5f3d0c267152d81fc8130012.webp

Polip Nedir?

Polip yapısı itibariyle tümörlere benzemektedir. Polipler vücudun birçok dokusunda görülebilmektedir. Vücudun mukoza ile kaplı olan bölgelerinde oluşabilen bu tür, büyüdükçe sorunları beraberinde getirmektedir. Mukoza ile kaplı olan bağırsak, rahim ağzı, burun gibi bölümlerde polip oluşabilmektedir. Nüfuz ettiği dokuda kök salan polip, tümör biçiminde dışarıya doğru itilmektedir. Kök salınan dokulara, ölçülerine ve yapılarına göre değişik türleri olan polipler genel olarak iyi huylu olmaktadır. Bununla birlikte kansere dönüşebilen polip çeşitleri de bulunmaktadır.

Polip oluşması durumunda en doğru teşhis ve tedavi durumları için kesinlikle profesyonel destek alınması gerekmektedir. Uzun yıllardır büyük bir titizlikle sürdürdüğümüz hizmetlerimizden yararlanarak sorunlardan kurtulabilirsiniz. Son derece verimli yöntemlerimiz ve uzman kadromuzla her zaman yanınızda yer almaktayız.

Polip meydana geldiği dokulara geniş bir taban yardımıyla veya bir sap ile tutunmaktadır. Genel olarak poliplerin nedenleri bilinmemektedir. Boyut olarak daha çok milimetreler ile ölçülebilen bu tür bazı zamanlarda birkaç santimetreye kadar büyüyebilmektedir.

Poliplerin Olumsuz Etkileri

Polipler genellikle kişilere herhangi bir rahatsızlık vermedikleri için fark edilmeleri zaman alabilmektedir. Safra kesesi ve ses tellerinde de polipler meydana gelebilmektedir.

Rahimde oluşabilecek polip, gebeliği engelleyebilmektedir. Kısırlık tedavilerinde saptanabilen bir tür olmaktadır. Daha önce bir belirti vermemiş olsa bile kısırlığa sebep olan durumların araştırılması aşamasında kendisini belli edebilmektedir. Polip boyutunda meydana gelen büyümelere bağlı olarak kendisini belli etmeye başlamaktadır.

Kendisini belli etme aşamasında çok acele etmeyen polipler gayet ciddiye alınması gereken bir durum konumunda bulunmaktadır. Hafife alınmaması gereken polipler konusunda merkezimizden destek almanız oldukça kolay olmaktadır. İletişim bilgilerimizden bizimle irtibata geçerek kısa süreler içerisinde hizmet alabilmektesiniz. Poliplerin bulundukları yerlerden alınabilmesi birtakım müdahaleler gerekmektedir. Tedavi aşamalarının tamamında rahat edebilmek adına mutlaka bizimle iletişime geçin.

Polip Belirtileri

Poliplerin oluşum nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte herhangi bir işleme gerek kalmadan kendi başlarına yok olabilmektedir. Küçük yapıdaki polip çeşitleri çoğu insanda sağlık sorunu oluşturmamaktadır. Farklı bir hastalık için yapılan detaylı testler ve kontroller sonucunda bulunduğu saptanabilmektedir.

Boyutları nispeten büyük olan polipler günlük hayatı etkileyebilecek şekilde ortaya çıkabilmektedir. Polip belirtileri bulundukları noktalara, boyutlarına ve sayılarına göre farklılık göstermektedir. Poliplerin rahim ve rahim ağzı bölgelerinde bulunması ile görülen belirtileri;

  • Regl kanamalarının ekstra uzun sürerek devam etmesi
  • Gebe kalınamaması ve kısırlıktan şüphe edilmesi
  • Cinsel ilişki esnasında şiddetli ağrıların oluşması
  • Düzensiz bir şekilde kanamaların sıklıkla devam etmesi
  • Regl kanamalarının yoğunluğunun fazla olması şeklinde sıralanabilmektedir.

Polipler en çok kadınların rahminde ve rahim ağzındaki bölgelerde görülmektedir. Bunun dışında safra kesesinde;

  • Bulantı ve kusma
  • Sarılık ve karın ağrısı
  • Dışkı görüntüsünde farklılıklar görülmektedir.

Ses telleri içinde ses yapısında anormal değişikliklerin oluşmasına polipler sebep olmaktadır. Bağırsak için; sindirim sistemindeki düzensizlikler ve tekrarlayan ishaller ile birlikte dışkıda görülebilecek kan belirtileri oluşturmaktadır.


myom-nedir-nedenleri-nelerdir-1024x683-1.jpg

Myom Nedir?

Menopoz öncesi kadınların doğurganlık dönemlerinde, rahim bölgesinde ortaya çıkan anormal dokulara myom denmektedir. Myom, bağ dokuları ve düz kas yapılarından oluşmaktadır. Myomlar kadınlarda yoğun şekilde görülebilmekte ve ayrıca iyi huylu tümör olarak bilinmektedir. Bu iyi huylu tümörler yapılarını genel olarak korurken aynı zamanda maalesef kansere dönüşme riski taşımaktadır.

