hands-of-a-scientist-in-the-laboratory-with-a-test-2022-01-12-07-51-03-utc-1200x800.jpg

Temel olarak tüp bebek tedavilerinde; tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar, oldukça önemli bir konumda kendisine yer bulmaktadır. Genel olarak söz konusu tüp bebek tedavisi;

  • Yumurtalıkların uyarılması,
  • Yumurta toplama süreci,
  • Fertilizasyon süreci ve
  • Gebelik testi olmak üzere dört farklı başlık altında incelenebilir.

Yumurtalıkların Uyarılması ve Yumurta Toplama Süreci

Tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar için ilk adım yumurtalık uyarılmasıdır. Tedavinin bu ilk aşamasında, yumurtalıkların uyarılmasında yeterli sayıda döllenme yeteneği sahip olan yumurtaların elde edilmesi amaçlanır. Çünkü; birden fazla sayıda yumurta eldesi, çok daha fazla sayıda embriyo elde edilmesi ve bu embriyolar içerisinden de en kalitesinin seçilmesine olanak tanımaktadır. Bu durum, kaliteli embriyo transferi ile gebelik şansını da oldukça büyük ölçüde artırmaktadır.

Yumurtaların uyarılması ile belirli bir büyüklüğe erişmiş olan foliküller elde edildiği zaman, Çatlatma İğnesi yapılarak 32 ila 36 saat sonrasında yumurta toplama işlemi uygulanır. Yumurta toplama işlemi, vajinal ultrason işlemi ile yumurtalığın içine iğneyle girilerek yumurta içeren foliküllerin boşaltılmasıdır. Söz konusu bu işlem, lokal veya genel anestezi ile yapılır ve yumurta toplama işlemi, yaklaşık olarak 10 ila 15 dakika arasında sürer.

Fertilizasyon ve Gebelik Testi Süreci

Fertilizasyon sürecinde alınan yumurta hücreleri, hemen laboratuvara gönderilir ve her bir yumurta, olgunlaşma açısından incelenir. Kadının yumurtalarının toplandığı sırada, erkekten de sperm alınır. Elde edilen spermlerin sıvılaşması beklenir ve spermler, şekil ve hareketlilik bakımından incelenir. Yumurta ve spermlerin hazırlanmasının ardından fertilizasyon işlemine geçilir ve bu amaçla iki farklı yol izlenebilir.

  • İzlenen ilk yolda; sperm ve yumurtalar bir araya bırakılır. Her bir yumurta hücresi için de yaklaşık olarak 20 bin sperm kullanılır ve söz konusu spermlerin yumurtaları döllemesi beklenilir.
  • İkinci yolda ise; yumurtanın döllenmesinde ICSI (Mikroenjeksiyon) yöntemi kullanılır. Genel mikroenjeksiyon işleminde; meni spermi veyahut azospermi (Menide sperm bulunmaması) halinde testisten MESA, PESA ve TESE yöntemi ile elde edilen spermler de kullanılabilir.

Embriyo transferi işlemi sonucunda da gebelik testi uygulanır. Tüp bebekte sperm ve yumurtaların hazırlanması için aşamalar kapsamında oldukça önemli bir konumda yer alan gebelik testi, embriyo transferinden 12 gün sonra; önce idrarda, sonra da kanda (Beta hCG) olmak üzere uygulanır. Kanda yapılan testin sonucuna göre de gebelik olup olmadığı belirlenir. Testi pozitif çıkanlara ise, 2 gün sonra tekrardan kanda gebelik testi uygulanır. Söz konusu iki testin sonuçları arasındaki ilişki değerlendirilir ve gebeliğin sağlıklı olup olmadığı hakkında karar verilir. Bu hastalar da iki hafta sonra ilk gebelik ultrasonu için tekrar merkeze gelir ve bu ilk ultrason sonucunda rahimde gebelik kesesi olup olmadığına bakılır.


young-pharmacist-with-medicine-2022-11-06-22-53-54-utc-1200x800.jpg

İlaç sektöründe mevcut gelişmeler kısırlık tedavisi sürecinde yeni tedavi yöntemlerinin etkinliğini artırmaktadır. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar çiftlerde bulunan rahatsızlıkların giderilmesi ve gebe kalma durumunun gerçekleşmesi içindir. Foliküllerin sayısının artması, yumurtalıkların yumurtlama için uyarılması zamanı oldukça etkili olan ilaçlar süreci hızlandırmakta ve başarı oranını artırmaktadır. Tedavi öncesi yapılan çeşitli testler sonucunda ortaya çıkan sorunları giderilmesinde cerrahi yöntemlerin gerekmediği durumlarda genelde hormon tedavileri önerilmektedir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar:

  • Klomifen
  • Human Menopozal Gonadotropin
  • Uriner FSH
  • Rekombinant FSH
  • Gonadotropin Relasing Hormon Agonisti
  • Human Koryonik Gonadotropini
  • Progesteron
  • Letrazol

