçlar bu yaşa kadar alınmaktadır. Erkekler açısından durum biraz daha farklıdır. 50-55 yaşlarına kadar erkeklerin eşlerine bu tedavi uygulanabilmektedir.

Hangi Durumlarda Tüp Bebek Tedavisi İçin Doktora Başvurulmalıdır?

Yukarıda saydığımız durumlar genelde doktorların tetkikleriyle tüp bebek tedavisine karar verilme süreciyle ilgilidir. Bunların dışında çiftlerin kendilerinin hangi durumlarda bu yönteme başvuracakları konusunda da bilgili olmaları gerekmektedir. Gebe kalmak isteyen özellikle de 30 yaşından büyük kadınlarda menstural periyodlar düzensiz ise veya bu periyodlar gerçekleşmiyorsa aynı zamanda eşler arasında doğal yollardan bebek sahibi olabilme aşaması yaşanamıyorsa bu tedavi yöntemine başvurulabilir. Bu alanda Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak daima çiftlerimiz yanındayız. Tüm süreç alanında uzmanlaşmış doktorlarımız tarafından profesyonellikle yürütülmekte ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.


the-gynecologist-holds-a-training-model-of-the-ute-2022-11-09-20-52-28-utc-1200x800.jpg

Rahim içi yapışıklık aynı zamanda rahim yapışıklığı olarak da adlandırılır. Çeşitli nedenlerle rahim içinde oluşan travmaya bağlı olarak rahim duvarı arasında yapışıklık olması durumu olarak tarif edilebilir. Tıp tarihinde rahim içi yapışıklık tanısı konulan ilk kişinin adından dolayı Asherman Sendromu olarak da anılır.

Rahim içi yapışıklık çeşitli nedenlerden meydana gelebilir:

  • Rahim içi yapışıklık genellikle rahim içinde oluşan bir travma ve tahribat sonrası oluşur.
  • İstenmeyen gebelik sonlandırması ya da düşük sonrası gerçekleştirilen kürtaj bir diğer nedendir.
  • Doğum sonrasında bebeğin eşinin tam olarak çıkmaması sonrasında gerçekleştirilen cerrahi girişim ya da rahimdeki myomlara yönelik ameliyatlar diğer nedenlerdendir. Bu ameliyatlar histeroskopik ya da batından yapılan açık ve kapalı ameliyatlar olabilir.
  • Cerrahi bir travma olmadan, yalnızca basit bir enfeksiyonla rahim içi yapışıklık olmaz. Bunun tek istisnası nadir de olsa rastlanabilen genital tüberküloz (verem)dur.
  • Yapışıklık ince ya da yoğun ve rahim içi yaygınlığına göre sınıflandırılır. Özellikle yoğun yapışıklıklar histeroskopik olarak açıldıktan sonra yeniden meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda birden çok histeroskopi yapmak gerekebilir.

Rahim İçi Yapışıklık Belirtileri

Rahim içi yapışıklık farklı şekillerde belirti gösterebilir. Rahim içi yapışıklıklarda adet görmeme, kısırlık, artmış düşük ve çeşitli artmış gebelik komplikasyonları şeklinde ortaya çıkabilir. Erken doğum ve su gelmesi gibi artmış gebelik komplikasyonlarında rahim içi yapışıklıktan şüphelenilebilir.

Araştırmalarda en çık rastlanılan belirti kürtaj sonrası âdet kanamalarının kesilmesi ya da belirgin biçimde azalmasıdır. Normal şartlarda kürtaj sonrasında düzenli adet gören bir kişi 4-10 hafta içinde yeniden adet kanması görmeye başlar. Bu sürede adet olunmadığı taktirde rahim içi yapışıklıktan şüphelenilebilir.

Söz konusu olgularda rahim içinden ziyade rahme giriş deliğinde de yapışıklık olabilir. Bu durumun ayırdımı ultrasonografi ile kolaylıkla yapılabilir. Ayrıca kısırlık, tekrarlayan düşük, âdet kanamasının ağrılı geçmesi de diğer belirtiler arasındadır.

