+90 312 220 40 20+90 544 220 40 24Çukurambar Mh. 1425. Caddesi (41. Cd.) No:26/B Çankaya/Ankara


Blog

BLOG / YAZILAR

tub-bebek-tedavisinde-en-yeni-teknolojiler-1200x761.jpg

Tüp bebek, kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin çocuk sahibi olabilmek için başvurdukları bir yöntemdir. Tüp bebek tedavi sürecini özetle ifade edecek olursak anne adayının yumurtalıklarından toplanan yumurtaların laboratuvar ortamına getirilip bu ortamda sperm ile döllenmesinin sağlanmasıdır. Sonra da döllenme sonucu oluşan embriyonun anne adayının rahmine transfer edilmesidir.

Bu aşamalar her biri potansiyel riskler barındırır. Hiperstimülasyon sendromu olabilir, enfeksiyon riski olabilir. Tüp bebek tedavisi ile hamile kalan anne adaylarının yaşanabilecek bazı risklere karşı doktorların tavsiyelerine uymaları önemlidir. Tüp bebek bekleyen anneler normal doğumu seçebilir, ama doğum öncesi dönemde düzenli olarak doktor kontrollerine gitmeleri ve sürecin düzenli takibini yapmaları gerekir. Süreç içerisinde klinik uzmanlarımızla beraber anne adayı en doğru kararı verecektir.

Tüp Bebek Bekleyen Anneler Normal Doğumu Riske Sokan Durumlara Dikkat

Tüp bebek normal gebelik sürecine göre daha risklidir. Bunun sebebi, tüp bebek tedavisi sırasında ve gebelikte bazı ilaçlar kullanılır. Bu kullanılan ilaçların yan etkileri vardır. Her gebeliğin kendine özgü riskleri vardır. Her tüp bebek gebeliği aynı şekilde riskli diyemeyiz.Ama yüksek risk içeren bazı durumlar vardır:

Anne adayının yaşı
Birden fazla fetüs olması
Önceden var olan diyabet, hipertansiyon gibi rahatsızlıklar
Hamilelik esnasında çıkan komplikasyonlar

Tüp bebek bekleyen anneler normal doğumu düşünüyorsa normal gebelikler gibi düzenli takip edilmelidirler. Bu takip süreci tüp bebek tedavisini uygulayan klinik uzmanlarımız tarafından yapılmaktadır. Düzenli olarak anne adayı ultrason muayenesinden geçer. Kan testleri yapılır ve gereken diğer tıbbî testler de gözden geçirilerek gebelik süreci yakından izlenir.

Tüp bebek bekleyen anneler normal doğumu istiyorsa bu gebeliklerin normal gebeliklere göre biraz daha yüksek risk içerdiğini bilmelidir. Ama uygun bakım ve sağlıklı bir izleme süreci ile doktorlarımızın yapacağı muayene ve değerlendirmeler sonucu zorunlu bir sezaryen gerekip gerekmediği belirlenir.

Tüp Bebek Bekleyen Anneler Normal Doğumu Değil De Sezaryeni Tercih Eder Mi?

Tüp bebek gebelikleri, normal gebeliklere göre biraz daha yüksek risk taşır. Bu sebeple tüp bebek bekleyen anneler normal doğumu değil de sezaryeni tercih edebilir. Ama bu durum, anne adayının durumuna ve baştan beri tedavi süreciyle ilgilenen klinik uzmanlarımızın tavsiyelerine göre değişir.

Birden fazla fetüsün olduğu tüp bebek gebelikleri, normal doğumda zorluklar yaşayabilir. Bu durumda sezaryen tercih edilebilir. Fakat tek gebelikler normal ve sağlıklı bir şekilde devam ediyorsa hem annenin sağlığına hem de bebekle ilgili yaşanabilecek herhangi bir risk yoksa normal doğum yapılmasında herhangi bir sakınca yoktur. Bu konuyla ilgili doğru kararın verilmesi anne adayının doktoruyla istişaresi sonucunda olacaktır.

Gebeliğin başında erken doğum riski taşıyan ve preeklampsi gibi tıbbî sorunları olan anneler sezaryen olabilirler. Zaten sezaryen normal doğumun anne veya bebeğin sağlığı için riskli olduğu durumlarda yapılan bir cerrahi müdahaledir. Doğal yollarla olan gebeliklerde de zorunlu sezaryen gerektiren durumlar vardır.


tup-bebek-tedavisinde-en-uygun-yas-araligi-1200x800.jpg

21 Nisan 2023 BlogGenelTüp Bebek

Tüp bebek tedavileri son dönemde normal yolla bebek sahibi olamayan pek çok kişinin bebek sahibi olup hayallerine kavuşmasını sağlamaktadır. Fakat tüp bebek tedavisiyle alakalı akıllarda pek çok soru vardır ve hala bilgi eksikliği ya da hatalı bilgi bulunmaktadır.

Yaş, tüp bebek tedavilerinde en çok gündeme gelen mevzulardan birisidir ve birçok kişi tüp bebek tedavisi için en uygun yaş aralığı var mı sorusunun cevabını merak etmektedir. Öncelikle bir tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen farklı etmenler vardır. Bunlar yumurta sayısı, yumurtanın kalitesi, sperm sayısı, sperm kalitesi, transfer edilen embriyo sayısı, tercih edilen tüp bebek merkezi gibi sıralanabilir. Fakat bunlardan birçoğu kadının yaşı ile alakalıdır.