Tüp Bebek Tedavisinde Kullanılan İlaçların Etkileri

  • Folikül stimüle eden hormon salınımını artıran bu ilaç uzun süredir kısırlık tedavisinde kullanılmaktadır. İlaç tabletler halindedir. Adetin 5-9. günleri arasında kullanılarak folikül gelişimini sağlamaya yaramaktadır.
  • Human Menopozal Gonadotropin hem folikül stimüle eden hormonları hem de lüteinize eden hormonları içeriğinde bulundurmaktadır. Deri altına enjeksiyon edilen bu ilaç birden fazla folikül elde edilmesi için dolayısıyla gebelik şansının artırılması için kullanılmaktadır.
  • Uriner FSH. Human Menopozal Gondadotropinle hemen hemen aynı etkilere sahip bu ilaç da deri altına günlük olarak enjekte edilmektedir.
  • Rekombinant FSH. Otomatik doz ayarı bulunan bu enjeksiyon da foliküllerin sayısının artması için belirlenen şekilde uygulanmaktadır.
  • Gonadotropin Relasing Hormon Agonisti. Beyinden salgılanan Gonadotropin serbestleştirici hormonun artmasına neden olan bir ilaçtır. İğne veya burun spreyi olarak da kullanılmaktadır. Foliküllerin gereken sürede çatlamasına yardımcı olan ilaç yumurta sayısını ve kalitesini artırmaya yaramaktadır.
  • Human Koryonik Gonadotropini. Yumurta patlaması olayından 36 saat önce enjeksiyon yolu ile hastaya verilen bu ilaç folikül çatlamasının gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır. Bu ilaç sayesinde yumurtalar istenilen boyuta ulaşmaktadır. Ve sonuç olarak yumurta çatlamasına sebep olan ilaç gebelik oluşumu için oldukça faydalıdır.
  • Yumurtanın sağlıklı bir şekilde büyüyüp çatlaması için gerekli olan progesteron hormonu bazen kadınlarda düşük düzeylerde görülebilir. Bu hormonun miktarını yükseltmek için kullanılan ilaç yumurtaların gerekli boyuta ulaşmasına ve zamanında patlamasına yardımcı olmaktadır.
  • Yumurtaların çok sorunlu bir şekilde geliştiği veya gereken boyutlarda gelişmediği durumlarda adetin 2-4. gününden başlayarak hastaya bu ilaç verilmektedir. Genelde 5 gün kullanım sonrasında sonuç vermektedir. Sonuç vermediyse diğer aylardaki adet döneminde de kullanılması tavsiye edilir.

Tüp Bebek Tedavisi Zamanı İlaç Kullanımı Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar öncesinde hastalar çok detaylı incelemeden geçirilmelidir. Kliniğimizde özellikle bu husus fazlasıyla önemsenmekte, hastaların mevcut sorunlarına uygun ilaçlar tavsiye edilmektedir. Aksi takdirde tedavi sonuç vermeyeceği gibi olası gebelik ihtimalini de yok etmiş olur. Bu nedenle tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar her bir hastaya göre dikkatlice seçilmeli ve dozları iyi ayarlanmalıdır.


nurse-holding-ultrasound-transducer-2022-03-02-12-01-15-utc-1200x800.jpg

Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi, embriyo transferi yapılmadan iki veya daha fazla yumurta toplanması ve elde edilen embriyoların dondurulması esasına dayanır. Bu yöntemde havuzdaki embriyolar biriktirilerek, en iyisi transfer edilir.

Embriyo havuzu oluşturma, önceki döngüde alınan embriyoların dondurularak saklandığı bir tekniktir. Tüm döngüler tamamlandıktan sonra dondurularak saklanan tüm embriyolar, tüp bebek laboratuvarında blastokist aşamasına kadar kültürlenir ve en iyisi kadının rahmine transfer edilir. Alternatif olarak, bu hastalarda sıralı transfer yapılabilir. Bu teknoloji, daha önce birden fazla başarısız döngüsü olan ileri yaştaki kadınlara özellikle yarar sağlar.

Havuzlama yönteminin başarılı olabilmesi için tüp bebek merkezinde iyi bir dondurma-çözme (vitrifikasyon) tekniğinin olması çok önemlidir.

Vitrifikasyon: İngilizce bir kelimeden türetilmiş, camlaştırarak dondurma anlamına gelen, yüksek konsantrasyonlu dondurma sıvıları ile ani ısı düşüşü sağlanarak yumurta hücresi etrafında cam bir katı yüzey oluşturulmasıdır. Yumurta hücresinde bozulma oluşmaması adına özenli bir çalışma ve ileri teknoloji gerektirmektedir.

Tüp Bebek Tedavisinde Havuz Yöntemine Kim İhtiyaç Duyar?

Başarı oranı diğer yöntemlere göre daha yüksek olan tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi, aşağıdaki durumlarda bulunan kadınlara önerilmektedir:

  • Yumurtalık rezervi düşük olan kadınlar,
  • Daha önce çoklu IVF başarısızlığı olan kadınlar,
  • 40 yaş üstü kadınlar,
  • Daha önce ovaryan hiperstimülasyon sendromu ve polikistik over hastası olan kadınlar.

Tüp Bebek Tedavisinde Havuz Yöntemi Tüp Bebek Başarı Oranını Nasıl Artırır?

Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi, bir diğer adıyla embriyo havuzlama, IVF’nin başarı oranını artırmaya yönelik etkili bir süreç olarak kabul edilmektedir. İlerleyen yaş, düşük yumurtalık rezervi veya tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan kadınlar, bundan yararlanmaktadırlar. Diğer yandan 30’lu yaşların sonlarında ve 40’lı yaşların başlarındaki birçok kadında başarı oranını oldukça yükseltmektedir.

Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi aşağıdaki işlem adımları ile yapılmaktadır:

  • Tüm embriyolar erken embriyonik gelişimde oldukça dondurulur.
  • İstenilen aşamaya geldikten sonra dondurulan embriyolar alınır ve diğer embriyolarla birlikte bir havuzda büyütülür.
  • Belirli döneme erişen embriyolar kadına transfer edilir.

Bu işlem adımları uygulanırken sağlıklı kromozomlara sahip normal embriyolar yani euploidler seçilebilmekte, dondurulmuş embriyolarla taze embriyolar birleştirilerek, aneuploidlerin oluşması en aza indirgenmektedir. Bu durum hem başarı oranını arttırmakta hem de sağlıklı zigot oluşmasını sağlamaktadır.

Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi ileri teknolojik bir yöntem olup, başarı oranı çok yüksek olması sebebi ile normal tüp bebek tedavisinden daha çok tercih edilir duruma gelmiştir. Modern teknoloji ve yenilikleri yakından takip ettiğimiz kliniğimizde, birçok kadın hastamızın bu yöntem ile başarılı bir gebelik ve doğum sürecine girmeleri sağlanmıştır. Kliniğimizdeki ileri teknoloji sayesinde sorunsuz bir şekilde yararlanabileceğiniz bu yöntemle ilgili detaylı bilgi almak ve sürecin işleyişini başlatmak için, uzman doktorlarımızla iletişime geçebilirsiniz.


portrait-of-female-doctor-in-clinic-2022-03-31-10-12-00-utc-1200x800.jpg

Kısırlık sorununun çözümünde etkili sonuçları nedeniyle çiftler tarafından birçok durumda tercih edilen tüp bebek tedavisi birçok aşamadan ibarettir. Tüp bebek tedavi basamakları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Yumurtaların geliştirilmesi. Yaklaşık on günlük bir sürede özel iğneler sonucunda gerçekleştirilen bu aşama tüp bebek tedavisinde ilk aşama olarak değerlendirilebilir. Uygulanan hormon iğnesinin dozu kadının yaşı, kilosu, yumurta rezervi ile doğrudan ilişkilidir. Tüp bebek tedavisinde başarılı sonuç alabilmek için yaklaşık 6-10 adet yumurtaya ihtiyaç vardır. Yumurta içerisinde bulunan kesecikler gerekli boyuta ve sayıya ulaştığında ise bu kesecikleri çatlatmak için özel hormon iğnesi uygulanır. İğne sayesinde gerekli olgunlaşma sağlanır.
  • Yumurtaların toplanması. Hormon iğnesinin kullanımında yaklaşık 36 saat sonra yumurta toplama işleminin uygulanması tedavi sürecinde en doğru zaman olarak kabul edilmektedir. Yaklaşık 15 dakika süren bu süreç de oldukça titizlikle yürütülmelidir.
  • Yumurtaların döllenmesi. Laboratuvar ortamında gerçekleştirilen bu aşama zamanı yumurtaların içine mikroenjeksiyon yöntemiyle sperm yerleştiriliyor. Böylece döllenme süreci başlamış oluyor. Başarılı bir döllenme sürecinde hücreler bölünmeye başlar. Yaklaşık 4-5 gün içerisinde embriyo hamilelik oluşturma sürecine hazır hale gelmiş olur.
  • Embriyoların rahme transferi. Tedavinin bu aşaması oldukça basit bir süreçtir. Anesteziye bile gerek olmadan uygulanan bu proses ultrason rehberliğinde gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 10-15 gün içerisinde kadının hamile kalıp kalmadığı belli olmaktadır.

Tüp Bebek Tedavisi Zamanı Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Tüp bebek tedavisi basamakları uygulanırken birçok hususa dikkat edilmesi gerekmektedir. Öncelikle yumurta geliştirilmesi döneminde mutlaka hastanın yaşı dikkate alınmalıdır. Daha ilk aşamadan hastalar detaylı bir şekilde bilgilendirilmeli, yaş ve fiziksel özelliklerin tedavi sürecini etkilediği konusunda hastalar bilinçlendirilmelidir. Başarı oranı kesin olmamakla birlikte tahmini bir şekilde hesaplanarak hastaya söylenmektedir. Şartlar elverişli olduğu takdirde ve hastalar başarı oranını kabul ettikleri durumda tedaviye başlamak her zaman daha doğru olacaktır. 35 yaş sonrasında yumurtaların azaldığı dikkate alınırsa başarı ihtimalinin düşük olacağı gerçeğini kabul etmek kaçınılmaz olacaktır. Kadının yumurta üretme kapasitesine göre yumurta sayısı seçilerek geliştiriliyor.

Tüp bebek tedavisi basamakları arasında yumurta toplanması süreci özellikle tam zamanında yapılmalıdır. Vaktinden önce toplanan yumurtalar yeterli olgunluğa ulaşmadığı için başarıyı olumsuz etkileyecektir. Bu anlamda her zaman kliniğimiz alanında en profesyonel uzman kadroyla çalışmaktadır. Tüm süreci yüksek özenle takip eden doktorlarımız en ufak başarı oranını bile değerlendirmekte ve sonuna kadar başarılı sonuç alma yönünde kararlılıklarını devam ettirmekteler.

Tüp Bebek Tedavisi Basamakları Kaç Gün Sürer?

