tup-bebek-tedavisinin-basarili-olmasi-icin-1200x800.jpg

Tüp bebek tedavilerinde kullanılan teknolojiler Türkiye’de Avrupa ve ABD standartlarındadır. Bu nedenle de tedavilerde başarı oranı oldukça yüksektir. Son zamanlarda yenilenen genetik testler, embriyo, yumurta ve sperm dondurma işlemlerindeki gelişmeler, serum tedavisi, mikro akışkanlı çip uygulaması gibi çalışmalar maksimum gebelik şansı elde etmeye yardımcı olmaktadır. Yine de tüp bebek tedavisinin başarılı olması için ne yapmalı sorusunun cevabı önemini hala korumaktadır.

Tüp Bebek Tedavisinin Başarılı Olması İçin Beslenme Önerileri

Tüp bebek tedavilerinde başarıyı etkileyen çeşitli etmenler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

  • Anne Adayının Yaşı: Tüp bebek tedavilerinde anne adayının yaşı ilerledikçe başarı oranı düşmektedir. Çünkü yaş ilerledikçe yumurtalıklar yaşlanmakta, döllenme oranı azalmakta, rahim içi zarının döllenen yumurtayı tutma yeteneği azalmakta, doğurganlığı etkileyecek cerrahi müdahaleler artmaktadır.
  • Kilo: Aşırı kilo doğurganlığı olumsuz etkilemektedir. Yine çok zayıf olmak da anne adayları için istenmeyen bir durumdur ve aşırı zayıflık da engel oluşturabilmektedir.
  • Sigara: Sigara sağlıklı bir yaşam için uzak durulması gereken bir maddedir. Fakat anne adayı için sigara bağımlılığından kurtulmak çok daha önemlidir. Sigara gebe kalmayı engellemekte, gebelik sürecini olumsuz etkilemekte ve bebek sağlığını tehlikeye atmaktadır.
  • Stres: Anne adaylarının yaşadıkları stres gebe kalma sürecini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle sosyal yaşam ve çalışma koşulları kaynaklı stres kontrolüne önem verilmelidir.
  • Enfeksiyon: Vajinal enfeksiyonlar, mantarlar, bakteriler ve bazı parazitler aynı zamanda sperm canlılığını da etkilemektedir. Anne adayında enfeksiyon varsa önce bunlar tedavi edilmelidir.
  • Hormonal Bozukluklar: Süt hormonu, tiroit bezi hastalıkları polikistik over hastalığı, doğuştan gelen ya da sonradan gelişen bağışıklık sistemine dair problemler de tüp bebek tedavisini olumsuz etkileyebilmektedir. Bunlar tespit ve tedavi edilmelidir.
  • Yumurta Rezervi: Yumurtanın yaşlanması hamileliği zorlaştırır. Bu nedenle bugün özellikle 35 yaşından sonra döllenmiş yumurtaların dondurularak saklanması gibi çözümler düşünülebilmektedir.
  • Sperm: Sperm sayısı ve kalitesi de tedavide önemlidir. Bunun için spermiyogram testi yapılmalı, gerekirse tedaviye başlanmalıdır.

Tüp bebek tedavisinin başarılı olması için ne yapmalı sorusuna karşılık beslenme çok önemli olup ideal kilo yakalanmaya çalışılmalıdır. Bol sıvı alınmalı, vitamin ve mineral ağırlıklı beslenilmelidir. Sigara ve alkol alınmamalı, alınan ortamlardan uzak durulmalıdır.

Tüp Bebek Tedavisinde Tıbbi Faktörler

Tüp bebek tedavisinin başarılı olması için ne yapmalı kadar tüp bebek tedavisinin başarısını etkileyen tıbbi faktörler de önemlidir. Tıbbi faktörlerden birisi yaş olup 35 yaştan sonra canlı doğum oranları düşmeye başlamakta, 40’tan sonra önemli ölçüde azalmaktadır.

Ayrıca kadının boy, kilo oranı, azalmış yumurta rezervi, erkek faktörü, polikistik over sendromu, rahim içinde miyom ya da yapışık embriyonun tutunmasını engelleyen faktörlerin olup olmaması da önemlidir. Yine çikolata kisti varlığı, daha önce canlı doğum yapmış olma, genetik hastalıklar, kanser ya da kronik hastalık varlığı da tıbbi faktörlerdendir.

Merkezimize başvuran çiftlerimizde gerekli bütün değerlendirmeler yapılmakta ve tüp bebek tedavisinin başarılı olması için ne yapmalı sorusunun cevabı detaylıca uzmanlarımızca paylaşılmaktadır.


sigara-ve-alkolu-birakmanin-hamilelige-faydalari-1200x800.jpg

Birçok kişinin bildiği gibi sigara içmek ve düzenli yüksek miktarda alkol tüketimi kalp, damar, akciğer hastalıkları ve karaciğer yetmezliği risklerini arttırmaktadır. Ancak, bu ikilinin sürekli tüketilmesi ölümcül hastalıkların oluşma risklerinin dışında hem erkeklerde hem de kadınlarda doğurganlık sorunlarına yol açabilmesi ile de çocuk sahibi olmak isteyen kadın ve erkeklerin uzak durması gerekenlerin başında gelmektedir.