Myomlar genelde olumsuz etkilere sebep olmamaktadır. Fakat bazı durumlar sonucunda regl düzeninde bozulma, rahimde kanama, karın bölümünde şişkinlik ve ağrı hissi görülebilmektedir. Myom boyutları 1 ve 15 santimetre arasında yer alabilmektedir. Pembe renge ve yuvarlak bir biçime sahip olan myomlar kişilere göre farklılıklar gösterebilmektedir. Myomun geliştiği bölgeye göre ismi değişmektedir.

  • Kas tabakası içinde oluşanlara intramural myom
  • Rahmin iç duvarına doğru gelişenlere ise submüköz myom adı verilmektedir.

Küçük boyutlarda bulunan myomlar, aşırı bir büyüme göstererek ortalama 3 ve 4 kilogram ağırlığa ulaşabilmektedir. Tanı ve tedavi aşamaları için uzman ekibimiz ve ekipmanlarımızla her zaman yanınızda bulunmaya devam ediyoruz.

Myomların Oluşma Nedenleri

Oluşan myomların nedenleri konusunda net veriler bulunmamaktadır. Bir diğer ismi fibroid-leiomyoma olan bu kitleler için profesyonel destek alınması son derece önemli olmaktadır. Östrojen hormonu etkisiyle ortaya çıktığı düşünülen myoma, ailesel ve genetik etkenlerin oluşum aşamasında etki ettiği bilinmektedir.

Myom için herhangi bir tedaviye gerek kalmadan yol izlenebilmektedir. Fakat büyümeleri durumunda mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir. Myomlar, tedavi sonucunda yok olmaması ya da ameliyat yöntemiyle giderilememesi durumunda rahmin yapısının bozulmasına neden olabilmektedir. Tehlikeli boyutlara ulaşan myomlar sonucunda;

  • Hamile olunması durumunda düşük riski artmaktadır.
  • Karın bölgesinde aşırı şişkinlik görülebilmektedir.
  • Hamile kalınması zorlaşabilmektedir.
  • Yoğun şekilde kanamalar artabilmektedir.

Oluşabilecek rahatsızlıklar için kullanmakta olduğumuz en faydalı yöntemler ve bilgilerimiz sayesinde sizleri myom derdinden kurtarmak adına çalışmalarımızı aksatmadan sürdürüyoruz.

Myom Belirtileri

Rahatsızlığın tespit edilmesi, uzmanların yapacağı muayeneler sonucunda mümkün olmaktadır. Myom çok fazla sayıda kadında bulunabilmesine rağmen, bu durumun farkına varılmadan ve herhangi bir sorun yaşanmadan hayatların devam edebilmesi muhtemel olmaktadır. Myomların neden olabileceği kanser riskinin oranı düşük olsa da tehlikeleri karşı önlem olarak muayene olunması erken teşhis ve müdahale için son derece önem arz etmektedir.

Oldukça şiddetli bir biçimde meydana gelen düzensiz kanamalar myomun ilk anlaşılma evresini oluşturmaktadır. Yoğun kanamalar kadınlarda anemiye sebep olabilmektedir. Kanamalar bir süre sonra aşırı şekilde yorgunluğa ve halsizliğe sebep olmaktadır. Genel olarak myomların belirtileri;

  • Oldukça sık şekilde idrara çıkma isteği
  • Kısırlık
  • Regl dönemlerinde meydana gelen düzensizlik
  • Cinsel ilişki sırasında şiddetli ağrı ve sonrasında yoğun kanama
  • Büyük tuvalete çıkma aşamasında makatta baskı ve ağrı hissi
  • Ani şekilde düşük yapılması
  • Kabızlık
  • Karın bölgesinde aniden oluşan ve düzelmeyen şişlik hissi şeklinde sayılabilmektedir.

Myom konusunda merkezimize başvurarak oluşabilecek tehlikelerin önüne geçilmesinde desteklerimizden kolayca faydalanabilirsiniz.


shutterstock_482984566_16_9_1562757564-880x495_16_9_1568546908.jpg

Rahim Dinlendirme Neden Ve Nasıl Yapılır?

Rahim dinlendirme neden ve nasıl yapılır? Normal fizyolojik süreçte kadınlarda beyinden salgılanan FSH-LH hormonunun etkisi ile yumurtalıklarda yer alan yumurta hücreleri harekete geçerler. O ay için antral folikül seviyesinde olan 1 folikül ya da 2 folikül, salgılanan folikül geliştirici hormonunun etkisi ile büyüme başlar.

Yarışa katılmayan ve geride kalan diğer foliküller ise vücut tarafından emilerek atılırlar. Bu sırada büyümeye devam eden folikülden estradiol hormonu salgılanarak rahim içini hamilelik için hazır bir hale getirmek için kalınlaştırır. Folikül belirli bir aşamaya geldiği zaman çatlar ve çatlayan folikül corpus luteum adı verilen bir yapıya dönüşür. Bu yapıdan da progesteron hormonu salgılanır ve rahim içerisini bebeğin tutunmasına hazır bir hale getirir. Eğer o ay içerisinde hamilelik oluşması ise hamilelik için hazırlanan rahim içi ortam, adet ile beraber atılır ve döngü devam eder.