Tüp bebek tedavisi genellikle kadınların adet dönemlerinde başlar. Tüp bebek tedavisi basamakları ayrı ayrı değerlendirildiği zaman her birinin belirli bir süresi olduğunu görmekteyiz. Olgunlaşma süreci 10-12 gün, toplanma süreci 36 saat, embriyo gelişimi 3-5 sürüyor. Bu dönemde kadınların yumurtalarının büyütülme, toplanma ve embriyonun transferi süreçlerini kapsayan tedavi yaklaşık olarak 15-18 gün sürmektedir.


hands-of-a-scientist-in-the-laboratory-with-a-test-2022-01-12-08-21-52-utc-1200x800.jpg

Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi, başka türlü hamile kalamayacak birçok hastaya yardımcı olmaktadır. Bu tedavinin nihai avantajı, başarılı bir hamilelik ve sağlıklı bir bebek elde etmektir. Tüp bebek tedavisi aşağıdaki durumlarda önerilmektedir:

  • Tıkalı tüpler: Fallop tüpleri tıkalı veya hasar görmüş kadınlar için tüp bebek tedavisi, kendi yumurtalarını kullanarak çocuk sahibi olmak için en iyi fırsatı sağlar.
  • Yaşlı /yumurtalık rezervi düşük hastalar: Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi, yaşlı hastaların gebe kalma şansını en üst düzeye çıkarmak için kullanılabilir.
  • Erkek kısırlığı: Erkek kısırlığı sorunu olan çiftlerin bu yöntem ile gebe kalma şansı, doğal yoldan gebe kalmaya göre çok daha yüksektir. Bunu kolaylaştırmak için sitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) dahil olmak üzere bir dizi laboratuvar tekniği mevcuttur.
  • Açıklanamayan kısırlık: 6 çiftten 1’i doğurganlık sorunları yaşar ve bazen bunlar araştırmadan sonra teşhis edilmez. Bu hastalar müdahaleden fayda görebilir.
  • PKOS: Polikistik over sendromu, düzensiz adet döngülerine yol açan bir hormon dengesizliğinin olduğu yaygın bir durumdur. Yumurtlama indüksiyonu ile gebe kalamayan PKOS’lu hastalarda bu yöntem çok başarılı olmuştur.
  • Endometriozis: Rahim astarının parçalarının rahmin dışında büyüdüğü endometriozisli hastalarda bu yöntem başarılı olduğunu kanıtlamıştır.
  • Erken yumurtalık yetmezliği: Erken yumurtalık yetmezliği veya menopozu olan kadınlar, yetmezliğe girilmeden önce toplanan ve dondurulan embriyoların transferi sayesinde kendi çocuklarını doğurma şansı yakalamaktadırlar.

Tüp Bebek Tedavisinde Havuz Yönteminin Avantajları Nelerdir?

İlerleyen yaşlardaki birçok kadın için güvenli gebelik ve doğum süreci yaşamalarını sağlayan bu yöntemin, tedavi gören kadınlar ve çevre için birçok avantajı bulunmaktadır. Bu avantajları sıralayacak olursak:

  • Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi embriyo biriktirerek yapıldığından, kaliteli embriyoya ulaşma şansını arttırmaktadır.
  • Kaliteli embriyolar sayesinde gebelik şansı artmakta, başarı oranı yükselmektedir.
  • İkinci ve üçüncü tedavilerde maliyetler çok daha düşük olmaktadır.
  • Genetik taramanın maliyeti azalmakta, hastalara maddi açıdan avantaj sağlanmaktadır.
  • Kullanılmayan embriyolar saklanabilmekte, farklı çiftlere yardımcı olunması adına kullanılabilmektedir.
  • Embriyolar kalıtsal hastalıkların araştırılması adına kullanılabilmektedir.

Tüp Bebek Tedavisinde Havuz Yönteminin Dezavantajları Nelerdir?

Diğer yöntemlere oranla başarı oranı çok daha yüksek olsa da tüp bebek tedavisinde havuz yönteminin dezavantajları da bulunmaktadır. Bu dezavantajların başında, ne olursa olsun %100 başarı oranı sağlayamamak gelmektedir. İlk denemeden sonra başarısız olunması durumunda olumsuzluğa kapılmadan yapılan ikinci ve üçüncü tedavilerde genelde sonuç alınmakla birlikte, bu tür bir tedaviye başlamadan önce başarısızlık durumu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu yöntemin bir diğer dezavantajı ise toplam tedavi sürecinin normal tüp bebek tedavisine göre daha yüksek maliyetli olmasıdır. Ancak, tekrarlanan tedavilerde genetik araştırma maliyetlerinin düşmesi ve çok daha az sayıda tekrar ile başarıya ulaşılabilmesi, bu maddi farkı dengelemektedir.


husband-supporting-wife-through-ivf-treatment-2021-08-26-16-12-47-utc-1200x800.jpg

Hem kadın hem de erkek kaynaklı kısırlık tedavisinde en etkili yöntemlerden biri olan tüp bebek tedavisi bu alanda birçok sorunu çözüme kavuşturmaktadır. Kısırlık sorunu ile karşı karşıya kalan çiftlerin araştırdığı konulardan biri de bu tedavinin kimlere yapılabileceği alanındadır:

  • Çeşitli enfeksiyon ve dış gebelik nedeniyle tüpleri alınmış kişiler için bu tedavi yöntemi en etkili yöntem olarak değerlendirilebilir.
  • Tüpleri tıkalı olan kişilerde bu tedavi yöntemi oldukça başarılı sonuçlar vermektedir.
  • Çeşitli hastalıklar ve ameliyatlar nedeniyle yumurtalıklar ve tüpler arası ilişki bozulduğu zaman doktorlar bu yönteme sık sık başvurmaktalar.
  • Yumurtlama sorunu olan polikistik overli hastalar için tüp bebek tedavisi etkinliğini korumaktadır.
  • Aynı zamanda ileri yaş kişilerde yumurta sayısının azaldığı ve kalitesinin düştüğü durumlarda da bu tedavi etkili sonuçlar doğurmaktadır.
  • Nedeni açıklanamayan birçok kısırlık durumlarında bu tedavi yöntemi sorunu çözmede yardımcı olabilmektedir.
  • Doğal yollardan bebek sahibi olabilme aşamasının gerçekleştirilemediği durumlarda tedavi olmazsa olmaz niteliktedir.
  • Bebek sahibi olamayan erkeklere uygulanan cerrahi işlemler sonrasında eşlerine uygulanan bu tedavi kısırlığı sonlandırmada oldukça etkilidir.
  • Erkeklerde görülen testis tümörü nedeniyle, kadınlarda görülen yumurtalık kistleri veya kanseri sonucunda gerçekleştirilen ameliyatlar sonrasında da bu yöntem diğer yöntemlere oranla daha başarılı sonuçlar vermektedir.
  • Çeşitli immunolojik hastalıklar geçiren çiftlere bu yöntem tavsiye edilmektedir.
  • Genetik nedenlerden dolayı bebek sahibi olamayan çiftlerde de bu tedavi etkili bir yöntem olarak görülmektedir.

Tüp Bebek Tedavisinde Yaş Sınırı Nedir?

Tüp bebek tedavisinin başarı düzeyine etki eden durumlardan biri de çiftlerin yaşlarıdır. Yöntemin uygulanıp uygulanamayacağını tespit edebilmek için öncelikle birkaç test yapılmaktadır. Genellikle kadınlarda adetin üçüncü günü yapılan hormon testleri sonucunda yumurtalıkların durumu değerlendirilerek tedaviye karar veriliyor. Normal şartlarda kadınlarda 45 yaşa kadar bu tedavi yöntemine başvurmak mümkündür. Ama tabii ki bu yaş ortalaması ne kadar az olursa başarı oranı da o kadar yüksek olur. Bu nedenle genelde 40 yaşına ulaşmamış kadınlarda bu tedavi yöntemi tercih ediliyor. 35 yaşından sonra kadınlarda yumurta sayısı azaldığı için en iyi sonuçlar bu yaşa kadar alınmaktadır. Erkekler açısından durum biraz daha farklıdır. 50-55 yaşlarına kadar erkeklerin eşlerine bu tedavi uygulanabilmektedir.

Hangi Durumlarda Tüp Bebek Tedavisi İçin Doktora Başvurulmalıdır?

Yukarıda saydığımız durumlar genelde doktorların tetkikleriyle tüp bebek tedavisine karar verilme süreciyle ilgilidir. Bunların dışında çiftlerin kendilerinin hangi durumlarda bu yönteme başvuracakları konusunda da bilgili olmaları gerekmektedir. Gebe kalmak isteyen özellikle de 30 yaşından büyük kadınlarda menstural periyodlar düzensiz ise veya bu periyodlar gerçekleşmiyorsa aynı zamanda eşler arasında doğal yollardan bebek sahibi olabilme aşaması yaşanamıyorsa bu tedavi yöntemine başvurulabilir. Bu alanda Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak daima çiftlerimiz yanındayız. Tüm süreç alanında uzmanlaşmış doktorlarımız tarafından profesyonellikle yürütülmekte ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.


germany-bavaria-munich-scientist-with-pipette-a-2022-11-06-23-01-02-utc-1200x800.jpg

Over (yumurtalık) rezervi, yumurtalığın döllenme yeteneğinin yumurta hücrelerini sağlamada ve gebelikle sonuçlanma kapasitesini belirlemede kullanılan bir terimidir. Gebelik için foliküllerden elde edilen yumurta hücre sayısının az olması, anne yaşının ileri olmasından kaynaklanabiliyor. Yani yaş ilerledikçe kadının gebe kalma olasılığı azalır.

Doğurganlık veya kısırlık için over rezervinin etkileri vardır. Bunun basit bir ölçüt veya oran olduğunu söyleyemeyiz. Yüksek over rezerve sahip olmak, gebe kalma oranın yüksek olduğunu gösterir. Düşük over rezerve sahip olmak ise gebe kalma oranının düşük olduğunu gösterir. Düşük over rezervine sahip olarak gebe kalmak ya da yüksek bir over rezerve sahip olmak fakat gebe kalmakta zorluk yaşamakta mümkündür.

Yumurta folikül miktarını yansıtan en önemli faktör kişinin yaşıdır. İleri yaşlarda, özellikle 35 yaşından sonra, folikül sayısı ve kalitesi azalır. 40 yaşından sonra bu durum daha da hızlıdır. Azalan rezerv ile kadının kendiliğinden veya tedavi ile gebe kalma şansı azalır. Hatta gebelik olsa dahi düşük riski artar.

Azalmış Yumurta Rezervinin Belirtileri

Birçok kadında herhangi bir belirti göstermeden ortaya çıkar. Sağlıklı kadınlar, 21-35 günde regl dönemi yaşar. Bu normal kabul edilen bir süre. İki dönem arasında zaman azalması olması ile regl kasılmalarının ve kanama yoğunluğunun artması, yumurta rezervlerinin azalmasının en temel bilinen belirtileridir.