Hamilelik öncesinde, hamilelik süresince veya doğum sonrası emzirirken sigara ve alkol tüketimi hem bebeğin hem de annelerin sağlığını yakından etkilemektedir. Hamile kalmaya çalışan, hamile olan veya emziren kadınlara, sigara ve alkolü bırakması tavsiye edilmektedir.

Gebelik ve Öncesinde Alkol Tüketimi

Hamileyseniz ya da hamile kalmayı planlıyorsanız, bebeğiniz ve sizin için riskleri minimumda tutmanın en güvenli yolu hiç alkol almamaktır.

Hamilelikte içki içmek bebeğe uzun süreli zarar verebilir ve alkol tüketimi be kadar çok olursa, risk o kadar artacaktır.

Hamile kalmaya çalışan kadınların, alkolü bırakmasının faydaları;

  • Doğurganlık ve hamile kalma yeteneğinde artış,
  • Erken evrelerde görülebilen düşük oranında azalma ve
  • Gebelik öncesi ve gebelik esnasında vücudun gereksinim duyduğu tüm doğal vitamin ve minerallerin en iyi şekilde özümsenmesinin sağlanması olarak sıralanabilir.

Hamile bir kadın alkol aldığında, alkol plasentadan geçerek bebeğin gelişimini etkileyebilir. Bu sadece ilk birkaç haftada değil, hamilelik boyunca devam eder.

Çok fazla alkol tüketimi;

  • Erken doğum,
  • Düşür riski,
  • Düşük doğum ağırlığı ve
  • Çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini etkileyen, Fetal Alkol Sendromu’nun oluşmasına sebep olabilir.

Gebelik ve Öncesinde Sigara Tüketimi

Herkes, sigara içmenin sağlığa verdiği zararın farkında ancak gebelik öncesi ve gebelik esnasında sigaradan uzak durmak çok daha önemli hale gelmektedir. Anne adaylarının gebe kalmaya karar verdiği andan itibaren sigara içmeyi bırakmaları, doğuma kadar sağlıklı bir gebelik geçirmeleri açısından önem arz etmektedir.

Sigarayı bırakmanın gebeliğe faydaları incelendiğinde;

  • Gebelik esnasında oluşabilecek komplikasyon riskini azalttığı,
  • Doğum sırasında anne vücudunda oluşabilecek olumsuzluklarda azalma sağladığı,
  • Sağlıklı doğum kilosu ile doğum oranında artış sağladığı,
  • Ölü doğum, düşük ve erken doğum risklerini azalttığı ve
  • Doğum sonrasında bebekte meydana gelebilecek, akciğer ve solunum yolları sorunlarının minimum düzeyde kaldığı görülmüştür.

Dünya üzerinde birçok uzman ve sağlık kuruluşu, sigara ve alkolü bırakmanın gebeliğe faydaları üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Yapılan araştırma ve incelemeler, hiç sigara içmeyen ve alkol tüketiminde aşırıya kaçmayan kadınlarda gebe kalma oranının çok daha yüksek olduğunu göstermekte ayrıca bu gebeliklerde olası bir komplikasyon oranı çok düşük kalmaktadır. Bu sebeple, gebe kalmaya karar veren tüm anne adaylarının baba adayları ile beraber sigara ve alkol tüketimini bırakarak bu sürece başlaması tavsiye edilmektedir.

Gebelik öncesinde ve esnasında, uzman medikal kadromuzdan destek alarak, sağlıklı bir gebelik süreci geçirebilirsiniz.


63355fdbb57f1525d8158b50.jpeg

Tüp Bebek Sürecinde Erkeğin Test ve Değerlendirmeleri

Tüp bebek sürecine başlamadan önce erkekler için belirli testlerin yapılması zorunlu olmaktadır. Tüp bebek sürecinde erkeğin test ve değerlendirmeleri sonucunda tüp bebek tedavisinin başarısını arttıracak tedaviler yapılmaya başlanmaktadır.

Erkeğin infertilite olması durumunda yapılacak ilk test sperm analizi olmaktadır. Baba olmak isteyen kişilerden alınacak spermin şekli, hareketi ve sayısı titizlikle incelenmektedir. 90 günlük sperm döngüsü süresi içerisinde çift kuyruk ve çift başlı olan spermler bozuk durumda bulunmaktadır. Böyle bir durumda normal yollar ile çocuk sahibi olmak ya gecikmekte ya da engellenmektedir. Bunun nedeni, yumurta içine girme aşamasında ideal kuyruk ve kafa yapısının bulunmaması olmaktadır.