Tüp bebek tedavisinde o ay vücudun eriterek dışarıya attığı folikülleri de dışarıdan yumurta uyarıcı ilaçlar kullanarak geliştirilir ve kontrollü bir indüksüyon süreci gerçekleştirilir. Bu aşamada eğer rahim dinlendirme yöntemi uygulanan hastada 15’den daha fazla sayıda yumurta gelişti ise aşırı uyarım sendromu (OHSS) gelişmemesi için taze transfer yapmayarak bütün embriyoları dondurmayı ve 1-2 ay geçtikten sonra donma çözme siklusu planlaması tercih edilir.

Rahim Dinlendirme Nasıl Yapılır?

Rahim dinlendirme neden ve nasıl yapılır? Sorusu kullanıcılar tarafından oldukça merak edilmektedir. Rahim dinlendirme, seçilmiş olan hastalarda taze transfer yapmayarak o ay uygun kriterleri taşıyan tüm embriyoların dondurularak saklanması ve transferlerin ilerleyen aylarda planlanması sürecini kapsamaktadır.

Dondurulmuş olan embriyonun nakil edilebilmesi için tercih edilen hazırlık protokolü uygulandıktan sonra embriyo çözülerek rahime nakledilir. Bu kapsamda 2 farklı hazırlık protokolü bulunmaktadır. Bu protokoller doğal siklus ve ilaçlı hazırlama protokolleridir. Hasta için en uygun olan hazırlama protokolünü doktor tercih edecektir.

Rahim Dinlendirme Yönteminin Uygulanması Gereken Hasta Grupları

Rahim dinlendirme neden ve nasıl yapılır? Rahim dinlendirme yönteminin muhakkak gerekli olduğu ya da hamilelik başarısı bakımından daha iyi olabileceği hasta gruplarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Yumurta sayısının fazla olup hamilelik durumunda aşırı uyarılma ya da hiperstimülasyon sendromu geliştirme riski yüksel olan hastalar,
  • Hormon değerlerinde tüp bebek tedavisine bağlı olarak yükseklik tespit edilen hastalar,
  • Embriyoya tam kromozomal tarama yapılacak olan hastalar,
  • Tekrarlayan tüp bebek tedavisi başarısızlığı sebebiyle yapılan teste göre transfer günü kişiselleştirecek olan hastalar,
  • Rahim içerisinde transfere engel oluşum tespit edilen ya da rahim içi yeteri kadar gelişim göstermemiş olan hastalar,
  • Rahim içerisinde ya da tüplerde sıvı toplaması olan hastalar.

Rahim dinlendirme neden ve nasıl yapılır? Sorusunun cevabı ile ilgili daha detaylı bir şekilde bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.


laparoskopik-tup-ligasyonu.jpg

Endometriozist Hastalığında İlaç ve Cerrahi Tedaviler

Endometriozist hastalığı hem dünyada hem de ülkemizdeki kadınlarda çok sık rastlanmaktadır. Teşhis edilmesi de oldukça zor bir hastalıktır. Aynı zamanda çikolata kisti olarak adlandırılan endometriozist, her 10 kadından 1’inde görülmekte ve yaygınlığı artmaktadır.

Bazı hastalarda endometriozist hiçbir belirti vermeden ilerleyebildiği gibi bazı hastalarda şiddetli şikayetlere neden olabilmektedir. Hastanın rutin bazı kontrollerinde yumurtalıklarda çikolata kisti olarak veya bağırsağı döşeyen zarlar üzerinde ya da rahmin arka tarafındaki bağırsaklarda nodüler lezyon olarak endometrioziste rastlanabilmektedir.

Hastalıklı dokular çoğunlukla yumurtalıklarda bulunmaktadır. Fakat şu noktalar üzerinde de yer alabilmektedir:

  • Fallopian tüpleri
  • Mesane
  • Vajina
  • Vajina ve rektum arasındaki iç alan
  • Rahmin dış çevresi
  • Rahmi destekleyen bağlar
  • Bağırsaklar
  • Kasık boşluğun çevreleyen sınırlar
  • Karın ameliyatından kalma skarlar

Endometriozist hastalığı yakalanmış kişilerin hayatını büyük oranda zorlaştırabilmektedir. Ayrıca hastalığın neden olduğu şikayetler diğer jinekolojik rahatsızlıklarla benzerlik gösterdiğinden doğru teşhisin konulması ve tedavi uygulama süreci de uzayabilmektedir. Kişide endometriozist varlığı beklenmeyen belirtiler gösterebilmekte, aşırı yorgunluk, yapılan işe odaklanamama bunlardan bazılarıdır.

Endometriozist Hastalığının Tedavisi

Endometriozist hastalığının tedavisi hastalığın yaygınlığına, seviyesine, bulgularına, gebelik düşünülüp düşünülmesine göre farklılık arz etmektedir. İlaç tedavisi, ameliyat ya da her ikisi birlikte uygulanabilmektedir. Eğer gebelik planı varsa yaş ve yumurtalık kapasitesi değerlendirildikten sonra tedavi planı yapılmaktadır. Kim, hangi tedavinin, ne kadar süreyle uygulanacağı hastaya göre değişmektedir.