Kadının yaşı ilerledikçe hem yumurta sayısı hem de yumurta kalitesi düşmektedir. Yumurta sayısının ve kalitesinin düşmesi iyi kalitede bir embriyo elde edilme ihtimalini de düşürmektedir. Kadınların yaşı ilerledikçe yumurtalardaki genetik anormallikler artmaktadır. Buna bağlı olarak da embriyolarda genetik anormallik görülme riski çoğalmaktadır. Embriyolarda görülen genetik anormallikler tü bebek tedavilerinde başarı oranının düşmesindeki en temel etmenlerden birisidir. Bu yüzden bebek isteyen çiftlerin normal yolla gebelik oluşmuyorsa zaman kaybetmeden tüp bebeği düşünmesi, bunun için tedaviye başvurmaktan kaçınılmaması gerekmektedir.

Tüp Bebek Tedavilerinde Yaş Aralığına Göre Başarı Oranı

Tüp bebek tedavisi için en uygun yaş aralığı var mı sorusuna karşılık bugüne kadar pek çok araştırma yapılmıştır. Araştırmalar hem tüp bebek gereksinimlerinin nedenleri üzerinde hem de başarı oranlarını arttırmak üzerinedir.

Araştırmalara göre tüp bebek tedavisi için en uygun yaş aralığı var mı sorusunun cevabı büyük oranda evet şeklinde ortaya çıkmaktadır. Tüp bebek tedavileri için 23 ve 40 yaş aralığı en ideal yaş aralığı kabul edilmektedir. Fakat 40 yaşından sonra da tüp bebek tedavisine başvurulabilmektedir. Yaşa göre tüp bebek tedavilerinin başarı şansı ise şöyledir:

35 yaşından küçük kadınlarda tüp bebek ile gebelik şansı yüzde 60 – 70 oranında,
35 – 37 yaşları arasındaki kadınlarda tüp bebek ile gebelik şansı yüzde 40 – 45 oranında,
38 – 40 yaş arasındaki kadınlarda tüp bebek ile gebelik şansı yüzde 30 oranında,
43 yaşından büyük kadınlarda tüp bebek ile gebelik şansı yüzde 5 oranındadır.

Tüp Bebek Tedavisi Kaç Yaşına Kadar Uygulanabilir?

Tüp bebek tedavisi için en uygun yaş aralığı var mı ve kaç yaşına kadar tüp bebek tedavisi uygulanabilir? Tüp bebek tedavisinin uygulanabileceği bir üst yaş sınırı yoktur. Anne adayının yumurtaları bitip menopoz dönemine geçene kadar tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir. Fakat yaş ilerledikçe başarı oranı düşmektedir.

Novaart Tüp Bebek Merkezi olarak gerekli muayeneler soncunda tedavi sürecini belirliyor, aklınıza takılan bütün soruları cevaplıyor ve uzman hekim kadromuzla mutluluğunuzda pay sahibi olmaya çalışıyoruz.


tup-bebek-icin-kilo-siniri-var-mi-1200x800.jpg

17 Nisan 2023 BlogGenelTüp Bebek

Bebek sahibi olmak inanılmaz bir deneyimdir ve birçok çift tüp bebek (IVF) hayallerinin cevabıdır. Peki ya aşırı kilolu veya obez olanlar? Bu yazıda, kilonuzun IVF ile başarı şansınızı nasıl etkileyebileceğini keşfedecek ve süreçle ilgili sorularınızı yanıtlayacağız. Kilonuz ne olursa olsun IVF ile başarı şansınızı nasıl en üst düzeye çıkaracağınız hakkında daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin.

IVF İçin İdeal Vücut Ağırlığı Nedir?

Tüp bebek (IVF), çiftlerin hamile kalmasına yardımcı olmak için kullanılan bir yardımcı üreme teknolojisi türüdür. Başarılı sonuçlar için, tedaviye başlamadan önce vücudunuzun sağlıklı ve ideal kiloda olması önemlidir.

IVF için ideal vücut ağırlığının tipik olarak 18,5-25 vücut kitle indeksi (BMI) aralığında olduğu kabul edilir. VKİ’si 25’in üzerinde veya 18,5’in altında olan kişilerin gebe kalması daha zor olabilir ve hamilelik ve doğum sırasında komplikasyon gelişme şansı daha yüksektir.
İdeal aralığın dışında bir VKİ’ye sahip olmanın IVF ile hamile kalamayacağınız anlamına gelmediğini unutmamak önemlidir. VKİ’si 25’in üzerinde veya 18,5’in altında olan kişiler için IVF’nin hala başarılı olabileceğini gösteren birkaç çalışma vardır. Bununla birlikte, IVF ile başarı şansınızı artırmak istiyorsanız, ideal aralıkta sağlıklı bir kiloyu korumanız önerilir.

IVF düşünüyorsanız, doktorunuz veya doğurganlık uzmanınız BMI’nizi hesaplamanıza yardımcı olabilir ve gerekirse IVF için ideal vücut ağırlığına nasıl ulaşacağınız konusunda size ipuçları verebilir. Tedaviye başlamadan önce hedef kilonuza güvenli ve etkili bir şekilde ulaşmanıza yardımcı olabilecek diyet ve egzersiz planları da vardır.

Aşırı Kilolu veya Obez Olmak Doğurganlığı Nasıl Etkiler?