İdeal sperm hareketliliği değerinin en az yüzde 32’lik kısmının ileri yönlü olması gerekmektedir.  Hareketsiz durumda bulunan spermlerin döllenme ihtimali bulunmamaktadır. Şekillerinde herhangi bir sorun bulunmayan spermlerin morfolojik açıdan yüzde 4 ve üzeri bir seviyede bulunması gerekmektedir. Yapılması gereken testlerin tüm aşamalarında uzman kadromuz ve verimliliğimizi artıran ekipmanlarımızdan istediğiniz zaman destek alabilirsiniz.

Erkekler İçin Test Aşamaları

Tüp bebek sürecinde erkeğin test ve değerlendirmeleri aşamasında hormon testleri önemli bir pozisyonda bulunmaktadır.

  • Erkeğin sahip olduğu testosteron seviyesi ve diğer erkek hormonlarının hassasiyet içerisinde incelenebilmesi için hormon testi yapılmaktadır. Hormon testi bir kan testi olmaktadır.
  • Yapılacak genel bir muayene ile jenital organların durumuna bakılmaktadır. Bununla birlikte önceden geçirilmiş rahatsızlıklar ve erkeğin kullandığı ilaçların belirlenmektedir.
  • Ultrason tüp bebek sürecinde erkeğin test ve değerlendirmeleri arasında yer almaktadır. Ultrason ile boşalma sorunlarının tespiti adına, testis torbası ve rektum ultrasonu uzmanlar tarafından talep edilebilmektedir.
  • Kromozom tahlili, istenen bir diğer test olmaktadır. 1 milimetre meni içerisindeki sperm sayısının 5 milyon değerinden az olduğu durumlarda bu test istenmektedir.
  • Yapılan testler haricinde gerekmesi halinde erkeklerin; kan grubu testi, Anti-HCV, HIV, Hbs Ag, LH, FSH, T-Testosteron ve PRL gibi testleri yaptırması gerekmektedir.

Tüm test ve uygulama aşamalarında endişelerinizi ortadan kaldırmak ve en iyi sonuca ulaşmak adına isteklerinizi çok iyi bilerek işlemlerimizi sürdürüyoruz.

Sperm Üretimindeki Sorunların Nedenleri

Tüp bebek sürecinde erkeğin test ve değerlendirmeleri çok önemli bir konumda bulunmaktadır. Erkeğin sperm kalitesinin düşük olmasına belli başlı durumlar sebep olmaktadır. Bu sebepler;

  • Radyoterapi ve kemoterapi gibi ağır tedaviler görmüş olunması
  • Damarlar veya testislere alınan darbelerle birlikte vasküler travma meydana gelmesi
  • İnmemiş testis veya kriptorşidizm şeklinde adlandırılan torbalara testislerin ulaşamaması
  • Varikosel durumu yani testisteki damarların fazla genişlemesi
  • Kromozom rahatsızlıklarının olması
  • Alkol ve maddeye bağımlı olunması şeklinde sıralanmaktadır.

İhtiyaç duyacağınız tüm tedavi destekleri için görevimizin başında bulunuyoruz. Yapılacak testlerin en doğru şekilde değerlendirilmesi ve uygun olan tedavi yöntemine başlanması noktasında sizlere her zaman destek oluyoruz. Dilediğiniz zaman bizimle irtibat kurabilirsiniz.


hands-of-a-scientist-in-the-laboratory-with-a-test-2022-01-12-07-51-03-utc-1200x800.jpg

Temel olarak tüp bebek tedavilerinde; tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar, oldukça önemli bir konumda kendisine yer bulmaktadır. Genel olarak söz konusu tüp bebek tedavisi;

  • Yumurtalıkların uyarılması,
  • Yumurta toplama süreci,
  • Fertilizasyon süreci ve
  • Gebelik testi olmak üzere dört farklı başlık altında incelenebilir.

Yumurtalıkların Uyarılması ve Yumurta Toplama Süreci

Tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar için ilk adım yumurtalık uyarılmasıdır. Tedavinin bu ilk aşamasında, yumurtalıkların uyarılmasında yeterli sayıda döllenme yeteneği sahip olan yumurtaların elde edilmesi amaçlanır. Çünkü; birden fazla sayıda yumurta eldesi, çok daha fazla sayıda embriyo elde edilmesi ve bu embriyolar içerisinden de en kalitesinin seçilmesine olanak tanımaktadır. Bu durum, kaliteli embriyo transferi ile gebelik şansını da oldukça büyük ölçüde artırmaktadır.