Over Rezervin Düşük Olma Nedenleri Nelerdir?

Yumurtalık rezervinin düşüklüğünde en önemli nedenlerden birisi kadının yaşıdır. 35 yaştan sonra önemli ölçüde yumurta kalitesinde ve miktarında azalma görülmektedir. Kadınlar yaklaşık 4 milyon yumurta ile dünyaya gelirler. Ergenlikte bu sayı 400.000’e düşer ve 1000 yumurtayı regl dönemlerinde kaybeder. 30 yaşında bu sayı 100.000 ‘e düşer ve 40 yaşında bu sayı sıfıra yakındır. Yumurta kalitesi ve miktarı kişiye göre değişir. Genç yaşlarda da farklı sebeplerden dolayı bu durumla karşılaşılabiliyor. Her ay düzenli regl görmek yumurta rezervinin iyi olduğu anlamına gelmez. Yani az sayıda yumurta ile de uzun dönemli regl görülebilir. Tüm bu nedenler dışında over rezervin düşük olmasına neden olan diğer faktörlerde bulunmaktadır. Bunlar:

  • Yaş
  • Obezite, fazla kilo
  • Sigara ve alkol alışkanlığı
  • Yumurtalık ile ilgili yapılan operasyonlar
  • Radyoterapi ve kemoterapi
  • Turner sendromu
  • Endometriozis (çikolata kisti)
  • Erken menopoz
  • Aşırı kafein alımı

Tabii ki kadınlar günlük yaşantılarında bazı şeylere dikkat ederek yumurta kalitesini koruyabilirler.  Bunlar, stresten uzak durmak, sigara ve alkol alışkanlığını bırakmak, spor yapmak ve bunu düzene sokmak, proteinli ve dengeli beslenmeler ile yumurta kalitesini koruyabilmek için dikkat edilmesi gereken noktalardır. Bu nedenle, herhangi bir yaşta over rezerv düşüklüğü olan kadınlar, çocuk sahibi olmak istiyorlarsa, bunu planlamada ve tedavisi için acele etmekte geç kalmamalılar. Yumurta rezervinin değerlendirmesi ve sağlıklı bir sonuca varmak için kullanılan testlerimiz ve yöntemlerimizden yararlanabilirsiniz.


egg-with-two-yolks-and-pasta-look-like-sperm-compe-2022-11-14-03-06-50-utc-1200x800.jpg

Doğal yollarla çocuk sahibi olunamaması durumunda başvurulabilecek pek çok tedavi vardır. Başta tüp bebek tedavisi olmakla birlikte çeşitli tedavilerle çiftler hayallerindeki çocuğa sahip olabilirler. Fakat bu süreçte çiftlerin her ikisi de incelenmeli, gebeliğe neyin engel olduğu tespit edilmelidir. Bu alanda gündeme gelen konulardan birisi non obstrüktif azospermi nedir olmaktadır.

Öncelikle azospermi bir erkeğin menisinde ölçülebilir derecede sperm bulunmamasıdır. Erkeklerin yüzde 1’i bu durumla karşılaşırlar ve kısırlık sorunu yaşayanlarda azospermi oranı yüzde 10-15 seviyelerindedir. Non obstrüktif azospermi hastaları ise iki farklı türdedir. Bunlardan birisi obstrüktif azospermi, yani tıkanıklığa bağlı olandır. İkincisi de non obstrüktif azospermi, yani tıkanıklığa bağlı olmayandır. Azospermi durumlarının yüzde 40’ı tıkanıklığa bağlı iken yüzde 60’ı tıkanıklığa bağlı değildir.

Non obstrüktif azospermi başlıca şu nedenlerden ortaya çıkabilmektedir:

  • Genetik problemler,
  • Hormonal bozukluklar,

 

Non obstrüktif azospermi vakalarında öncelikle tanı konularak durum tespiti yapılır. Durum tespit edildikten sonra da tedaviye yönelinir. Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi vakalarında tanı her zaman konulamayabilir. Bu gruptaki hastaların büyük bir kısmında belirli bir neden de görülemez. Mutlaka genetik incelemeler yapılmalıdır. Karyotip analizi, mikro delesyon testi rutin istenenlerdendir. Sonrasında da hormonal incelemeler yapılmaktadır.

Non Obstrüktif Azospermi Önemi

Non obstrüktif azospermi günümüzde erkek infertilitesi üzerinde çalışılan en önemli konulardandır. Bu kişiler, mikrotese işleminde sperm elde edilemeyen hasta grubunda değerlendirilir. Bu hasta grubunda uygulanabilecek tedavilerin neler olduğu, takip sürelerinin ne olduğu, tekrar mikrotese işlemi yapılma durumu üzerinde en çok araştırma yapılan hususlardır. Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi mikrotese işlemiyle sperm elde edilen yüzde 20-40’lık kısım çıkarılır. Hastalar uzun yıllar takip edilebilir.

Non obstrüktif azospermi tanısının önemi bir kısmında tedaviyle sperm elde edilip çocuk sahibi olma olanağının bulunmasıdır. Dolayısıyla bir üroloji uzmanı tarafından gerekli tanı ve değerlendirmeler yapılıp süreç sabırla yönetilirse tedavi başarıya ulaşabilmektedir. Tedavi süreci sabır gerektirmektedir.