Doğurganlık söz konusu olduğunda, çok fazla kilo taşımak gebe kalmayı zorlaştırabilir. Aşırı kilolu veya obez kadınlar daha yüksek infertilite riskinin yanı sıra tüp bebek (IVF) tedavisi sırasında daha yüksek komplikasyon riskine sahiptir. Araştırmalar, aşırı kilolu olmanın hormonal dengesizliklere yol açabileceğini, bunun da yumurtlamayı bozarak gebe kalmayı zorlaştırabileceğini göstermektedir. Aşırı kilolu veya obez olmak, IVF tedavisi sırasında kullanılan ilaçlara verilen yanıtı da etkileyerek başarılı bir sonuç elde etme şansını azaltabilir. Buna ek olarak, obezite ile ilişkili metabolik değişiklikler, gebelik diyabeti ve erken doğum gibi gebelikle ilgili bazı komplikasyonların riskini artırabilir.

Hamilelik Sırasında ve Sonrasında Sağlıklı Kilonuzu Korumak İçin Bazı İpuçları

Meyve, sebze, yağsız protein ve tam tahıl içeren dengeli bir diyet uygulayın. İşlenmiş ve şekerli gıdalardan mümkün olduğunca kaçının.
Hem aerobik hem de kuvvet antrenmanı egzersizleri dâhil olmak üzere düzenli olarak egzersiz yapın. Bu, kilonuzu kontrol altında tutmanıza ve genel sağlığınızı iyileştirmenize yardımcı olacaktır.
Kilonuzu düzenli olarak izleyin. Kilonuzu takip etmek, tüp bebek (IVF) tedavisi içinönerilen aralıkta kalmanıza yardımcı olabilir.
Susuz kalmamak ve aşırı yemekten kaçınmak için bol su için.
Rahatlamak ve stresten arınmak için zaman ayırın. Stres hormonlarınızı etkileyebilir ve kilo alımına yol açabilir.

Bu ipuçlarını takip etmek, hamilelik sırasında ve sonrasında sağlıklı kilonuzu korumanıza yardımcı olacaktır. Bu, sağlığınızı ve bebeğinizin sağlığını korumanıza yardımcı olacaktır.


tup-bebek-tedavisi-sonucu-dogan-bebeklerde-gelisim-riski-olur-mu-1200x800.jpg

Bebek sahibi olmak pek çok çiftin en büyük hayallerinden birisidir. Bunun için doğal yollar denenerek bebek sahibi olunmaya çalışılır. Fakat doğal yollarla birçok kişi bebek sahibi olamayabilir. Bu durumda farklı tedavilere başvurulmaktadır ve tüp bebek tedavisi son dönemde normal yollarla bebek sahibi olamayanların en büyük umududur.

Tüp bebek alanında ilk günden bu yana gelişmeler sürekli devam etmektedir ve yeni yöntem ve araştırma sonuçlarıyla hem tedavilerin başarı oranı arttırılmakta hem de tedavi süreci daha kolay hale getirilmektedir. Ancak bazı sorular çiftlerin akıllarında fazlasıyla yer etmektedir. Bunlardan birisi de tüp bebek tedavisi sonucu oluşan bebekler normal gebeliklere göre anomali ve gelişim açısından daha fazla risk taşır mı olmaktadır ve tüp bebek ve normal bebek arasındaki anomali oranlarındaki fark merak edilmektedir. Bunu şöyle detaylandırabiliriz:

  • Tüp bebek ve normal bebek arasında anomali oranı açısından önemli bir değişiklik olmamaktadır. Ancak şiddetli erkek faktörü olan ve mikroenjeksiyon uygulanan kişilerde cinsiyet kromozomu bozukluklarında minimal seviyede bir artış gözlemlenebilmektedir.
  • Kimi çalışmalarda kalp anomalileri, nöral tüp defektleri ve hipospadias gibi anomalilerde hafif bir artışa rastlanabilmektedir. Genel olaraksa tüp bebek ve normal bebek arasında herhangi bir değişiklik olmamaktadır.
  • Dünya genelinde yapılan araştırmalarda ve merkezimizdeki deneyimlerimizde anomali açısından normal gebelikle tip bebek gebeliklerinde herhangi bir risk artışı söz konusu olmamaktadır. Bu bebeklerin yaşamları boyunca zekâ ve davranış gibi gelişimlerinde de herhangi bir farklılık gözlemlenmiş değildir.

Tüp Bebek ve Normal Bebek Arasındaki Farklar Nelerdir?

Tüp bebek ve normal bebek arasındaki farklar fazlaca merak edilmektedir. Her iki bebeğin doğumdan sonraki sürecinde herhangi bir fark yoktur. Temel fark yumurtalıkların döllenmesine yönelik ilk aşamadadır. Bu esnada anne adayının yumurtalıklarının geliştirilmesi için ilaçlar kullanılmaktadır. Bu sayede anne adayının adet döngüsünde birden çok yumurta elde edilebilmektedir. Elde edilen yumurtalar seçilen en kaliteli spermlerle döllendirilmektedir. Gebelik oluştuktan sonra hamilelik belirtileri ve hamilelik süreçlerinde, bebeklerin fonksiyonlarında herhangi bir fark yoktur.

Tüp Bebek Tedavisinde Kullanılan Hormonların Etkisi Nedir?

Tüp bebek ve normal bebek arasındaki farklarda özellikle tüp bebek tedavilerinde kullanılan hormonların sağlık açısından bir zararı olup olmadığı, kanser yapıcı etkisi bulunup bulunmadığı da merak edilmektedir. Tüp bebek tedavilerinde kullanılan hormonların ciddi olmayan yan etkileri olabilmektedir. Fakat bunlar geçici yan etkilerdir. Kalıcı yan etkiler gözlemlenmiş değildir.