Yumurtaların uyarılması ile belirli bir büyüklüğe erişmiş olan foliküller elde edildiği zaman, Çatlatma İğnesi yapılarak 32 ila 36 saat sonrasında yumurta toplama işlemi uygulanır. Yumurta toplama işlemi, vajinal ultrason işlemi ile yumurtalığın içine iğneyle girilerek yumurta içeren foliküllerin boşaltılmasıdır. Söz konusu bu işlem, lokal veya genel anestezi ile yapılır ve yumurta toplama işlemi, yaklaşık olarak 10 ila 15 dakika arasında sürer.

Fertilizasyon ve Gebelik Testi Süreci

Fertilizasyon sürecinde alınan yumurta hücreleri, hemen laboratuvara gönderilir ve her bir yumurta, olgunlaşma açısından incelenir. Kadının yumurtalarının toplandığı sırada, erkekten de sperm alınır. Elde edilen spermlerin sıvılaşması beklenir ve spermler, şekil ve hareketlilik bakımından incelenir. Yumurta ve spermlerin hazırlanmasının ardından fertilizasyon işlemine geçilir ve bu amaçla iki farklı yol izlenebilir.

  • İzlenen ilk yolda; sperm ve yumurtalar bir araya bırakılır. Her bir yumurta hücresi için de yaklaşık olarak 20 bin sperm kullanılır ve söz konusu spermlerin yumurtaları döllemesi beklenilir.
  • İkinci yolda ise; yumurtanın döllenmesinde ICSI (Mikroenjeksiyon) yöntemi kullanılır. Genel mikroenjeksiyon işleminde; meni spermi veyahut azospermi (Menide sperm bulunmaması) halinde testisten MESA, PESA ve TESE yöntemi ile elde edilen spermler de kullanılabilir.

Embriyo transferi işlemi sonucunda da gebelik testi uygulanır. Tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar kapsamında oldukça önemli bir konumda yer alan gebelik testi, embriyo transferinden 12 gün sonra; önce idrarda, sonra da kanda (Beta hCG) olmak üzere uygulanır. Kanda yapılan testin sonucuna göre de gebelik olup olmadığı belirlenir. Testi pozitif çıkanlara ise, 2 gün sonra tekrardan kanda gebelik testi uygulanır. Söz konusu iki testin sonuçları arasındaki ilişki değerlendirilir ve gebeliğin sağlıklı olup olmadığı hakkında karar verilir. Bu hastalar da iki hafta sonra ilk gebelik ultrasonu için tekrar merkeze gelir ve bu ilk ultrason sonucunda rahimde gebelik kesesi olup olmadığına bakılır.


husband-supporting-wife-through-ivf-treatment-2021-08-26-16-12-47-utc-1200x800.jpg

Hem kadın hem de erkek kaynaklı kısırlık tedavisinde en etkili yöntemlerden biri olan tüp bebek tedavisi bu alanda birçok sorunu çözüme kavuşturmaktadır. Kısırlık sorunu ile karşı karşıya kalan çiftlerin araştırdığı konulardan biri de bu tedavinin kimlere yapılabileceği alanındadır:

  • Çeşitli enfeksiyon ve dış gebelik nedeniyle tüpleri alınmış kişiler için bu tedavi yöntemi en etkili yöntem olarak değerlendirilebilir.
  • Tüpleri tıkalı olan kişilerde bu tedavi yöntemi oldukça başarılı sonuçlar vermektedir.
  • Çeşitli hastalıklar ve ameliyatlar nedeniyle yumurtalıklar ve tüpler arası ilişki bozulduğu zaman doktorlar bu yönteme sık sık başvurmaktalar.
  • Yumurtlama sorunu olan polikistik overli hastalar için tüp bebek tedavisi etkinliğini korumaktadır.
  • Aynı zamanda ileri yaş kişilerde yumurta sayısının azaldığı ve kalitesinin düştüğü durumlarda da bu tedavi etkili sonuçlar doğurmaktadır.
  • Nedeni açıklanamayan birçok kısırlık durumlarında bu tedavi yöntemi sorunu çözmede yardımcı olabilmektedir.
  • Doğal yollardan bebek sahibi olabilme aşamasının gerçekleştirilemediği durumlarda tedavi olmazsa olmaz niteliktedir.
  • Bebek sahibi olamayan erkeklere uygulanan cerrahi işlemler sonrasında eşlerine uygulanan bu tedavi kısırlığı sonlandırmada oldukça etkilidir.
  • Erkeklerde görülen testis tümörü nedeniyle, kadınlarda görülen yumurtalık kistleri veya kanseri sonucunda gerçekleştirilen ameliyatlar sonrasında da bu yöntem diğer yöntemlere oranla daha başarılı sonuçlar vermektedir.
  • Çeşitli immunolojik hastalıklar geçiren çiftlere bu yöntem tavsiye edilmektedir.
  • Genetik nedenlerden dolayı bebek sahibi olamayan çiftlerde de bu tedavi etkili bir yöntem olarak görülmektedir.

Tüp Bebek Tedavisinde Yaş Sınırı Nedir?