İnfertilite tanı ve tedavisi üroloji, kadın doğum, embriyoloji ve genetik birimlerince ortak yapılması gereken tanı ve tedavi süreçlerini içerir. Bu birimlerden herhangi birisinin olmaması çıkabilecek problemlerin fark edilmemesine neden olabilir. Bu nedenle non obstrüktif azospermi hastasının eşinin de kadın doğum tarafından değerlendirilmesi önemlidir. Eşler birlikte tedavi edilmelidir. Çünkü tüp bebek tedavilerinde eşin sağlıklı ve tüp bebek tedavisine uygun bir durumda olması çok önemlidir.

Non Obstrüktif Azospermi Tedavisi

İlk değerlendirmeler sonrasında non obstrüktif azospermi genellikle hormonal bozukluklardan, enfeksiyondan, dahili bir problemden ya da varikosel olabilmektedir. Bunlardan öncelik sırası tespit edilir ve tedavi şeması meydana getirilir. non obstrüktif azospermi sorunlarında genellikle mikroTESE işlemiyle sperm elde edilir ve tüp bebek tedavisinde kullanılabilir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde bütün sorularınız cevaplandırılmakta, tedaviler uygulanabilmektedir.


yellow-clothespins-and-rope-2022-11-16-12-05-31-utc-1200x800.jpg

Mikroenjeksiyon tedavisi intrastoplazmik sperm enjeksiyonu ya da kısaltılmış adıyla ICSI işlemi olarak da adlandırılır. Tüp bebek tedavilerinde mikroenjeksiyon tedavisinin başarı oranı daha yüksek olduğu için son yıllarda fazlaca tercih edilmektedir. Özellikle sperm sayısının düşük olduğu hastalarda ya da daha önce tüp bebek tedavisi olup yumurta döllenme başarısızlığı olan çiftlerde mutlaka mikroenjeksiyon tedavisi uygulanmaktadır.

Mikroenjeksiyon tedavisi ile yumurtaya sperm enjekte edilmektedir. Daha önceleri sperm ve yumurta laboratuvar ortamında bekletilir ve spermin yumurtayı döllemesi beklenirdi. Bu işlem de in vitro fertilizasyon (IVF) olarak adlandırılırdı. Mikroenjeksiyon yöntemindeyse sperm bir iğne aracılığıyla yumurta hücresinin içine bırakılarak yumurta dölleme işlemi gerçekleştirilmektedir.

Mikroenjeksiyon tedavisi şu aşamalarda uygulanmaktadır:

  • Yumurtaların uyarılması: Normal döngüde her ay bir yumurta olgunlaşır. Bir mikroenjeksiyon döngüsünde başarı şansını arttırmak içinse olgun birçok yumurta olmalıdır. Birden fazla yumurta varsa yumurtalık uyarılmalıdır. Ortalama 8 ila 14 gün boyunca folikül uyarıcı hormon ve luteinize edici hormon ilaçları enjekte edilir.
  • Yumurta alımı: Yumurta alımı yaklaşık 20 dakika kadar sürer. Acı hissi olmaması adına hastaya hafif sedasyon yapılır. Uzman doktor ultrason eşliğinde her bir yumurta içine ir iğne yönlendirerek toplama işlemini yapar.
  • Sperm alımı: Erkekten de ejakülasyon sayesinde sperm numunesi alınır laboratuvarda yıkanıp hazırlanan spermlerden en sağlıklı olanları seçilir.
  • Döllenme: IVF yönteminde normal şartlar altında toplanan yumurtalar ve spermler doğal seleksiyonun gerçekleşmesi adına laboratuvar ortamında bir araya getirilir. Ancak doğal döllenme olmadığı durumlarda mikroenjeksiyon tedavisi kullanılır. Her yumurtaya mikro iğneyle tek bir sperm enjekte edilir. Ertesi gün de döllenmenin gerçekleşip gerçekleşmediği gözlemlenir.

Mikroenjeksiyon Tedavisi Neden Yapılır?

Mikroenjeksiyon tedavisi özellikle sperm sayısının çok düşük olduğu ya da sperm hücrelerinin mikro TESE ile elde edildiği kişilerde uygulanır. Çünkü IVF yönteminde spermler yumurtanın yanına konulup herhangi başka bir işlem yapılmadan spermin yumurtayı döllemesi beklenir. Bu nedenle IVF yönteminde yumurtanın döllenebilmesi için yeterli sayıda sperme gereksinim vardır. Fakat mikroenjeksiyon tedavisinde sperm sayısı çok az dahi olsa döllenme işlemi yapılabilmektedir. Mikroenjeksiyon tedavisiyle tüp bebek tedavisi uygulandığında olgun yumurta sayısıyla aynı sayıda sperm olması yeterlidir.

Daha önceki tüp bebek tedavilerinde başarısız olunmuş çiftlerde mikroenjeksiyon tedavisiyle yüksek oranda döllenme başarısına ulaşılabilmektedir. Açıklanamayan kısırlıklarda da spermin kendiliğinden yumurtayı dölleyememesi başarısızlık sebebi olabilmektedir. Bu gibi durumlarda da mikroenjeksiyon tedavisine başvurulmaktadır.

Mikroenjeksiyon Tedavisi Ne Zaman Yapılır?