Dünya genelinde tüp bebeklerde yapılan araştırmalarda kanserojenik etki de gösterilmemiştir. Tedavilerde kullanılan hormonlar dünyada çok yaygın biçimde tüketilmekte ve her çıkan preparat sıkı şekilde kontrol edilmektedir. Bütün tedavi sürecinde en önemli detay ise uzman doktorlardan hizmet almaktır ve merkezimizde en gelişmiş yöntemlerle kişiye özel tedavi süreci yürütülmektedir.


yumurta-catlatma-ignesi-nedir-1200x800.jpg

Gebelik oluşumu süreci için kadın yumurtalık rezervinde bulunan yumurtanın olgunlaşması ve folikül kesesinden çıkması yani çatlaması gerekir. Çatlayan bu yumurta fallop tüplerine ilerlemeli ve bu tüplerdeyken sperm ile birleşerek sağlıklı bir döllenme olmalıdır. Fakat çatlama olmadığında normal yollardan gebeliğin oluşması mümkün olmayacaktır. Hekimlerin tanı koymasının ardından yumurta çatlatma iğnesi uygulanır. Bu bahsettiğimiz yumurta çatlatma iğnesi, yumurtaların doğal bir şekilde olgunlaştığı fakat çatlamadığı durumlarda da uygulanır. İçeriğinde HCG hormonu bulunur ve bu HCG hormonu, sağlıklı kadınlarda salgılanan luteinleştirici hormon ile aynı yapıya sahiptir. İğne uygulandıktan sonra yükselen lutropin hormon düzeyi ile yumurtanın çatlaması ve doğru bir yolla fallop tüplerine düşmesi sağlanır. Bu iğnenin uygulanması için yumurtanın ideal olgunluğa erişmiş olması önemlidir. Yani yumurta çatlatma iğnesinin uygulanması yumurtanın boyutuna bağlıdır. Yumurta büyüklüğü 18-22 mm. aralığına ulaşmalıdır. Bu büyüklüğe ulaşıldığı takdirde yumurta çatlama iğnesi uygulanabilecektir.

Yumurta Çatlatma İğnesi Nasıl Yapılır?

Yumurta çatlatma iğnesi hastanede ve kliniklerde yapılabildiği gibi doktor ya da sağlık görevlilerinin talimatları ile evde de kişi kendisi yapabilir. Bu iğneler piyasada birkaç farklı formda bulunur. Fakat kullanım açısından kolay olması ile genellikle hazır enjektör şeklinde olanlar tercih edilebilmektedir. Yumurta çatlatma iğnesi soğuk zincirde tutulmalıdır ve eczaneden alınırken soğuk akü ile birlikle alınır. Evde yapılacağı zamana kadar da buzdolabının normal kısmında bekletilir. Uygulama yapılacağı zaman iki elde hafifçe ve kısa bir süre ovuşturularak ısıtılır. Ardından ise enjekte edilir. Çatlama iğnesi vücuttaki birkaç farklı kısımda uygulanabiliyor. Genel olarak üst kol, alt karın ve kalçanın üst kısmı olarak uygulamalar yapılabiliyor. Evde yapılacak olan uygulamada dikkat edilmesi gereken noktalardan bazıları şunlardır:

Eller sabun ve su ile güzelce yıkanmalıdır.
Uygulanacak alanın gazlı bez ve alkollü cilt sıvıları ile temizlenmesi yapılmalıdır.
İğne dik bir şekilde tutulmalı ve iğne ucuna doğru kalan havanın alınması sağlanmalıdır.
Bir elle deri hafifçe kavranır ve diğer elle de 90 derecelik bir dik açı sağlanmalıdır.
İğne deri altı yağ dokusuna gelecek şekilde enjekte edilmeli.
İğne çıkarılırken pamuk ya da gazlı bez ile bastırılması ve sonrasında ovmadan yaklaşık on saniye beklenilmesi gerekir.

Tüp Bebek Tedavisinde Yumurta Çatlatma İğnesi Kullanılır Mı?

Tüp bebek tedavisinde infertiliteye neden olan tanı konulmasından itibaren pek çok uygulama yapılır. Bunların başında ise yumurtaların uyarılması yer alır. Adet döneminin başlangıcından sonraki ikinci günde başlayan ve on bir gün sürer. Yumurtaların olgunlaşması için gereken uygulamanın sağlanması için FSH içerikli enjeksiyonlar yapılır. Bu uygulama sonucunda yumurta 18 ile 22 mm. aralığında bir boyuta ulaşması ile kişiye yumurta çatlatma iğnesienjekte edilir. Yumurtlama 48 saat sonra gerçekleşir ve bu durumundan yumurtaların 36. saatte toplanması gerekiyor. Yumurta çatlatma iğnesini mutlaka doktorun belirlediği saatte uygulanması önemlidir. İğne uygulandıktan sonra hekim ile önceden kararlaştırılan saatte hastanede bulunulmalıdır. Bu kısımda yumurta toplama işlemine geçiliyor.


pkos-1200x713.png

8 Şubat 2023 Genel

Polikistik Over Tedavisinde Verilen İlaçlar Nelerdir?

Polikistik over tedavisi için kesin bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Kişilerin belirtmiş olduğu şikayetler göz önünde bulundurularak, tedavi yöntemleri değişmektedir. Çeşitli ilaç ve yöntemlerle sorunun ortadan kalkması sağlanabilmektedir.