Tüp bebek tedavisinin başarı düzeyine etki eden durumlardan biri de çiftlerin yaşlarıdır. Yöntemin uygulanıp uygulanamayacağını tespit edebilmek için öncelikle birkaç test yapılmaktadır. Genellikle kadınlarda adetin üçüncü günü yapılan hormon testleri sonucunda yumurtalıkların durumu değerlendirilerek tedaviye karar veriliyor. Normal şartlarda kadınlarda 45 yaşa kadar bu tedavi yöntemine başvurmak mümkündür. Ama tabii ki bu yaş ortalaması ne kadar az olursa başarı oranı da o kadar yüksek olur. Bu nedenle genelde 40 yaşına ulaşmamış kadınlarda bu tedavi yöntemi tercih ediliyor. 35 yaşından sonra kadınlarda yumurta sayısı azaldığı için en iyi sonuçlar bu yaşa kadar alınmaktadır. Erkekler açısından durum biraz daha farklıdır. 50-55 yaşlarına kadar erkeklerin eşlerine bu tedavi uygulanabilmektedir.

Hangi Durumlarda Tüp Bebek Tedavisi İçin Doktora Başvurulmalıdır?

Yukarıda saydığımız durumlar genelde doktorların tetkikleriyle tüp bebek tedavisine karar verilme süreciyle ilgilidir. Bunların dışında çiftlerin kendilerinin hangi durumlarda bu yönteme başvuracakları konusunda da bilgili olmaları gerekmektedir. Gebe kalmak isteyen özellikle de 30 yaşından büyük kadınlarda menstural periyodlar düzensiz ise veya bu periyodlar gerçekleşmiyorsa aynı zamanda eşler arasında doğal yollardan bebek sahibi olabilme aşaması yaşanamıyorsa bu tedavi yöntemine başvurulabilir. Bu alanda Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak daima çiftlerimiz yanındayız. Tüm süreç alanında uzmanlaşmış doktorlarımız tarafından profesyonellikle yürütülmekte ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.


egg-with-two-yolks-and-pasta-look-like-sperm-compe-2022-11-14-03-06-50-utc-1200x800.jpg

Doğal yollarla çocuk sahibi olunamaması durumunda başvurulabilecek pek çok tedavi vardır. Başta tüp bebek tedavisi olmakla birlikte çeşitli tedavilerle çiftler hayallerindeki çocuğa sahip olabilirler. Fakat bu süreçte çiftlerin her ikisi de incelenmeli, gebeliğe neyin engel olduğu tespit edilmelidir. Bu alanda gündeme gelen konulardan birisi non obstrüktif azospermi nedir olmaktadır.

Öncelikle azospermi bir erkeğin menisinde ölçülebilir derecede sperm bulunmamasıdır. Erkeklerin yüzde 1’i bu durumla karşılaşırlar ve kısırlık sorunu yaşayanlarda azospermi oranı yüzde 10-15 seviyelerindedir. Non obstrüktif azospermi hastaları ise iki farklı türdedir. Bunlardan birisi obstrüktif azospermi, yani tıkanıklığa bağlı olandır. İkincisi de non obstrüktif azospermi, yani tıkanıklığa bağlı olmayandır. Azospermi durumlarının yüzde 40’ı tıkanıklığa bağlı iken yüzde 60’ı tıkanıklığa bağlı değildir.

Non obstrüktif azospermi başlıca şu nedenlerden ortaya çıkabilmektedir:

  • Genetik problemler,
  • Hormonal bozukluklar,

 

Non obstrüktif azospermi vakalarında öncelikle tanı konularak durum tespiti yapılır. Durum tespit edildikten sonra da tedaviye yönelinir. Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi vakalarında tanı her zaman konulamayabilir. Bu gruptaki hastaların büyük bir kısmında belirli bir neden de görülemez. Mutlaka genetik incelemeler yapılmalıdır. Karyotip analizi, mikro delesyon testi rutin istenenlerdendir. Sonrasında da hormonal incelemeler yapılmaktadır.

Non Obstrüktif Azospermi Önemi

Non obstrüktif azospermi günümüzde erkek infertilitesi üzerinde çalışılan en önemli konulardandır. Bu kişiler, mikrotese işleminde sperm elde edilemeyen hasta grubunda değerlendirilir. Bu hasta grubunda uygulanabilecek tedavilerin neler olduğu, takip sürelerinin ne olduğu, tekrar mikrotese işlemi yapılma durumu üzerinde en çok araştırma yapılan hususlardır. Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi mikrotese işlemiyle sperm elde edilen yüzde 20-40’lık kısım çıkarılır. Hastalar uzun yıllar takip edilebilir.

Non obstrüktif azospermi tanısının önemi bir kısmında tedaviyle sperm elde edilip çocuk sahibi olma olanağının bulunmasıdır. Dolayısıyla bir üroloji uzmanı tarafından gerekli tanı ve değerlendirmeler yapılıp süreç sabırla yönetilirse tedavi başarıya ulaşabilmektedir. Tedavi süreci sabır gerektirmektedir.