Rahim İçi Yapışıklık Tedavisi

Rahim içi yapışıklık için vajinal ultrasonografide rahmin iç tabakası ince ve düzensiz olarak, yer yer ufak kistik alanlar tespit edilir. Tanı için rahim tüp filmi şart olmasa da çekildiyse tipik görüntüsü bulunur. En önemli tanı testi histeroskopidir. Histeroskopi sırasında yapışıklıklar cerrahi biçimde de giderilebilir.

Rahim içi yapışıklık histeroskopik yöntemle rahim dış yüzünden veya karından herhangi bir kesi olmaksızın tedavi yapılabilir. Bu amaçla histeroskop adı verilen cihazla rahim ağzının doğal açıklığından geçilerek rahim içine ulaşılır. Kamera yardımıyla yapışıklığın hem yeri hem şiddeti tespit edilir. Sonrasında histeroskop üzerinden ilerletilen cihazlarla yapışıklık açılır. Rahim içi yapışıklığı açılırken elektrik enerjisi yad a makastan istifade edilebilir.

Rahim içi yapışıklık ameliyatının başarısı yapışıklığın tekrarlamaması, rahim iç tabakasının belli bir kalınlığa ulaşması ile ölçülmektedir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde gerekli işlemler başarıyla yapılabilmektedir.


a-young-woman-at-a-gynecologist-s-consultation-wom-2022-11-09-20-52-28-utc-1200x800.jpg

Rahim içi yapışıklık rahimde yer alan dokuların tamamında ya da kısmi olarak meydana gelen yapışıklık halidir. Halk arasında rahimde yapışma adıyla da bilinse de çok sık rastlanılan bir rahatsızlık değildir. Özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde daha çok görülmektedir. Bilimsel olarak Asherman sendromu adıyla anılır ve bunun nedeni, rahim içi yapışıklık tanısı konan ilk kişinin adıdır. Daha çok rahim içine uygulanan operasyon sonrasında medyana gelen rahim içi yapışıklık rahimde tıkanma gibi farklı sorunlara neden olmaktadır.

Rahim içi yapışıklık belirtileri her hastada ortaya çıkan bir durum değildir. Bu nedenle belirti göstermiyor olması da tanı konmasını geciktirebilmektedir. Daha çok kürtaj sonrasında hastalarda kimi şikâyetler ortaya çıkmaktadır. Yapılan muayene sonrasında da bu sorunun varlığı tespit edilmektedir. Yaygın biçimde görülen rahim içi yapışıklık belirtileri şunlar olmaktadır:

  • Âdet kanamalarında kesilme,
  • Âdet kanamalarında kan miktarının azalması,
  • Kısırlık,
  • Tekrarlayan düşükler,
  • Erken doğum, erken su gelmesi gibi artmış gebelik komplikasyonları.

Bütün bu belirtiler sadece rahim içi yapışıklıklarda meydana gelmemektedir. Farklı hastalıkların belirtisi olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle kadınların bu tür belirtiler ve benzerleriyle karşılaştıklarında zaman kaybetmeden kadın hastalıkları ve doğum uzmanları ile görüşmeleri gerekmektedir.

Rahim İçi Yapışıklık Neden Oluşur?

Rahim içi yapışıklık belirtileri dışında yapışıklığın neden oluştuğu da önemlidir. Cerrahi müdahaleler sorunun en yaygın nedenidir. İstenmeyen gebelikleri sonlandırmak adına yapılan kürtaj sonrasında rahim içi dokularında iz bırakılarak iyileşmesi sebebiyle rahim içi yapışıklık olabilmektedir.

Kürtaj işleminin hatalı yapılması veya özen siz bir biçimde yapılması da rahim içi yapışıklık nedeni olabilmektedir. Bazense işlem esnasında enfeksiyon gelişmekte, bu da dokuların iyileşme sürecini sekteye uğratarak olumsuz etkilemektedir. Bu durum da rahim içi yapışıklık ile sonuçlanabilmektedir.