Mikroenjeksiyon tedavisi yumurta toplama işleminin ardından yumurtalar hazırlandıktan sonra aynı gün içinde yapılır. İşlem süresi ortalama 15-20 dakika olmaktadır. Laboratuvarda kullanılan teknoloji ve embriyolog tecrübesi başarıyı etkileyen temel faktörlerdir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak en modern teknolojileri kullanıyor, uzman ekibimizle birlikte en yüksek başarılara imza atıyoruz.


sperm-and-egg-cell-on-microscope-scientific-back-2021-08-26-16-56-57-utc-1200x600.jpg

Tüp bebek tedavisi sürecinde yumurtanın döllenmesi sürecinde sperm hücrelerinin sayısının veya özelliklerinin yetersiz kalması durumunda mikroenjeksiyon yöntemi tercih edilmektedir. Bu yöntem zamanı ince bir cam iğne içerisine alınan sperm direkt olarak yumurtaya enjekte edilir. Bu yöntem sayesinde gebe kalma oranı yükselmektedir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak yüksek profesyonellikle yürüttüğümüz bu süreç sonucunda bebek sahibi olma ihtimali çok düşük olan çiftlerimizin hayalini gerçekleştirmekteyiz. Oldukça titizlikle uyguladığımız bu yöntem döllenmeyi hem hızlandırmakta hem de etkiyi artırmaktadır.

Mikroenjeksiyon Hangi Durumlarda Yapılır?

Hem çeşitli erkek hem de kadın kısırlığında çok etkili yöntem olan mikroenjeksiyon birçok durumda doktorlar tarafından tercih edilmektedir. Erkek kısırlığı açısından değerlendirecek olursak durumunda sperm sayısı veya hareketliliği odaklı olduğunu görürüz:

  • Astenozoospermi: sperm hareketliliğinde meydana gelen azalma
  • Teratozoospermi: anormal şekilde yüksek sayıda sperm
  • Oligozoospermi: sperm sayısındaki azalma
  • Obstrüktif azospermi: enfeksiyon veya genetik kaynaklı tam sperm yokluğu
  • Anejakülasyon: spermdeki fonksiyonel bozukluk
  • Salgı azospermi: testiste sperm üretiminde mevcut olan kusur
  • İmmunolojik sorunlar: spermlerin döllenme yeteneğini olumsuz etkileme

Erkeklerde görülen bu durumlarda tüp bebek tedavisinde spermin yumurtaya özel yollarla enjekte edilmesi süreci, başarılı sonuç almak bakımından kaçınılmazdır. Erkekler açısından bu yönteme başvurmanın daha çok nedeni bulunsa da kadınlarla ilgili birkaç sorunun ortaya çıkması sonucunda da enjekte prosesine ihtiyaç duyulmaktadır:

  • Yumurta toplama sürecinde elde edilen oositlerin azlığı
  • Kadınını yumurta kalitesinin tüp bebek tedavisi zamanı normal döllendirme süreci için gerekli düzeyin altında olması.

Mikroenjeksiyon Nasıl Yapılır?

Tüp bebek tedavisi zamanı uygulanan mikroenjeksiyon öncesi ve sonrası takip eden birkaç aşama vardır. Öncelikle tedavi zamanı daha fazla yumurta elde edebilmek için günlük hormon enjeksiyonları yapılır. Gözlem sırasında foliküller yeterli boyut ve sayıya ulaşmışsa tetik enjeksiyonu yapılarak yumurtaların olgunlaşması beklenir. Bu süreç yaklaşık 36 saati bulmaktadır. Gözlem sonrası foliküllerden yumurta hücreleri toplanıyor. Bu aşamalar sonrası ise döllenmenin etkili bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için mikroenjeksiyon yöntemi uygulanır. Yöntemin başarısını artırabilmek için mutlaka kaliteli sperm seçilmesi şarttır. Küçük bir iğne yardımı ile spermler yumurta içerisine enjekte edildikten sonra embriyo oluşum aşaması izlenir.

Kliniğimizde tüm bu süreçler yüksek standartlarla hayata geçirilmekte ve uzman doktorlar tarafından özenle izlenmektedir. 3-5 gün içerisinde müşahide altında tuttuğumuz embriyolar anne rahmine yerleştirilir. Acısız ve basit bir süreç olan embriyo transferi sonrasında günlük hayata dönülebilir, yalnız çok fazla hareketlilikten ve stresli durumlardan kaçınmak gerekiyor. Yaklaşık 15 gün içerisinde hamilelik durumu netleşmektedir. Uyguladığımız bu yöntem sonucunda başarı oranımız oldukça büyüktür. Çiftlerimizin anne baba olma hayali yönünde onlara tam destek olmakta ve bu hayalin gerçekleşmesi için tüm profesyonel yöntemleri uygulamaktayız. Yöntemin başarı oranını yükselttiği gerçeği klinik olarak kanıtlanmıştır.


novaart-logo-disi

NOVAART TÜP BEBEK MERKEZİ olarak, ”yeni bir hayat” sloganıyla yola çıktık. Mesleki hayatlarını infertilite-tüp bebek konusuna adamış olan uzman hekim kadromuzla, sizleri en büyük hayalinize kavuşturmak için, en son teknolojik gelişmeleri kullanarak, size özel tedavi programlarını uygulamak ve mutluluğunuzu paylaşmak istiyoruz.

NovaArt Tüp Bebek © 2021 Tüm Hakları Saklıdır