Bazı endometriozist durumlarında cerrahi yönteme tedavi edilmektedir. Süreklilik gösteren ve ilaç tedavisine cevap vermeyen ağrı yakınması olması halinde, mevcut hayat fonksiyonları kısıtlanan, ağır bulguları olan hastalarda cerrahi yöntemler kullanılmaktadır. Ayrıca endometriozis doku tanısının gerekli görüldüğü durumlarda, bağırsak ya da idrar yolları tıkanıklığının olduğu durumlarda cerrahi tedaviye başvurulabilmektedir.

Endometriozist tedavisinde ameliyat yapılacaksa ilk tercih kapalı yöntem, yani laparoskopi olmaktadır. Laparoskopide ameliyat göbek deliğinden girilen bir kamera ile 0,3 – 1 santimetrelik kesi alanlarından yapılmaktadır. Ciltte daha küçük kesiler olması hastanın daha hızlı iyileşmesine, ameliyattan sonra daha az ağrı hissetmesine, daha az ilaç kullanımı gerekmesine, hastanede kalış süresinin kısalmasına olanak sağlamaktadır. Bu nedenle de kapalı cerrahi ameliyat açık ameliyata nazaran daha çok tercih edilmektedir.

İlaç tedavisine dirençli ağrıları olan endometriozist hastalarında kapalı ameliyat esnasında karın zarı tutulumu olabilmektedir. Bu durumda karın zarı üzerindeki odaklar çıkarılarak ya da yakılarak tedavi uygulanmaktadır.

Endometriozist Hormon Tedavisi

Endometriozist tedavisi sırasında hormon takviyesi ile endometrial doku kalınlaşması yavaşlatılabilir ve yeni endometrial doku oluşumunun önüne geçilebilir. Kalıcı bir çözüm olmayan hormon tedavisinde tedavi bırakıldıktan sonra belirtiler geri gelir.

Eğer çocuk isteği varsa kadınlarda hormon tedavisi uygulanmaz. Cerrahi tedavi tercih edilir. Ayrıca endometriozist belirtilerini kontrol altına almada yaşam tarzının ve beslenmenin de etkisi vardır. Merkezimizde hastalarımız için en ideal tedavi süreci hayata geçirilmektedir.


joyful-islamic-young-woman-in-hijab-smiling-happil-2022-10-04-01-48-00-utc-1200x675.jpg

Tüp bebek tedavisi oldukça yaygınlaşmıştır ve doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftler tüp bebek tedavisiyle çocuk sahibi olabilmektedir. Fakat her tedavi başarıya ulaşamamaktadır. En yaygın tüp bebek tutmama nedenleri ise şunlardır:

  • Kadın Yaşı: Kadının yaşı tedavide önemli bir unsurdur. Kadın ne kadar genç ise yumurta rezervi o kadar korunaklı olmakta ve üretilen yumurtanın sağlıklı olma şansı yükselmektedir. Bu nedenle 38 ve 40 yaş sonrasında tutma ihtimali düşmeye başlamaktadır.
  • Kadının Yumurtalık rezervi: Rezerv düşüklüğü tutmama nedenlerinden bir diğeridir.
  • Sperm Kalitesi: Mikroenjeksiyonda kullanılacak sperme karar verilirken sadece motilite ve morfoloji baz alınır. DNA’sına bakılamaz. DNA’sına bakılması kimyasal embriyolara zarar verebilir. Sperm kalitesinin yüksek olması başarı şansını arttır.
  • Embriyo Kalitesi: Transfer yapıldığı günkü embriyo kalitesi gebelik oranı açısından son derece önemlidir. Embriyo transferi yumurta toplamadan 3-5 gün sonra yapılır. Embriyo kalitesinde laboratuvar da önemli bir etkendir.
  • Uygun Rahim içi Ortam: Rahimde yer alan ve rahim iç duvarına baskı yapan myoma uter, veya endometrial polip gebelik oranını negatif etkiler.
  • Hidrosalpenks varlığı: Tüpün içinde birikebilen sıvı rahim içine akarak gebelik oranını düşürebilir.

Tüp Bebek Tutmazsa Ne Olur?

Tüp bebek tutmama nedenleri ile birlikte bir tüp bebek tutmazsa ne yapılır konusuna da değinmekte fayda var. Eğer tüp bebek tedavisinde gebelik elde edilemedi ise detaylı bir durum değerlendirmesi yapılır. Uygulanan yumurtalık uyarım protokolüne göre yanıt değerlendirilir. Yeni bir deneme öncesinde yapılması gereken tetkiklerin olup olmadığı saptanır. Ardından yeniden bir uygulama planlanır.

Çiftin dondurulmuş halde bulunan bir embriyosu varsa o embriyonun nakli için donma çözme uygulamasının planı yapılır. Kaliteli embriyoya rağmen gebelik meydana gelmediyse çiftlere kromozom analizi yapılabilir. Bazen de eğer tüplerde hidrosalpenks, yani içi sıvı dolu tüp şüphesi varsa HSG filmi çekilebilir. Bu durum nasir ortaya çıkar.