Polikistik over sendromu olarak adlandırılan rahatsızlık; üreme çağına gelen kadınlarda görülebilen bir hormonal bozukluktur. Kısa adıyla PKOS kadınların çocuk sahibi olabilme yeteneklerinde, hormon düzenlerinde, regl düzeninde, damarlarında, dış görünüşünde ve kalbinde çeşitli etkiler gösterebilmektedir.

PKOS tedavisinde belirli tanı koyma yöntemleri bulunmaktadır. Bu tanı yöntemleri;

  • Andojen hormonunun fazla miktarda üretilmesi ile kronik hiperandojenizm,
  • Anovulasyon yani yumurtlamanın gerçekleşmemesi. Bu rahatsızlığa sahip olan kadınların regl dönemleri düzensiz olmakta ve hatta hiç adet görememektedir.
  • Ultrason aracılığıyla büyüklükleri 8 ve 10 milimetreyi geçmeyen, yumurtalıkların çevresinde bulunan çok sayıda kist olması, ultrasonda polikistik over görüntüsü şeklinde sayılmaktadır.

Sayılan bulgulardan en az iki tanesinin belirlenmesi durumunda polikistik over tedavisi başlanması gereken bir yoldur.

PKOS Tedavisi İçin Kullanılan Yöntem ve İlaçlar

Bu rahatsızlığın tanısı regl düzeni, ilk regl yaşı ve kanama süresi gibi şikayetler ile birlikte kan testleri, ultrason görüntülemesi ve fiziki muayene sonucunda koyulabilmektedir. Yapılacak işlemler ile beraber hastaların kan şekerlerinin düzeyleri ve tansiyonlarının kontrol edilmesi gerekmektedir. Tedavi evreleri;

  • Hastalığın tanısı koyulduktan sonra ilk yapılması gereken durum, kilo verme ve sağlıklı beslenme olmaktadır. Bununla birlikte egzersizlerin ihmal edilmemesi gerekmektedir. Hastalık daha çok aşırı kilolu ve obez konumunda bulunan kadınlarda görülmektedir. Yapılacak doğru işlemlerle kan şekerinin normal seviyelere inmesi insülin ihtiyacını azaltmakta ve hormon seviyelerini düzenlemektedir. Uzman kadromuz aracılığıyla doğru yönlendirmeler yaparak tedavi süreçlerinizi olumlu yönde ilerletiyoruz.
  • Gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan ilaçların PKOS tedavisinde işe yaradığı görülmektedir.
  • Polikistik over tedavisi için doğum kontrol haplarının kullanılmasının regl düzenine katkı sağladığı gözlemlenmektedir.
  • Kıllanma ve akne sorunları olan kadınlarda düşük dozlar halinde anti-androjen ilaçların kullanılması gerekmektedir. Hastalık direncine göre verilecek doz ayarlanabilmektedir.
  • Üreme potansiyelini yani fertiliteyi arttırmak fayda sağlayabilmektedir.

Tanı koyulması ve tedavisi için mutlaka profesyonel destek alınması gerekmektedir. Tüm imkânlarımızla sizlerin yanında olarak en verimli tedavi yöntemlerini uygulamaya devam ediyoruz.

Polikistik Over Sendromu Belirtileri

PKOS rahatsızlığı kendisini belirli şikayetler ile belli etmektedir. Bu şikayetler;

  • Tekrarlayan düşük yapma durumları
  • Düzensiz veya hiç olmayan yumurtlama yani regl düzensizliği
  • Kısırlık
  • Kol, bacak, sırt ve karında istenmeyen tüylerin artışı
  • Erkek tipi saç dökülmesi
  • Göğüs, yüz ve sırt bölümlerinde cilt yağlanması ile birlikte sivilce
  • Horlama ve uyku apnesi
  • Yüksek tansiyon ve ruh hali değişimi ile birlikte depresyon şeklinde sıralanmaktadır.

Belirtilen şikayetleri yaşamanız durumunda mutlaka merkezimizle iletişime geçin. Polikistik over tedavisi için uzman kadro ve imkânlarımızla sizlerin yanında olmaktayız.


myom-nedir-nedenleri-nelerdir-1024x683-1.jpg

29 Ocak 2023 GenelKadın Doğum

Myom Nedir?

Menopoz öncesi kadınların doğurganlık dönemlerinde, rahim bölgesinde ortaya çıkan anormal dokulara myom denmektedir. Myom, bağ dokuları ve düz kas yapılarından oluşmaktadır. Myomlar kadınlarda yoğun şekilde görülebilmekte ve ayrıca iyi huylu tümör olarak bilinmektedir. Bu iyi huylu tümörler yapılarını genel olarak korurken aynı zamanda maalesef kansere dönüşme riski taşımaktadır.

Myomlar genelde olumsuz etkilere sebep olmamaktadır. Fakat bazı durumlar sonucunda regl düzeninde bozulma, rahimde kanama, karın bölümünde şişkinlik ve ağrı hissi görülebilmektedir. Myom boyutları 1 ve 15 santimetre arasında yer alabilmektedir. Pembe renge ve yuvarlak bir biçime sahip olan myomlar kişilere göre farklılıklar gösterebilmektedir. Myomun geliştiği bölgeye göre ismi değişmektedir.

  • Kas tabakası içinde oluşanlara intramural myom
  • Rahmin iç duvarına doğru gelişenlere ise submüköz myom adı verilmektedir.