İnfertilite tanı ve tedavisi üroloji, kadın doğum, embriyoloji ve genetik birimlerince ortak yapılması gereken tanı ve tedavi süreçlerini içerir. Bu birimlerden herhangi birisinin olmaması çıkabilecek problemlerin fark edilmemesine neden olabilir. Bu nedenle non obstrüktif azospermi hastasının eşinin de kadın doğum tarafından değerlendirilmesi önemlidir. Eşler birlikte tedavi edilmelidir. Çünkü tüp bebek tedavilerinde eşin sağlıklı ve tüp bebek tedavisine uygun bir durumda olması çok önemlidir.

Non Obstrüktif Azospermi Tedavisi

İlk değerlendirmeler sonrasında non obstrüktif azospermi genellikle hormonal bozukluklardan, enfeksiyondan, dahili bir problemden ya da varikosel olabilmektedir. Bunlardan öncelik sırası tespit edilir ve tedavi şeması meydana getirilir. non obstrüktif azospermi sorunlarında genellikle mikroTESE işlemiyle sperm elde edilir ve tüp bebek tedavisinde kullanılabilir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde bütün sorularınız cevaplandırılmakta, tedaviler uygulanabilmektedir.


yellow-clothespins-and-rope-2022-11-16-12-05-31-utc-1200x800.jpg

Mikroenjeksiyon tedavisi intrastoplazmik sperm enjeksiyonu ya da kısaltılmış adıyla ICSI işlemi olarak da adlandırılır. Tüp bebek tedavilerinde mikroenjeksiyon tedavisinin başarı oranı daha yüksek olduğu için son yıllarda fazlaca tercih edilmektedir. Özellikle sperm sayısının düşük olduğu hastalarda ya da daha önce tüp bebek tedavisi olup yumurta döllenme başarısızlığı olan çiftlerde mutlaka mikroenjeksiyon tedavisi uygulanmaktadır.

Mikroenjeksiyon tedavisi ile yumurtaya sperm enjekte edilmektedir. Daha önceleri sperm ve yumurta laboratuvar ortamında bekletilir ve spermin yumurtayı döllemesi beklenirdi. Bu işlem de in vitro fertilizasyon (IVF) olarak adlandırılırdı. Mikroenjeksiyon yöntemindeyse sperm bir iğne aracılığıyla yumurta hücresinin içine bırakılarak yumurta dölleme işlemi gerçekleştirilmektedir.

Mikroenjeksiyon tedavisi şu aşamalarda uygulanmaktadır:

  • Yumurtaların uyarılması: Normal döngüde her ay bir yumurta olgunlaşır. Bir mikroenjeksiyon döngüsünde başarı şansını arttırmak içinse olgun birçok yumurta olmalıdır. Birden fazla yumurta varsa yumurtalık uyarılmalıdır. Ortalama 8 ila 14 gün boyunca folikül uyarıcı hormon ve luteinize edici hormon ilaçları enjekte edilir.
  • Yumurta alımı: Yumurta alımı yaklaşık 20 dakika kadar sürer. Acı hissi olmaması adına hastaya hafif sedasyon yapılır. Uzman doktor ultrason eşliğinde her bir yumurta içine ir iğne yönlendirerek toplama işlemini yapar.
  • Sperm alımı: Erkekten de ejakülasyon sayesinde sperm numunesi alınır laboratuvarda yıkanıp hazırlanan spermlerden en sağlıklı olanları seçilir.
  • Döllenme: IVF yönteminde normal şartlar altında toplanan yumurtalar ve spermler doğal seleksiyonun gerçekleşmesi adına laboratuvar ortamında bir araya getirilir. Ancak doğal döllenme olmadığı durumlarda mikroenjeksiyon tedavisi kullanılır. Her yumurtaya mikro iğneyle tek bir sperm enjekte edilir. Ertesi gün de döllenmenin gerçekleşip gerçekleşmediği gözlemlenir.

Mikroenjeksiyon Tedavisi Neden Yapılır?

Mikroenjeksiyon tedavisi özellikle sperm sayısının çok düşük olduğu ya da sperm hücrelerinin mikro TESE ile elde edildiği kişilerde uygulanır. Çünkü IVF yönteminde spermler yumurtanın yanına konulup herhangi başka bir işlem yapılmadan spermin yumurtayı döllemesi beklenir. Bu nedenle IVF yönteminde yumurtanın döllenebilmesi için yeterli sayıda sperme gereksinim vardır. Fakat mikroenjeksiyon tedavisinde sperm sayısı çok az dahi olsa döllenme işlemi yapılabilmektedir. Mikroenjeksiyon tedavisiyle tüp bebek tedavisi uygulandığında olgun yumurta sayısıyla aynı sayıda sperm olması yeterlidir.