Tüp Bebek Tutma Şans Nasıl Arttırılır?

Tüp bebek tutmama nedenleri ile birlikte tüp bebek tedavisinin tutma şansını arttırmak için de yapılması gerekenler vardır. Başarı şansını arttırmak için tedavi öncesinde çiftlerin detaylı olarak değerlendirilmesi ve çiftlere özel bireyselleştirilmiş tedavi şeması oluşturulmalıdır. Bu sayede başarı oranı arttırılır.

Tüp bebek tutmama nedenleri arasındaki faktörlerden birisi hidrosalpenks olabilmektedir ve bunun olmadığından emin olunmalıdır. Rahim içinde embriyonun tutunma ihtimalini azaltabilecek myma uteri veya endometrial polip olmadığından emin olunması gerekmektedir. Mutlaka uygun yumurtalık uyarımın yapılmalıdır. Doğru zamanda çatlatıcı iğne uygulanmalıdır. Laboratuvar ortamındaki ısı, nem ve gaz oranları ideal düzeyde tutulmalıdır.

Malzeme kalitesinden kesinlikle ödün verilmemelidir. Son aşamada embriyo transferinin nazik ve usulünce yapılması gerekmektedir. Bütün bunlar tutma şansını arttıracaktır. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak bireyselleştirilmiş tedavi planlaması yapıyor, en iyi malzemeler ve en iyi koşullarda tedavilerimizi gerçekleştiriyoruz.


symptoms-of-menopause-in-mature-woman-female-wave-2022-02-22-04-32-42-utc-1200x800.jpg

Over rezervi düşük olması menopozu doğrudan etkilemektedir. Düşük over rezervi sorununu yaşayan kadınlar ve kendilerine birçok kez uygulanan gonadotropin tedavisine sürekli olumsuz cevap veren kadınlarda menopoza geçiş süreci hızlanmaktadır. Over Rezervi yani yumurtalık rezervi bir kadının yumurtalıklarında bulunan foliküllerin yani yumurtaların kalitesini ve sayısını göstermektedir. Sayı ve kalitesi belirlenen over rezervi kadının hamile kalma olasılığını ve doğurganlık durumunu göstermektedir. Over rezervi yüksek olan kadınların yumurtalıklarında folikül sayısı fazla ve kaliteli durumda bulunmaktadır. Bu durum hamile kalma şansını oldukça yükseltmektedir. Yumurtalık rezervi düşük olan kadınlar gebe kalmakta sorun yaşamakta ve gebe kalınması durumunda ise düşük yapma ihtimali yükselmektedir. Over rezervi düşük olması menopozu tetiklediği için düzenli olarak test yaptırmak ve detaylı bilgilere ulaşmak için kliniğimizi gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. İlgili test ve tedavi süreçleri hakkında uzman kadromuzla sizlerin yanında bulunmaktayız.

Over Rezervi Düşük Olma Nedenleri

Sağlıklı şekilde dünyaya gelen kız çocukları belirli bir over rezervine sahip olarak doğmaktadır. Doğumdan ergenlik dönemine kadar geçen sürede yaklaşık 300 bin ile 400 bin arasında bir over rezervine sahip olunmaktadır. Bu rezerv menopoz dönemine ulaşana kadar yavaş yavaş azalmaktadır. Over rezervi düşük olması menopozu olumsuz etkilediği gibi bu rezerv düşüklüğüne birtakım etkenler sebep olmaktadır.

  • Yumurtalıklarla ilgili ameliyat geçirilmiş olması,
  • Kanser hastalığı için radyasyon gibi ağır tedavilere maruz kalınması,
  • Genetik yatkınlığa sahip olunması,
  • Rezerv miktarının baştan düşük olması,
  • Rezerv miktarının normal şartlar dışında aşırı hızlı tükenmesi,
  • Hormonlu gıdalarla beslenilmesi,
  • Sigara gibi zararlı alışkanlıklara bağımlı olunması,
  • Çevre kirliliğinden etkilenilmesi,
  • Ailesinde erken menopoz yaşayan veya yumurtalık ameliyatı geçiren kişilerin bulunması

Düşük over rezervine sahip olunmasındaki sebeplerdir. Over rezervi düşüklüğüne sebep olan etkenler ile birlikte özellikle regl dönemlerinde problem yaşayan kadınların over rezervine baktırması mutlaka tavsiye edilmektedir. Rezerv değerleri kan testi yoluyla kolay bir şekilde kontrol edilebilmektedir. Rezerv değerlerinde olabilecek düşüklük için erken teşhis ve planlama oldukça önemlidir. Tüp bebek ve kadın sağlığı merkezimizde testlerinizi yapmakla birlikte gelecek planlaması adına da sizlerin doğru yönlendirilmenizi amaçlıyoruz.