Küçük boyutlarda bulunan myomlar, aşırı bir büyüme göstererek ortalama 3 ve 4 kilogram ağırlığa ulaşabilmektedir. Tanı ve tedavi aşamaları için uzman ekibimiz ve ekipmanlarımızla her zaman yanınızda bulunmaya devam ediyoruz.

Myomların Oluşma Nedenleri

Oluşan myomların nedenleri konusunda net veriler bulunmamaktadır. Bir diğer ismi fibroid-leiomyoma olan bu kitleler için profesyonel destek alınması son derece önemli olmaktadır. Östrojen hormonu etkisiyle ortaya çıktığı düşünülen myoma, ailesel ve genetik etkenlerin oluşum aşamasında etki ettiği bilinmektedir.

Myom için herhangi bir tedaviye gerek kalmadan yol izlenebilmektedir. Fakat büyümeleri durumunda mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir. Myomlar, tedavi sonucunda yok olmaması ya da ameliyat yöntemiyle giderilememesi durumunda rahmin yapısının bozulmasına neden olabilmektedir. Tehlikeli boyutlara ulaşan myomlar sonucunda;

  • Hamile olunması durumunda düşük riski artmaktadır.
  • Karın bölgesinde aşırı şişkinlik görülebilmektedir.
  • Hamile kalınması zorlaşabilmektedir.
  • Yoğun şekilde kanamalar artabilmektedir.

Oluşabilecek rahatsızlıklar için kullanmakta olduğumuz en faydalı yöntemler ve bilgilerimiz sayesinde sizleri myom derdinden kurtarmak adına çalışmalarımızı aksatmadan sürdürüyoruz.

Myom Belirtileri

Rahatsızlığın tespit edilmesi, uzmanların yapacağı muayeneler sonucunda mümkün olmaktadır. Myom çok fazla sayıda kadında bulunabilmesine rağmen, bu durumun farkına varılmadan ve herhangi bir sorun yaşanmadan hayatların devam edebilmesi muhtemel olmaktadır. Myomların neden olabileceği kanser riskinin oranı düşük olsa da tehlikeleri karşı önlem olarak muayene olunması erken teşhis ve müdahale için son derece önem arz etmektedir.

Oldukça şiddetli bir biçimde meydana gelen düzensiz kanamalar myomun ilk anlaşılma evresini oluşturmaktadır. Yoğun kanamalar kadınlarda anemiye sebep olabilmektedir. Kanamalar bir süre sonra aşırı şekilde yorgunluğa ve halsizliğe sebep olmaktadır. Genel olarak myomların belirtileri;

  • Oldukça sık şekilde idrara çıkma isteği
  • Kısırlık
  • Regl dönemlerinde meydana gelen düzensizlik
  • Cinsel ilişki sırasında şiddetli ağrı ve sonrasında yoğun kanama
  • Büyük tuvalete çıkma aşamasında makatta baskı ve ağrı hissi
  • Ani şekilde düşük yapılması
  • Kabızlık
  • Karın bölgesinde aniden oluşan ve düzelmeyen şişlik hissi şeklinde sayılabilmektedir.

Myom konusunda merkezimize başvurarak oluşabilecek tehlikelerin önüne geçilmesinde desteklerimizden kolayca faydalanabilirsiniz.


polikistik-over-sendromu-1-800x300-1.png

12 Ocak 2023 GenelKadın Doğum

Polikistik Over Sendromu ve Kısırlık Tedavisi

Polikistik over sendromu kadınlardaki önemli yumurtlama problemlerinden birisidir. Her on kadından birinde görülen rahatsızlık üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Yumurtalıklarda oluşan fazla sayıda yumurta kesesi görülmesi şeklinde kendini göstermektedir. Ultrasonografi tekniğinde ondan fazla bir santimetreden küçük kistlerin görülmesi ile teşhis konulabilmektedir.

Polikistik over sendromu üreme çağındaki kadınlarda tedavi edilmediği taktirde kısırlık ile birlikte yumurtlayamamaya, diyabete, koroner arter hastalıklarına, tansiyon sorunlarına neden olabilmektedir.

Kadınlarda üreme için gerekli iki yumurtalık adet dönemlerinde döllenmeye uygun, olgun bir yumurta geliştirir. Yumurta, folikül adı verilen içi sıvı dolu bir kesecikte gelişip olgunlaşır. Her ay bir kadında bir folikül seçilir ve büyüyüp yumurtlama olur. Polikistik over sendromu olan kadınlarda bu folikül seçilemez ve her ay yumurta oluşamaz. Ultrason muayenesinde yumurtalıklar içeriğinde gelişmemiş yumurta olan pek çok kesecik, yani kist halinde görülür.

Polikistik Over Sendromu Bulunan Kadınlarda Kısırlık Tedavisi Yöntemleri

Polikistik over sendromu olan kadınlarda kısırlık tedavisi farklı şekillerde yapılır. Kişiye, belirtilere, miktara, seviyeye vs. göre tedavi yöntemleri uzman hekimlerimizce belirlenir. Başlıca şunlar kullanılır:

  • Egzersiz: Polikistik over sendromu genellikle genç, tüylenme problemi olan, adetleri düzensiz, kilolu kadınlarda görülmektedir. Bu rahatsızlığa sahip olan kadınların ilk olarak kilo kaybetmeleri ve bunun için egzersiz yapmaları önerilir. Karbonhidrattan fakir, liften zengin bir diyet ve egzersizle adetler ilaçsız olarak düzenlenebilmektedir.
  • İnsülin direnci ilaç tedavisi: İnsülin direnci tespit edilen polikistik over sendromu hastalarında metformin içeren ilaçlarla adet düzenlenebilir. Bu ilaçların en az 6 ay düzenli kullanılması gerekir. İlaçlarla tedavi sonrasında gebelik de kendiliğinden oluşabilir.
  • Histeroskopi endoskopik tedavi: Polikistik over sendromu olan ve çocuk isteyen kadınlarda ilk olarak jinekolojik muayenesi ve ultrasonografi uygulanır. Kanda hormon testleri yapılır ve hormonal problemler varsa ortaya konulur. Ailede şeker hastalığı varsa şeker yükleme testi yapılır. Sonrasında da tüplerde tıkanıklık varsa tespit etmek için HSG (rahim filmi) çekilir.
  • Kısırlık tedavisi: Polikistik over sendromu olan kadınlarda infertilite tedavisi adetle başlayarak iki hafta devam eder. Bu süreçte iğnelerle yumurtalıklardan yumurta gelişimi sağlanır. Olgun yumurta geliştiğinde eşinin menisinden alınan spermler laboratuvarda hazırlanıp rahim içine iletilir. Bu şekilde aşılama uygulaması 2-3 kez gerçekleştirilebilir.
  • Tüp bebek tedavisi: Eğer polikistik over sendromu olan kadınlarda infertilite tedavisi ile sonuç alınamazsa, evlilik süresi 5 yıldan uzunsa tüp bebek tedavisine geçilebilir. Tüp bebekle büyük oranda polikistik over sendromlu hastalarda gebelik başarılı olmaktadır.

Polikistik Over Sendromu ve Sigara Kullanımı

Polikistik over sendromu ve kısırlık tedavisi sırasında sigara kullanımının kesilmesi önerilir. Sigara hem yumurta hem de sperm kalitesini düşürür. Merkezimizde uzman hekimlerimiz kişiye özel tedavi süreci belirlemekte, en etkin şekilde tedavinin başarıya ulaşmasına yardımcı olmaktadırlar.


ac5e7474-d671-4ce5-b056-d1afabc69e2c.jpg

7 Ocak 2023 GenelTüp Bebek

Rahim Dinlendirme Yöntemi Nedir?

Rahim dinlendirme yöntemi nedir? Rahim dinlendirme yöntemi seçilmiş hasta gruplarında uygulanan bir tedavi yöntemidir. Tüm bebek tedavisi sürecinde hastalarımıza uygulamış olduğumuz tedavi protokolleri, hastadan hastaya göre değişiklik göstermektedir.

Günümüzde pek çok çiftin tüp bebek tedavisine başvurması sebebiyle bu alanda hızla gelişmeler yaşanmaktadır. Tüp bebek tedavisinde başarı elde edilen embriyoların kalitesine göre değişiklik göstermektedir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar ve tedavi için uygulanan testler rahim dokusunun zaman içerisinde yorulmasına sebep olmaktadır. Bu durumda sorunların ortaya çıkmaması için rahim dinlendirme yönteminden faydalanılır.

Normal koşullarda tedavi süreci;

  • Yumurtalıkların uyarılması,
  • Yumurta toplama,
  • Döllenme,
  • Embriyoların takibi
  • Embriyo transferi şeklinde ilerlemektedir.

 

Rahim dinlendirme tedavisi uygulanacak olan hastada ise uygun kaliteye sahip olan tüm embriyoları

  1. gün ya da 6. gün blastokist aşamasında iken dondurarak o ay taze transfer yapmadan, rahmi 1-2 ay

kadar dinlendirdikten sonra donma çözme siklusu yaparak ilerlenmektedir.

Rahim Dinlendirme Yöntemi Kimler İçin Uygundur?

Rahim dinlendirme yöntemi nedir? Sorusundan sonra en çok merak edilen soru da bu yöntemin kimler için uygun olduğu sorusudur. Rahim dinlendirme yöntemi eski zamanlarda daha kısıtlı bir kesime uygulanırken günümüzde çok daha fazla sayıdaki kişiye tavsiye edilen bir tedavi çeşididir.

Rahim dinlendirme yöntemi ilk başta tüp bebek tedavisinde kullanılan hormonlara ve ilaç takviyelerine karşı aşırı hassasiyet gösteren hastalara uygulanmaktaydı. Fakat günümüzde, rahim ortamında herhangi bir bozulma ortaya çıkmış olan herkes için tercih edilebilmektedir.

Rahim dinlendirme yöntemi artık tüp bebek tedavisi sırasında herhangi bir problem ortaya çıkmasa da yalnızca sosyal sebeplere bile bağlı olarak yapılmaktadır. Bu süreçte embriyo transferi ertelenmektedir. Bu yöntemde esas olan kısım kaliteli embriyoların başarılı bir şekilde dondurulması ve çözülme sürecinde herhangi bir şekilde embriyoya zarar getirmemesidir.

Rahim Dinlendirme Yöntemi Sonrası Transfer Nasıl Yapılır?

Rahim dinlendirme yöntemi nedir? Rahim dinlendirme yöntemi ortalama 2 ay kadar sürmektedir. Bu süreç içerisinde anne adayları aynı zamanda zihnen de hamileliğe hazırlanma fırsatı bulmaktadır. Rahim dinlendirme tedavi yöntemi ile tüp bebek tedavisinde hamilelik ihtimali de %5 ile %10 oranında artış göstermektedir. Rahim dinlendirme süreci bittikten sonra dondurulmuş olan embriyolar çözülerek anne olmak isteyen hastaya aktarılmaktadır. Çözülme sonrasında uygulanan transfer işlemi taze embriyo transferi ile aynı şekilde ilerlemektedir. Çözme ya da dondurma işlemlerinin başarılı bir şekilde yapılmadığı durumlarda ise hamilelik şansında da olumsuz yönde etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple rahim dinlendirme uygulaması yüksek teknolojiye sahip olan kliniklerde profesyonel bir şekilde yapılmalıdır.