Kürtaj esnasında rahim içinin tamamen temizlenememesi, içeride parça kalması sorunun bir diğer nedenidir. Ayrıca nedbe dokusunun oluşması kürtaj sonrasında yaşanan problemlerden biridir. Bu da kimi zaman rahim içi yapışıklığa neden olabilmektedir.

Kürtaj esnasında endometrium tabakasının derinliklerine zarar verilirse veya içerde parça kalırsa ikinci kez kürtaj uygulanırsa da rahim içi yapışıklığı oluşabilmektedir. İkinci kürtaj yapıldığında problemin oluşma riski yüzde 40’lara çıkmaktadır. Kimi zaman sezeryanın hatalı yapılması ve myomektomi sorunu da yapışıklık nedeni olabilmektedir.

Her ne kadar rahim içi yapışıklık belirtileri daha çok cerrahi operasyonlardan sonra gelişse de hiçbir operasyon geçirmemiş kişilerde de ortaya çıkabilmektedir. Çeşitli parazitler ve enfeksiyonlar diğer sebeplerdendir.

Rahim İçi Yapışıklık Tanısı Nasıl Konur?

Rahim içi yapışıklık belirtileri olsa da hastaya tanı koymak için birtakım muayeneler ve tetkikler yapılmalıdır. Mikro kamera ile rahim içinin görüntülenmesi bunlardan birisidir. Küçük ebatlardaki kamera ile dokular gözden geçirilir ve yapışık olup olmadıkları anlaşılabilir. Bir diğer yöntem ise histerosalfingografi (HSG)’dir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde en uygun tanı yöntemleri kullanılmaktadır.


doctor-showing-uterus-anatomical-model-to-patient-2022-05-31-03-18-23-utc-1200x1004.jpg

Rahim içi yapışıklık tanısı farklı şekillerde konulabilir. Mikro kamera ile rahim içi görüntülenebilir ve son derece basit bir işlemle tanı konulabilir. Ufak ebatlardaki kamerayla rahim içerisindeki dokular gözden geçirilir ve böylece yapışıklık olup olmadığı daha rahat anlaşılır. Ayrıca histerosalfingografi adı verilen ve HSG olarak adlandırılan tetkik ile de tanı konulabilir. Tanı konulduktan sonra ise ameliyat söz konusudur. Fakat pek çok kişi rahim içi yapışıklık ameliyatında başarı şansı ve riskler konusunda endişelidir.

Öncelikle rahim içi yapışıklıklar histeroskopik yöntemle rahim ya da karın dış yüzünde herhangi bir kesi yapılmaksızın tedavi edilebilir. Histeroskop adı verilen cihaz ile rahim ağzı doğal açıklıktan geçilip rahim içine ulaşılır. Kamera ile yapışıklığın yeri ve derecesi tespit edilir. Sonra histeroskop üzerinden cihazlar ilerletilerek yapışıklık açılır. İşlem sırasında elektrik enerjisi ya da makas da kullanılabilir. Bu noktada rahim içi yapışıklık ameliyatında başarı şansı ve riskler şöyle sıralanabilir:

  • Rahim içi yapışıklık ameliyatının başarısı yapışıklığın derecesi, yaygınlığı ve cerrahın deneyimi ile yakın ilişkilidir. Yapışıklık ne kadar yoğun ve rahim içi boşluğunda ne kadar geniş alan kaplamışsa tedavinin başarısız olma ihtimali o kadar artar.
  • Yapışıklığın çok yoğun olduğu durumlarda kimi zaman birden fazla histeroskopik girişime başvurulabilir. Yapışıklığın yeniden oluşmaması için rahim içine birkaç gün balon konulabilir. Fakat bunun tekrarlamayı tamamen engellediği kesin değildir.
  • Yoğun yapışıklıklarda işlem sonrasında kısa süre ağızdan estrojen hormon tedavisi uygulanabilse de yararı tartışılmaktadır. Yoğun ve yaygın yapışıklıklarda daha çok ilk adetten sonra uygun zamanda vajinal ultrasonografi ve çoğu kez yeniden histeroskopi önerilir.
  • Rahim içi yapışıklıklarda rahmin iç tabakasının inceliği bir diğer sıkıntıdır. Endometrial atrofi olarak adlandırılan durum, çoğu kez yoğun ve yaygın yapışıklıklarda gözlemlenebilir ve etkin bir tedavisi bulunmamaktadır.