Daha önceki tüp bebek tedavilerinde başarısız olunmuş çiftlerde mikroenjeksiyon tedavisiyle yüksek oranda döllenme başarısına ulaşılabilmektedir. Açıklanamayan kısırlıklarda da spermin kendiliğinden yumurtayı dölleyememesi başarısızlık sebebi olabilmektedir. Bu gibi durumlarda da mikroenjeksiyon tedavisine başvurulmaktadır.

Mikroenjeksiyon Tedavisi Ne Zaman Yapılır?

Mikroenjeksiyon tedavisi yumurta toplama işleminin ardından yumurtalar hazırlandıktan sonra aynı gün içinde yapılır. İşlem süresi ortalama 15-20 dakika olmaktadır. Laboratuvarda kullanılan teknoloji ve embriyolog tecrübesi başarıyı etkileyen temel faktörlerdir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak en modern teknolojileri kullanıyor, uzman ekibimizle birlikte en yüksek başarılara imza atıyoruz.


sperm-and-egg-cell-on-microscope-scientific-back-2021-08-26-16-56-57-utc-1200x600.jpg

Tüp bebek tedavisi sürecinde yumurtanın döllenmesi sürecinde sperm hücrelerinin sayısının veya özelliklerinin yetersiz kalması durumunda mikroenjeksiyon yöntemi tercih edilmektedir. Bu yöntem zamanı ince bir cam iğne içerisine alınan sperm direkt olarak yumurtaya enjekte edilir. Bu yöntem sayesinde gebe kalma oranı yükselmektedir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak yüksek profesyonellikle yürüttüğümüz bu süreç sonucunda bebek sahibi olma ihtimali çok düşük olan çiftlerimizin hayalini gerçekleştirmekteyiz. Oldukça titizlikle uyguladığımız bu yöntem döllenmeyi hem hızlandırmakta hem de etkiyi artırmaktadır.

Mikroenjeksiyon Hangi Durumlarda Yapılır?

Hem çeşitli erkek hem de kadın kısırlığında çok etkili yöntem olan mikroenjeksiyon birçok durumda doktorlar tarafından tercih edilmektedir. Erkek kısırlığı açısından değerlendirecek olursak durumunda sperm sayısı veya hareketliliği odaklı olduğunu görürüz:

  • Astenozoospermi: sperm hareketliliğinde meydana gelen azalma
  • Teratozoospermi: anormal şekilde yüksek sayıda sperm
  • Oligozoospermi: sperm sayısındaki azalma
  • Obstrüktif azospermi: enfeksiyon veya genetik kaynaklı tam sperm yokluğu
  • Anejakülasyon: spermdeki fonksiyonel bozukluk
  • Salgı azospermi: testiste sperm üretiminde mevcut olan kusur
  • İmmunolojik sorunlar: spermlerin döllenme yeteneğini olumsuz etkileme

Erkeklerde görülen bu durumlarda tüp bebek tedavisinde spermin yumurtaya özel yollarla enjekte edilmesi süreci, başarılı sonuç almak bakımından kaçınılmazdır. Erkekler açısından bu yönteme başvurmanın daha çok nedeni bulunsa da kadınlarla ilgili birkaç sorunun ortaya çıkması sonucunda da enjekte prosesine ihtiyaç duyulmaktadır:

  • Yumurta toplama sürecinde elde edilen oositlerin azlığı
  • Kadınını yumurta kalitesinin tüp bebek tedavisi zamanı normal döllendirme süreci için gerekli düzeyin altında olması.

Mikroenjeksiyon Nasıl Yapılır?

Tüp bebek tedavisi zamanı uygulanan mikroenjeksiyon öncesi ve sonrası takip eden birkaç aşama vardır. Öncelikle tedavi zamanı daha fazla yumurta elde edebilmek için günlük hormon enjeksiyonları yapılır. Gözlem sırasında foliküller yeterli boyut ve sayıya ulaşmışsa tetik enjeksiyonu yapılarak yumurtaların olgunlaşması beklenir. Bu süreç yaklaşık 36 saati bulmaktadır. Gözlem sonrası foliküllerden yumurta hücreleri toplanıyor. Bu aşamalar sonrası ise döllenmenin etkili bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için mikroenjeksiyon yöntemi uygulanır. Yöntemin başarısını artırabilmek için mutlaka kaliteli sperm seçilmesi şarttır. Küçük bir iğne yardımı ile spermler yumurta içerisine enjekte edildikten sonra embriyo oluşum aşaması izlenir.