Over Rezervi Kalitesinin Arttırılması

Over rezervi düşük olması menopozu hızlandırdığı için sahip olunan rezerv miktarının kalitesini arttırmak adına bazı bireysel önlemler alınabilmektedir. Yaşadığımız çağda her ne kadar stresten uzak durmak zor olsa da stres rezerv kalitesini etkileyen en önemli etkenler arasında yer almaktadır. Düzenli olarak egzersiz yapmak yumurta sayısında artış sağlamasa bile kaliteyi doğrudan etkilemektedir. Spor ile dokudaki oksijen miktarının artması stresi azaltmaktadır. Bazı over rezervi kalitesini arttırma yolları;

  • Düzenli spor yapmak,
  • Sağlıklı gıdalar tüketmek,
  • Protein ağırlıklı beslenmek,
  • Sigara kullanmamak,
  • Özellikle 40 yaşından sonra çeşitli antioksidan ilaçlar kullanmaktır.

Belirtmiş olduğumuz etkenler ışığında elinizde olan veya olmayan durumlar sebebiyle doğurganlık şansınızı öğrenmek ve sahip olduğunuz over rezervin sayı ve kalitesini görmek için merkezimize başvurabilir ve randevu alabilirsiniz.


lonely-young-woman-feeling-depressed-and-stressed-2022-10-05-19-40-33-utc-1200x800.jpg

Gebelik esnasında bebek kaybetmek zor ve duygusal bir deneyimdir. Düşük yaptıktan veya ölü doğumdan sonra ezici bir keder, suçluluk, öfke, üzüntü, şok ve başarısızlık duygusu gibi bir dizi duygu hissetmek doğaldır. Herkes gebelik kaybını farklı şekilde işlemektedir. Nasıl hissettiğiniz konusunda partnerinize ya da eşinize karşı açık olmak, iki tarafında farklı şekilde algıladığı kayıp duygusunu yenmenize yardımcı olacak, bu zor dönemde yanınızda birinin varlığını hissetmenin iyileştirici gücünden yararlanmanızı sağlayacaktır. İyileşmek için kendinize zaman tanımanız, sizi önemseyenlere kişilerden destek almanız, iyileşme sürecinin hızlandıracaktır.

Dünya genelinde birçok ailenin başa çıkmak zorunda kaldığı bu zor süreçte kendinize hatırlatmanız gerekenleri sıralayacak olursak:

  • Gebelikte yaşanan kayıp sizin suçunuz değil,
  • Kendinize iyileşmeniz için gereken zamanı vermelisiniz,
  • Herkesin hamilelik kaybına farklı şekilde yas tuttuğunu bilmelisiniz,
  • Bebek kaybetmekten bahsetmek sorun değil,
  • Hamilelik kaybınızla ilgili haberleri istediğiniz gibi paylaşabilirsiniz.
  • Sizin için destek var.

Tüp Bebek Tedavisinde Başarısız Sonuç Alınması

Özellikle ilerleyen yaşlarda ya da yetersiz yumurtalık sahibi olunması sebebi ile tercih edilen tip bebek tedavisi gören çiftlerin birçoğu için, hamileliğe giden çok fazla umut, beklenti ve planlama var.  Bu sebeple düşük veya ölü doğum yaptığınızda ya da tedavi süreciniz beklediğiniz gibi olumlu sonuçlanmadığında yıkıcı bir acı hissedebilirsiniz.

Doğmamış bir çocuğun kaybı sonrasında şok, keder, depresyon, suçluluk, öfke ve başarısızlık duygusu hissetmek normaldir. Bir hamilelik kaybını takip eden günler, haftalar, aylar ve hatta yıllar inanılmaz derecede zor ve acı verici olabilir. Özellikle, tedavi sürecinde her şeyi dikkatlice planladıysanız ve her şeyi doğru yaptığınızı düşündüyseniz, bu durum daha da zor olabilmektedir.

İnsanlara tedavi gördüğünüzü veya gebe olduğunuzu söyleseydiniz, kaybınızın haberini duyurmaktan endişe duyabilirsiniz.

Gebelik Kaybı Sizin Suçunuz Değil

Hayallerini kurduğunuz gebeliğe uzun zaman tedavi gördükten sonra tam kavuştum ve doğacak bebeğin küçücük ellerini görmek için sabırsızlanıyorum diye düşünürken, bir anda yaşayabileceğiniz bu kayıp aslında sizden kaynaklanmıyordur. Genellikle, kayıp sonrasında kendini suçlamaya yönelen kadınların hatırlaması gereken en önemli unsurlardan biri, erken dönem düşüklerinde ya da tedavinin olumlu sonuçlanmamasında genetik problemlerden ya da kromozomal anormalliklerden kaynaklanmasıdır. Geri kalan düşük sebepleri:

  • Anormal embriyo gelişimi
  • Fibroidler, yara dokusu veya rahim ile ilgili diğer problemler
  • Kapalı kalamayan serviks
  • Hormon sorunları
  • Enfeksiyon
  • İncinme
  • Vücudunuzun bebeğinize karşı antikor üretmesine neden olan lupus gibi otoimmün hastalıklardır.