Rahim İçi Yapışıklık Ameliyatından Sonra Hastayı Bekleyenler

Rahim içi yapışıklık ameliyatında başarı şansı ve riskler ile birlikte ameliyat sonrasından da bahsetmekte fayda var. Yapışkanlık şiddetine göre ameliyat 15-20 dakika sürer. Sonrasında hastanede yatma gerekmez. 3-4 gün hafif vajinal kanama ve kasık ağrısı olabilir. Enfeksiyon ve ağrı yaşanmaması adına operasyon sonrası 7-10 gün cinsel ilişkide bulunulmamalıdır. Rahim boşluğu açıksa ve tüp çıkışları da açıksa ve iç tabaka inceliği gelişmemişse kendiliğinden gebelik olabilir. Tüp çıkışları görülemeyen kadınlarda ise tüp bebek tedavisi yapılmalıdır.

Rahim İçi Yapışıklık Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Rahim içi yapışıklık ameliyatında başarı şansı ve riskler karşısında ameliyat yapılmazsa ne olur sorusu akıllara gelebilir. Çocuk isteği yoksa, ağrı şikayeti bulunmuyorsa ve adet kanı dışarı akıyorsa müdahalede bulunmak gerekmeyebilir. Fakat çocuk isteniyorsa yapışıklığın giderilmesi gerekir ve gebelik sırasında da daha rahat olunur. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde uzman ekibimiz gereken bütün desteği sağlamaktadır.


germany-bavaria-munich-scientist-with-pipette-a-2022-11-06-23-01-02-utc-1200x800.jpg

Over (yumurtalık) rezervi, yumurtalığın döllenme yeteneğinin yumurta hücrelerini sağlamada ve gebelikle sonuçlanma kapasitesini belirlemede kullanılan bir terimidir. Gebelik için foliküllerden elde edilen yumurta hücre sayısının az olması, anne yaşının ileri olmasından kaynaklanabiliyor. Yani yaş ilerledikçe kadının gebe kalma olasılığı azalır.

Doğurganlık veya kısırlık için over rezervinin etkileri vardır. Bunun basit bir ölçüt veya oran olduğunu söyleyemeyiz. Yüksek over rezerve sahip olmak, gebe kalma oranın yüksek olduğunu gösterir. Düşük over rezerve sahip olmak ise gebe kalma oranının düşük olduğunu gösterir. Düşük over rezervine sahip olarak gebe kalmak ya da yüksek bir over rezerve sahip olmak fakat gebe kalmakta zorluk yaşamakta mümkündür.

Yumurta folikül miktarını yansıtan en önemli faktör kişinin yaşıdır. İleri yaşlarda, özellikle 35 yaşından sonra, folikül sayısı ve kalitesi azalır. 40 yaşından sonra bu durum daha da hızlıdır. Azalan rezerv ile kadının kendiliğinden veya tedavi ile gebe kalma şansı azalır. Hatta gebelik olsa dahi düşük riski artar.

Azalmış Yumurta Rezervinin Belirtileri

Birçok kadında herhangi bir belirti göstermeden ortaya çıkar. Sağlıklı kadınlar, 21-35 günde regl dönemi yaşar. Bu normal kabul edilen bir süre. İki dönem arasında zaman azalması olması ile regl kasılmalarının ve kanama yoğunluğunun artması, yumurta rezervlerinin azalmasının en temel bilinen belirtileridir.