Kliniğimizde tüm bu süreçler yüksek standartlarla hayata geçirilmekte ve uzman doktorlar tarafından özenle izlenmektedir. 3-5 gün içerisinde müşahide altında tuttuğumuz embriyolar anne rahmine yerleştirilir. Acısız ve basit bir süreç olan embriyo transferi sonrasında günlük hayata dönülebilir, yalnız çok fazla hareketlilikten ve stresli durumlardan kaçınmak gerekiyor. Yaklaşık 15 gün içerisinde hamilelik durumu netleşmektedir. Uyguladığımız bu yöntem sonucunda başarı oranımız oldukça büyüktür. Çiftlerimizin anne baba olma hayali yönünde onlara tam destek olmakta ve bu hayalin gerçekleşmesi için tüm profesyonel yöntemleri uygulamaktayız. Yöntemin başarı oranını yükselttiği gerçeği klinik olarak kanıtlanmıştır.


african-american-doctor-discussing-healthcare-trea-2021-12-09-02-41-56-utc-1200x800.jpg

Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin doğum kontrolü sağlamadan düzenli olarak cinsel ilişki kurmalarına rağmen 12 ay boyunca hamilelik oluşmaması infertilite olarak tanımlanmaktadır. İnfertilite yani kısırlık durumu üreme döneminde bulunan çiftlerin yaklaşık yüzde 20’lik kısmında bu sorun görülebilmektedir. Üreme dönemindeki popülasyonun artması ve sunulan tıbbi tanı imkanlarının gelişmesi sonrasında infertilite tedavisi sunan merkezlere başvuru sayısı artış göstermektedir. Cinsel ilişki sırasında korunmayan çiftlerin normal şartlarda yüzde 85’lik kısmında bir yıl içinde hamilelik oluşması beklenmektedir. İnfertilite rahatsızlığı yüzde 40-45 oranında erkeklere, yüzde 50-65 oranında ise kadınlara ait nedenlerle kendini göstermektedir. İnfertilite tedavisi özellikle son 10 yıl içerisinde ciddi şekilde gelişim göstermektedir. Çocuk sahibi olmalarına imkânsız gözüyle bakılan çiftler bile bu tedavi sayesinde anne ve baba olabilmişlerdir. Kadınlarda görülen kısırlık yumurta yapımının uyarılması ile tüp cerrahisi ve tüp bebek tedavilerinde kullanılan yöntemler sayesinde büyük ölçüde tedavi edilebilmektedir. Kadının yaşının ileri seviyelerde olması ya da yumurtalıklarının verilen ilaçlara gerekli yanıtları verememesi infertilite tedavisinin bırakılmasında etkili bir faktör olmaktadır. Kullanımına 1993 yılında başlanılan mikroenjeksiyon erkek kısırlığının tedavisinde bir devrim olarak tanımlanmaktadır.

İnfertilite Tedavisi İçin İstenen Testler

İnfertilite tedavisi için kadın ve erkeklerden bazı farklı testler talep edilmektedir. Kadınlar için istenen testler;

  • Kan grubu
  • Tam kan sayımı
  • Genetik testler
  • Hormon testleri LH, FSH, estradiol, TSH
  • Serbest T4, prolaktin
  • Mevcut bağışıklığın önceden tanımlanması için HBsAg, antiHBs, antiHCV, RubellalgM-IgG, ToxoplasmalgM-IgG testleridir.

Erkekler için istenen testler;

  • Spermiogram
  • Kan grubu
  • HBsAg, antiHBs, antiHCV
  • Hormon testleri FSH, LH
  • Total testosteron, prolaktin ve TSH
  • Genetik testleridir.

Uygulanacak testler ışığında tedavi sürecinin başlaması ve ilerlemesi adına planlamalar merkezimiz tarafından oluşturulmaktadır. Test sonuçlarında değerlerdeki aşırı düzeltilemez bulgular infertilite tedavisinin bırakılmasında başrol oynamaktadır. Fakat tedavinin bırakılmaması için uzman kadromuz ve son model cihazlarımızdan tedaviden olumlu sonuçlar alabilmek adına üst düzey şekilde yararlanmaktayız. İnfertilite rahatsızlığı olan çiftlerin morallerini yüksek tutarak motivasyonlarını düşürmemeleri tedavi açısından ciddi yararlar sağlamaktadır.

Doktora Ne Zaman Başvurulmalı?

İnfertilite tedavisinin başarı oranını etkileyen önemli faktörlerden birisi kadının yaşıdır. 30 yaş altındaki kadınların 2 yıl, 35 yaş üstündeki kadınların 1 yıl ve daha önce kadın hastalıkları nedeniyle


novaart-logo-disi

NOVAART TÜP BEBEK MERKEZİ olarak, ”yeni bir hayat” sloganıyla yola çıktık. Mesleki hayatlarını infertilite-tüp bebek konusuna adamış olan uzman hekim kadromuzla, sizleri en büyük hayalinize kavuşturmak için, en son teknolojik gelişmeleri kullanarak, size özel tedavi programlarını uygulamak ve mutluluğunuzu paylaşmak istiyoruz.

NovaArt Tüp Bebek © 2021 Tüm Hakları Saklıdır