Doğmamış bir çocuğun anne karnında vefatı ile hissetmeye başladığınız başarısızlık duygusu, iyileşme sürecinizin uzamasında sebep olarak, hayatınızı eskisi gibi yaşamanızı engelleyecektir. Belirtildiği gibi, bu kayıp sizden kaynaklanmamakta, sizin elinizde olmayan durumlar sebebi ile oluşmaktadır. Yasınızı tutarak, iyileşme sürecinizi tamamladığınızda, yeniden bir adım atarak, yepyeni bir hayat kurma şansınız olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız.


sperm.jpg

Gebe kalmakta zorluk çeken çoğu çiftin tercih ettiği tüp bebek tedavisi, her ne kadar karmaşık bir dizi prosedürden oluşsa da, çiftler için en çok zorluk çekilen ortak nokta beklemektir. Bu doğrultuda tüp bebek tedavisi gören adaylar, embriyonun yani bebeğin tutunup tutunmadığını testten önce belirtiler sayesinde anlamak için sabırsızlanabilir.

 

Embriyonun Rahme Tutunma Süreci

Sağlıklı bir insan embriyosu, döllenmeden 5-7 gün sonra kabuğundan çıkar ve yumurtadan çıktıktan sonraki saatler içinde implante olur. Yani rahim duvarına tutunan embriyonun asıl istilası, 3. gün transferinden yaklaşık 2-5 gün sonra ve 5. gün transferinden sonra 1-3 gün içinde gerçekleşir. Burada önemli olan husus, embriyo transferinden sonra başlayan bekleme sürecinin herkes için farklı olabileceğidir.

 

Olası Erken Hamilelik Belirtileri

Tüp bebek tedavisi gören adaylar, bebeğin yani embriyonun tutunup tutunmadığını gerekli tetkikler yapılmadan kesin olarak anlayamaz. Yine de olası erken hamilelik semptomları ve bazı durumlarda ise kramp, embriyonun rahme tutunduğunu ve gebeliğin gerçekleştiğini gösterebilir. Buna lekelenme veya kanama eşlik edebilir veya etmeyebilir. Lakin bu belirtilerin yanıltıcı olabileceğini ve en doğru cevabın embriyo transferinden 10-12 sonra yapılacak olan gebelik testi ile alınabileceğini unutmamak gerekir.

 

Embriyo Tutunma Belirtileri

Embriyo transferi sonrası 10-12 gün sonra kan tahlili ile yapılacak olan gebelik testi en kesin sonucu vermektedir. Kan testi pozitif olursa gebelik gerçekleşmiş demektir. Tüp bebek tedavisi gören anne adayında bel ağrıları, karın ağrısı, bulantı, hafif lekelenme durumlarının yaşanması bebeğin tutunma belirtileri olabilir. Lakin bazı anne adaylarında bu belirtiler gözükmeyebilir; bu belirtilerin olmaması gebe olmadığı anlamına gelmez.

 

Belirtilerin Olmaması Durumu

Tüp bebek tedavisinde embriyonun yani bebeğin rahme tutunmadığını gösteren kesin bir belirti yoktur. Test gününden önce hastanın adet görmesi durumunda gebeliğin tutmadığı düşünülebilir ama embriyonun tutunamadığı da yine kesin olarak transferden 10-12 gün sonra gebelik testi için yapılacak olan kan tahlili ile teyit edilmelidir. Bu bağlamda tüp bebek tedavisi gören bir anne adayı, transfer edilen embriyonun rahmine tutunup tutunmadığını gerekli ve belirlenen günde kan ve ultrason testi olmadan bilemese de bazı bulgularla karşılaşabilir.

 

Beklenmesi Gereken Belirtiler

Genellikle hamilelik belirtileri olan koku alma eğiliminde değişiklikler, göğüslerde hassasiyet artışı ve hafif karın kramplarının olması muhtemeldir. Tüp bebek tedavisinden birkaç hafta sonra bile bu bulgular yoksa, embriyonun rahimde tutunamadığının göstergesi olabilir. Ancak, her kadın ve her gebelik farklı olduğu için bu belirtilerin varlığı veya yokluğu kesin bir teşhis sağlamaz.

 

NOVAART Tüp Bebek Merkezi Ankara

NOVAART Tüp Bebek Merkezi Ankara, bebek sahibi olmak isteyen çiftler için kişiye özel bireyselleştirilmiş tedaviler ve üst düzey donanımlı embriyoloji laboratuvarı ile başarı ihtimalini en yüksek seviyelerde tutmaktadır. Uzman tüp bebek doktorları ve kadın doğum uzmanları kadrosu ile günümüzün en iyi ve gelişmiş tedavi seçeneklerini sunmaktadır. Modern teknolojilerin ve kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin kullanılması, çiftlerin tüp bebek tedavisinden maksimum fayda sağlamalarına yardımcı olmaktadır.

 


61714da94e3fe0133c031bdd.webp

Endometrioma, halk arasında bilinen adıyla çikolata kisti, rahim iç tabakasına benzer dokunun yumurtalıklarda bulunması sonucu oluşan bir tür kisttir. Normalde yalnızca rahim içinde bulunan ve adet döngüsü sırasında kalınlaşarak gebeliğin oluşmasına yardımcı olan endometrium dokusu, yumurtalıklarda bulunduğunda aynı şekilde adet benzeri kanamalara yol açar. Bu süreç, yumurtalık içinde koyu kahverengi renkte kan birikmesine neden olarak kist oluşturur. Kistin içindeki sıvı erimiş çikolataya benzediği için bu duruma çikolata kisti adı verilir.