Over Rezervin Düşük Olma Nedenleri Nelerdir?

Yumurtalık rezervinin düşüklüğünde en önemli nedenlerden birisi kadının yaşıdır. 35 yaştan sonra önemli ölçüde yumurta kalitesinde ve miktarında azalma görülmektedir. Kadınlar yaklaşık 4 milyon yumurta ile dünyaya gelirler. Ergenlikte bu sayı 400.000’e düşer ve 1000 yumurtayı regl dönemlerinde kaybeder. 30 yaşında bu sayı 100.000 ‘e düşer ve 40 yaşında bu sayı sıfıra yakındır. Yumurta kalitesi ve miktarı kişiye göre değişir. Genç yaşlarda da farklı sebeplerden dolayı bu durumla karşılaşılabiliyor. Her ay düzenli regl görmek yumurta rezervinin iyi olduğu anlamına gelmez. Yani az sayıda yumurta ile de uzun dönemli regl görülebilir. Tüm bu nedenler dışında over rezervin düşük olmasına neden olan diğer faktörlerde bulunmaktadır. Bunlar:

  • Yaş
  • Obezite, fazla kilo
  • Sigara ve alkol alışkanlığı
  • Yumurtalık ile ilgili yapılan operasyonlar
  • Radyoterapi ve kemoterapi
  • Turner sendromu
  • Endometriozis (çikolata kisti)
  • Erken menopoz
  • Aşırı kafein alımı

Tabii ki kadınlar günlük yaşantılarında bazı şeylere dikkat ederek yumurta kalitesini koruyabilirler.  Bunlar, stresten uzak durmak, sigara ve alkol alışkanlığını bırakmak, spor yapmak ve bunu düzene sokmak, proteinli ve dengeli beslenmeler ile yumurta kalitesini koruyabilmek için dikkat edilmesi gereken noktalardır. Bu nedenle, herhangi bir yaşta over rezerv düşüklüğü olan kadınlar, çocuk sahibi olmak istiyorlarsa, bunu planlamada ve tedavisi için acele etmekte geç kalmamalılar. Yumurta rezervinin değerlendirmesi ve sağlıklı bir sonuca varmak için kullanılan testlerimiz ve yöntemlerimizden yararlanabilirsiniz.


side-view-of-young-muslim-female-scientist-in-hija-2022-03-30-02-38-06-utc-1200x800.jpg

Tüp bebek çalışmaları hususunda oldukça önemli bir konumda yer alan kadının doğurganlık potansiyeli, hamile kalma potansiyelinin belirlenmesi açısından elzemdir. Kişinin hamile kalma potansiyeli hakkında fikir veren bu durum, kadının yumurtalıklarında yer alan foliküllerin sayısal olarak miktarını ve kalitesini ifade etmektedir. Bu noktada özellikle çocuk sahibi olmak isteyenlerin; Over Rezervi değerlendirilmesi de oldukça kritik bir konumda yer almaktadır.

Over Rezervlerinin değerlendirilmesinin sonuçlarına bağlı olarak, infertilite veya diğer bir adıyla kısırlık tedavisi için uygulanacak yöntem ve bireyin hamile kalma şansı hakkında oldukça önemli bilgiler elde edilir. Over Rezervinin yüksek olması; kadının yumurtalıklarındaki foliküllerin fazla, daha kaliteli ve hamile kalma şansının da yüksek olduğunun göstergesidir.

Bireyin yumurtalığındaki folikül miktarını yansıtan en iyi faktör de kişinin yaşıdır. Yaş ilerledikten sonra, özellikle 35 yaşında sonra, folikül sayısı ve kalitesi sürekli olarak azalır. 40 yaşında sonra da bu olay ise, giderek hızlanır. Over Rezervi azalan kadın bireylerde; kendiliğinden veya tedavi ile gebe kalma şansı azalır ve hatta gebelik olsa bile düşük riski artar.