Bizler Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlık Merkezimiz ile iletişime geçerek rahim dinlendirme yöntemi nedir? Sorunuzun cevabını detaylı bir şekilde alabilirsiniz. Size anında dönüş yaparak aklınıza takılmış olan soruları yanıtlamaya çalışıyoruz.


Polikistik-Over-Sendrom-1200x800.jpg

2 Ocak 2023 GenelKadın Doğum

Polikistik Over Sendromu (Pcos) Nedir?

Polikistik over sendromu kadınlarda çok sık rastlanan hormonal bozukluklardan birisidir. Pcos olarak ifade edilen polikistik over, adet görememe ya da uzun aralıklarla adet görme gibi düzensiz durumlar şeklinde kendini gösterir. Polikistik over sendromunda kanda androjen adı verilen hormonların artışına bağlı olarak ciltte yağlanma, sivilcelenme, saç dökülmesi, tüylenme gibi belirtiler ortaya çıkar.

Hormonal bozukluklardan kaynaklı polikistik over sendromu yumurtalıkların androjenleri fazla salgılaması ile ortaya çıkmaktadır. Bu, kadınlarda kısırlık, sivilcelenme, tüylenme gibi farklı sonuçlara neden olabilmektedir. Normal değerlere sahip bir kadında FSH/LH hormon testi sonucu 3 civarında iken polikistik over sendromuna sahip kadınlarda daha yüksek sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Polikistik Over Sendromu Belirtileri

Polikistik over sendromu kanda androjen seviyesinin artışı ve yumurtlama bozukluğu şeklinde belirti verir. Özellikle yumurtlama bozukluğundan kaynaklı uzun aralıklarla ya da bir süre hiç adet olmama şeklinde belirti ortaya çıkabilir.

Kandaki androjenlerin arttığını belli eden durumlardan birisi erkek tipi tüylenme, saç dökülmesi ve sivilcelenme olabilmektedir. Yine insülin (şeker) metabolizmasını da bozmakta, buna bağlı olarak göbek çevresinde kilo artışı gözlemlenebilmektedir. Diğer belirtileri ise şöyle sıralanabilir:

  • Saç dökülmesi
  • Tüylenme
  • Sivilce
  • İnsüline karşı direnç
  • Kiloda artış
  • Yüz bölgesinde yağlanma
  • İltihap
  • Düzensiz adet
  • Cildin kararması
  • Baş ağrısı
  • Kısırlık

Polikistik over sendromu şüphesi varsa ilk olarak hastanın öyküsü alınıp klinik değerlendirmesi yapılır. En sık görülen endokrin bozuklukları arasında yer alan polikistik over sendromu, ergenlik ve genç erişkinlik döneminde de görülebilmektedir.

Hastalık özellikle kilolu, adet görme şikayeti bulunan, yüzünde sivilce, cildinde yağlanma olan genç kızlarda şüphelenilmesi gereken bir durumdur. Erkek tipi tüylenme ve çok kilosu olan hastalarda sendrom daha fazla görülmektedir.

Adet düzensizliği şikayeti olan her genç kızda polikistik over sendromu olmayabilir. İlk adet görmeye başladıkları dönemlerde fizyolojik olarak genç kızlarda düzensizlik olabilir. Üreme fonksiyonlarının düzenlenmesinde önemli olan yumurtalık ve beyin arasındaki akslar ergenlik döneminde tam oturmadığından yaşanan bazı adet düzensizlikleri normal kabul edilebilir.

Polikistik over sendromunda ekseriyetle hormon ve tam kan testleri talep edilir. Kandaki androjen hormonlarının seviyesiyle FSH ve LH adlı hormonların seviyelerinin tespiti sendrom tanısı koymada önemli bir yere sahiptir. Bununla birlikte ultrasonografiyle yumurtalıkların polikistik yapısı gösterilerek de tanı konulabilir.

Polikistik Over Sendromu Tedavisi

Polikistik over sendromu tedavisi fiziki muayene ile başlar. Fiziki muayene sonrasında üreme sisteminde problem olup olmadığı gözlemlenir. Kan testindeki hormonal bozukluklara göre doğum kontrol hapı ya da adet düzenleyici ilaçlar tavsiye edilebilir. Polikistik overe bağlı gelişen daha başka hastalıklar varsa hekimlerimiz farklı bir tedavi yöntemi uygulayabilir. Eğer sendrom uzun süre tedavi edilmezse farklı hastalıklara yol açabilir. Uygun diyet ve fiziksel aktivitelerle sürecin desteklenmesi gerekir.


novaart-logo-disi

NOVAART TÜP BEBEK MERKEZİ olarak, ”yeni bir hayat” sloganıyla yola çıktık. Mesleki hayatlarını infertilite-tüp bebek konusuna adamış olan uzman hekim kadromuzla, sizleri en büyük hayalinize kavuşturmak için, en son teknolojik gelişmeleri kullanarak, size özel tedavi programlarını uygulamak ve mutluluğunuzu paylaşmak istiyoruz.

NovaArt Tüp Bebek © 2021 Tüm Hakları Saklıdır