Endometrioma ve Çikolata Kisti Neden Oluşur?

Çikolata kistlerinin oluşum mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte, endometriozis hastalığı ile ilişkilidir. Endometriozis, rahim iç tabakasına benzeyen dokunun rahim dışında büyümesiyle karakterizedir. Bu dokunun adet döngüsü boyunca kanaması, ancak vücuttan atılamaması inflamasyon, ağrı ve kist oluşumuna yol açar.

Çikolata Kistinin Belirtileri Nelerdir?

Çikolata kisti olan kadınlar bazen hiçbir belirti yaşamayabilir. Ancak en sık görülen belirtiler arasında şunlar yer alır:

  • Kronik Pelvik Ağrı: Özellikle adet dönemlerinde artan şiddetli ağrı.
  • Adet Düzensizlikleri: Ağrılı adetler (dismenore) ve düzensiz adet döngüleri.
  • İnfertilite: Endometriozis hastalığı olan kadınların %10’unda çikolata kisti görülür, bu da kısırlık sorununa yol açabilir.
  • Cinsel İlişki Sırasında Ağrı: Derin disparoni adı verilen durum.

Endometrioma ve Çikolata Kisti Nasıl Tanı Konulur?

Çikolata kistinin tanısında aşağıdaki yöntemler kullanılır:

  • Pelvik Muayene: Jinekolojik muayene sırasında anormal büyümeler tespit edilebilir.
  • Ultrason: Transvajinal ultrasonografi, kistlerin boyutunu ve yerini belirlemek için yaygın olarak kullanılır.
  • MRI (Manyetik Rezonans Görüntüleme): Detaylı görüntüleme sağlayarak kistlerin yapısını incelemeye yardımcı olur.
  • Laparoskopi: Küçük bir kesiden girilerek karın içi yapılar doğrudan gözlemlenir ve kistlerden örnek alınabilir.

Çikolata Kisti Tedavi Yöntemleri

Çikolata kisti tedavisi, kistin boyutuna, belirtilere ve hastanın çocuk sahibi olma isteğine bağlı olarak değişir:

  • İlaç Tedavisi: Ağrıyı hafifletmek için ağrı kesiciler ve hormonal tedaviler kullanılabilir.
  • Cerrahi Müdahale: Büyük kistler veya ilaç tedavisine yanıt vermeyen durumlar için laparoskopik cerrahi tercih edilebilir.
  • Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Diyet, egzersiz ve stres yönetimi gibi yaşam tarzı değişiklikleri semptomları hafifletebilir.

Çikolata Kisti Tedavi Fiyatı 2024

2024 yılında çikolata kisti tedavisinin maliyeti, uygulanan tedavi yöntemine ve klinik hizmetlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ortalama olarak ilaç tedavisi, cerrahi müdahaleler ve takip muayeneleri için 5.000 TL ile 20.000 TL arasında bir bütçe ayırmak gerekebilir. Fiyatlar, tedavinin yapıldığı merkezin konumuna ve sağlanan ek hizmetlere göre farklılık gösterebilir.

Endometrioma ve Çikolata Kisti ile Yaşamak

Endometrioma veya çikolata kisti tanısı konulan bireylerin yaşam kalitesini artırmak için düzenli takip ve tedavi önemlidir. Tedavi sürecinde doktorunuzla sürekli iletişimde olmak ve önerilen yaşam tarzı değişikliklerini uygulamak, semptomların yönetiminde önemli rol oynar.

Çikolata kistleri, fonksiyonel basit kistlerin aksine kendi kendine gerilemezler ve kaybolmazlar. Her endometriozis hastasında çikolata kisti bulunmamakla birlikte, semptomların şiddetine göre farklı tedavi yaklaşımları gerektirebilir.

Neden NOVAART Tüp Bebek Merkezi?

Ankara’da bulunan NOVAART Tüp Bebek Merkezi, infertilite (kısırlık) sorunu yaşayan çiftler için klinik değerlendirmeye göre en iyi ve güncel bilgiler doğrultusunda tecrübeli tüp bebek uzmanları tarafından en uygun tedavi yöntemlerini sunmaktadır.

Endometrioma ve çikolata kisti hakkında daha fazla bilgi almak ve uzmanlarla görüşmek için güvenilir kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına başvurabilir, tedavi sürecine dair en güncel ve doğru bilgilere ulaşabilirsiniz.

 


novaart-logo-disi

NOVAART TÜP BEBEK MERKEZİ olarak, ”yeni bir hayat” sloganıyla yola çıktık. Mesleki hayatlarını infertilite-tüp bebek konusuna adamış olan uzman hekim kadromuzla, sizleri en büyük hayalinize kavuşturmak için, en son teknolojik gelişmeleri kullanarak, size özel tedavi programlarını uygulamak ve mutluluğunuzu paylaşmak istiyoruz.

NovaArt Tüp Bebek © 2021 Tüm Hakları Saklıdır