Over Rezervinin Azalmasına Sebep Olan Faktörler

Genel olarak bakıldığı zaman Over Rezervinde azalmaya sebebiyet veren pek çok çeşitli faktörler de mevcuttur. Söz konusu bu gibi faktörlere;

  • Yaş ve obezite,
  • Erken menopoz,
  • Sigara içme alışkanlığı,
  • Şiddetli endometriozis,
  • Radyoterapi veya kemoterapi,
  • Daha önce geçirilmiş yumurtalık veya kist ameliyatı örnek olarak verilebilir.

Bu noktada yumurta rezervinin değerlendirilmesi de sadece bir testten ibaret değildir. Sağlıklı bir sonuca varmak için kullanılan pek çok çeşitli test ve metotlar da mevcuttur.

Over Rezerv Ölçümü Nasıl Yapılır?

Temel olarak kadınlar, yaklaşık 1 milyon yumurta hücresi ile doğarlar. Fakat ergenliğe ulaşma ve adet görme sürecine kadar her adet döngüsünde 1000 kadarı kaybedilir. Bu sebeple Over Rezervinin genel anlamda azalmasının en önemli faktörlerinin başında da yaş gelmektedir. Ayrıca Over Rezervi, genetik faktörlerden de büyük ölçüde etkilenir. Ancak; rezervin yaştan bağımsız olarak nasıl gerçekleştiğine dair fikir verecek pek çok farklı testler de vardır.

  • Folikül Uyarıcı Hormon ve Luteinizan Hormon Ölçümü: Adetin 3. gününde kanda ölçülen rezerv hususunda önemli bilgiler vermekte olan bu test, beynin yumurtalıklardan yumurta gelişimini uyarmak için kullanılan hormonların ölçümünü sağlamaktadır.
  • E2 (Estradiol) Ölçümü: Adetin 3. gününde yapılan E2 Testi, FSH Testi ile birlikte değerlendirilmesi elzem olan bir ölçüm metodudur.
  • Progesteron Ölçümü: Adetin 10. gününde yapılan bu test, foliküler fazın süresi hakkında da bilgi verir.
  • İnhibin B Seviyesi: FSH üzerinde etkisi olan test, yaş ilerledikçe ve Over Rezervinin azalması ile beraber düşen İnhibin B seviyesini ölçer.
  • Anti Müllerian Hormon: Over Rezervi için güvenli olan test, adetin herhangi bir günü yapılabilir.
  • Transvajinal Ultrasonografi: Adetin 3. günü yapılan testin, diğer testler ile beraber uygulanması daha uygundur.
  • Clomiphene Citrate Challenge Test: İlaç kullanımı ile beraber yumurtalıkların uyarılıp, yumurta olgunlaştırılarak yanıt vermesi esasına dayalı bir testtir.

symptoms-of-menopause-in-mature-woman-female-wave-2022-02-22-04-32-42-utc-1200x800.jpg

Over rezervi düşük olması menopozu doğrudan etkilemektedir. Düşük over rezervi sorununu yaşayan kadınlar ve kendilerine birçok kez uygulanan gonadotropin tedavisine sürekli olumsuz cevap veren kadınlarda menopoza geçiş süreci hızlanmaktadır. Over Rezervi yani yumurtalık rezervi bir kadının yumurtalıklarında bulunan foliküllerin yani yumurtaların kalitesini ve sayısını göstermektedir. Sayı ve kalitesi belirlenen over rezervi kadının hamile kalma olasılığını ve doğurganlık durumunu göstermektedir. Over rezervi yüksek olan kadınların yumurtalıklarında folikül sayısı fazla ve kaliteli durumda bulunmaktadır. Bu durum hamile kalma şansını oldukça yükseltmektedir. Yumurtalık rezervi düşük olan kadınlar gebe kalmakta sorun yaşamakta ve gebe kalınması durumunda ise düşük yapma ihtimali yükselmektedir. Over rezervi düşük olması menopozu tetiklediği için düzenli olarak test yaptırmak ve detaylı bilgilere ulaşmak için kliniğimizi gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. İlgili test ve tedavi süreçleri hakkında uzman kadromuzla sizlerin yanında bulunmaktayız.

Over Rezervi Düşük Olma Nedenleri

Sağlıklı şekilde dünyaya gelen kız çocukları belirli bir over rezervine sahip olarak doğmaktadır. Doğumdan ergenlik dönemine kadar geçen sürede yaklaşık 300 bin ile 400 bin arasında bir over rezervine sahip olunmaktadır. Bu rezerv menopoz dönemine ulaşana kadar yavaş yavaş azalmaktadır. Over rezervi düşük olması menopozu olumsuz etkilediği gibi bu rezerv düşüklüğüne birtakım etkenler sebep olmaktadır.

  • Yumurtalıklarla ilgili ameliyat geçirilmiş olması,
  • Kanser hastalığı için radyasyon gibi ağır tedavilere maruz kalınması,
  • Genetik yatkınlığa sahip olunması,
  • Rezerv miktarının baştan düşük olması,
  • Rezerv miktarının normal şartlar dışında aşırı hızlı tükenmesi,
  • Hormonlu gıdalarla beslenilmesi,
  • Sigara gibi zararlı alışkanlıklara bağımlı olunması,
  • Çevre kirliliğinden etkilenilmesi,
  • Ailesinde erken menopoz yaşayan veya yumurtalık ameliyatı geçiren kişilerin bulunması

Düşük over rezervine sahip olunmasındaki sebeplerdir. Over rezervi düşüklüğüne sebep olan etkenler ile birlikte özellikle regl dönemlerinde problem yaşayan kadınların over rezervine baktırması mutlaka tavsiye edilmektedir. Rezerv değerleri kan testi yoluyla kolay bir şekilde kontrol edilebilmektedir. Rezerv değerlerinde olabilecek düşüklük için erken teşhis ve planlama oldukça önemlidir. Tüp bebek ve kadın sağlığı merkezimizde testlerinizi yapmakla birlikte gelecek planlaması adına da sizlerin doğru yönlendirilmenizi amaçlıyoruz.

Over Rezervi Kalitesinin Arttırılması

Over rezervi düşük olması menopozu hızlandırdığı için sahip olunan rezerv miktarının kalitesini arttırmak adına bazı bireysel önlemler alınabilmektedir. Yaşadığımız çağda her ne kadar stresten uzak durmak zor olsa da stres rezerv kalitesini etkileyen en önemli etkenler arasında yer almaktadır. Düzenli olarak egzersiz yapmak yumurta sayısında artış sağlamasa bile kaliteyi doğrudan etkilemektedir. Spor ile dokudaki oksijen miktarının artması stresi azaltmaktadır. Bazı over rezervi kalitesini arttırma yolları;

  • Düzenli spor yapmak,
  • Sağlıklı gıdalar tüketmek,
  • Protein ağırlıklı beslenmek,
  • Sigara kullanmamak,
  • Özellikle 40 yaşından sonra çeşitli antioksidan ilaçlar kullanmaktır.

Belirtmiş olduğumuz etkenler ışığında elinizde olan veya olmayan durumlar sebebiyle doğurganlık şansınızı öğrenmek ve sahip olduğunuz over rezervin sayı ve kalitesini görmek için merkezimize başvurabilir ve randevu alabilirsiniz.


novaart-logo-disi

NOVAART TÜP BEBEK MERKEZİ olarak, ”yeni bir hayat” sloganıyla yola çıktık. Mesleki hayatlarını infertilite-tüp bebek konusuna adamış olan uzman hekim kadromuzla, sizleri en büyük hayalinize kavuşturmak için, en son teknolojik gelişmeleri kullanarak, size özel tedavi programlarını uygulamak ve mutluluğunuzu paylaşmak istiyoruz.

NovaArt Tüp Bebek © 2021 Tüm Hakları Saklıdır