tup-bebek-tedavisinin-basarili-olmasi-icin-1200x800.jpg

Tüp bebek tedavilerinde kullanılan teknolojiler Türkiye’de Avrupa ve ABD standartlarındadır. Bu nedenle de tedavilerde başarı oranı oldukça yüksektir. Son zamanlarda yenilenen genetik testler, embriyo, yumurta ve sperm dondurma işlemlerindeki gelişmeler, serum tedavisi, mikro akışkanlı çip uygulaması gibi çalışmalar maksimum gebelik şansı elde etmeye yardımcı olmaktadır. Yine de tüp bebek tedavisinin başarılı olması için ne yapmalı sorusunun cevabı önemini hala korumaktadır.

Tüp Bebek Tedavisinin Başarılı Olması İçin Beslenme Önerileri

Tüp bebek tedavilerinde başarıyı etkileyen çeşitli etmenler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

  • Anne Adayının Yaşı: Tüp bebek tedavilerinde anne adayının yaşı ilerledikçe başarı oranı düşmektedir. Çünkü yaş ilerledikçe yumurtalıklar yaşlanmakta, döllenme oranı azalmakta, rahim içi zarının döllenen yumurtayı tutma yeteneği azalmakta, doğurganlığı etkileyecek cerrahi müdahaleler artmaktadır.
  • Kilo: Aşırı kilo doğurganlığı olumsuz etkilemektedir. Yine çok zayıf olmak da anne adayları için istenmeyen bir durumdur ve aşırı zayıflık da engel oluşturabilmektedir.
  • Sigara: Sigara sağlıklı bir yaşam için uzak durulması gereken bir maddedir. Fakat anne adayı için sigara bağımlılığından kurtulmak çok daha önemlidir. Sigara gebe kalmayı engellemekte, gebelik sürecini olumsuz etkilemekte ve bebek sağlığını tehlikeye atmaktadır.
  • Stres: Anne adaylarının yaşadıkları stres gebe kalma sürecini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle sosyal yaşam ve çalışma koşulları kaynaklı stres kontrolüne önem verilmelidir.
  • Enfeksiyon: Vajinal enfeksiyonlar, mantarlar, bakteriler ve bazı parazitler aynı zamanda sperm canlılığını da etkilemektedir. Anne adayında enfeksiyon varsa önce bunlar tedavi edilmelidir.
  • Hormonal Bozukluklar: Süt hormonu, tiroit bezi hastalıkları polikistik over hastalığı, doğuştan gelen ya da sonradan gelişen bağışıklık sistemine dair problemler de tüp bebek tedavisini olumsuz etkileyebilmektedir. Bunlar tespit ve tedavi edilmelidir.
  • Yumurta Rezervi: Yumurtanın yaşlanması hamileliği zorlaştırır. Bu nedenle bugün özellikle 35 yaşından sonra döllenmiş yumurtaların dondurularak saklanması gibi çözümler düşünülebilmektedir.
  • Sperm: Sperm sayısı ve kalitesi de tedavide önemlidir. Bunun için spermiyogram testi yapılmalı, gerekirse tedaviye başlanmalıdır.

Tüp bebek tedavisinin başarılı olması için ne yapmalı sorusuna karşılık beslenme çok önemli olup ideal kilo yakalanmaya çalışılmalıdır. Bol sıvı alınmalı, vitamin ve mineral ağırlıklı beslenilmelidir. Sigara ve alkol alınmamalı, alınan ortamlardan uzak durulmalıdır.

Tüp Bebek Tedavisinde Tıbbi Faktörler

Tüp bebek tedavisinin başarılı olması için ne yapmalı kadar tüp bebek tedavisinin başarısını etkileyen tıbbi faktörler de önemlidir. Tıbbi faktörlerden birisi yaş olup 35 yaştan sonra canlı doğum oranları düşmeye başlamakta, 40’tan sonra önemli ölçüde azalmaktadır.

Ayrıca kadının boy, kilo oranı, azalmış yumurta rezervi, erkek faktörü, polikistik over sendromu, rahim içinde miyom ya da yapışık embriyonun tutunmasını engelleyen faktörlerin olup olmaması da önemlidir. Yine çikolata kisti varlığı, daha önce canlı doğum yapmış olma, genetik hastalıklar, kanser ya da kronik hastalık varlığı da tıbbi faktörlerdendir.

Merkezimize başvuran çiftlerimizde gerekli bütün değerlendirmeler yapılmakta ve tüp bebek tedavisinin başarılı olması için ne yapmalı sorusunun cevabı detaylıca uzmanlarımızca paylaşılmaktadır.


sigara-ve-alkolu-birakmanin-hamilelige-faydalari-1200x800.jpg

Birçok kişinin bildiği gibi sigara içmek ve düzenli yüksek miktarda alkol tüketimi kalp, damar, akciğer hastalıkları ve karaciğer yetmezliği risklerini arttırmaktadır. Ancak, bu ikilinin sürekli tüketilmesi ölümcül hastalıkların oluşma risklerinin dışında hem erkeklerde hem de kadınlarda doğurganlık sorunlarına yol açabilmesi ile de çocuk sahibi olmak isteyen kadın ve erkeklerin uzak durması gerekenlerin başında gelmektedir.

Hamilelik öncesinde, hamilelik süresince veya doğum sonrası emzirirken sigara ve alkol tüketimi hem bebeğin hem de annelerin sağlığını yakından etkilemektedir. Hamile kalmaya çalışan, hamile olan veya emziren kadınlara, sigara ve alkolü bırakması tavsiye edilmektedir.

Gebelik ve Öncesinde Alkol Tüketimi

Hamileyseniz ya da hamile kalmayı planlıyorsanız, bebeğiniz ve sizin için riskleri minimumda tutmanın en güvenli yolu hiç alkol almamaktır.

Hamilelikte içki içmek bebeğe uzun süreli zarar verebilir ve alkol tüketimi be kadar çok olursa, risk o kadar artacaktır.

Hamile kalmaya çalışan kadınların, alkolü bırakmasının faydaları;

  • Doğurganlık ve hamile kalma yeteneğinde artış,
  • Erken evrelerde görülebilen düşük oranında azalma ve
  • Gebelik öncesi ve gebelik esnasında vücudun gereksinim duyduğu tüm doğal vitamin ve minerallerin en iyi şekilde özümsenmesinin sağlanması olarak sıralanabilir.

Hamile bir kadın alkol aldığında, alkol plasentadan geçerek bebeğin gelişimini etkileyebilir. Bu sadece ilk birkaç haftada değil, hamilelik boyunca devam eder.

Çok fazla alkol tüketimi;

  • Erken doğum,
  • Düşür riski,
  • Düşük doğum ağırlığı ve
  • Çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini etkileyen, Fetal Alkol Sendromu’nun oluşmasına sebep olabilir.

Gebelik ve Öncesinde Sigara Tüketimi

Herkes, sigara içmenin sağlığa verdiği zararın farkında ancak gebelik öncesi ve gebelik esnasında sigaradan uzak durmak çok daha önemli hale gelmektedir. Anne adaylarının gebe kalmaya karar verdiği andan itibaren sigara içmeyi bırakmaları, doğuma kadar sağlıklı bir gebelik geçirmeleri açısından önem arz etmektedir.

Sigarayı bırakmanın gebeliğe faydaları incelendiğinde;

  • Gebelik esnasında oluşabilecek komplikasyon riskini azalttığı,
  • Doğum sırasında anne vücudunda oluşabilecek olumsuzluklarda azalma sağladığı,
  • Sağlıklı doğum kilosu ile doğum oranında artış sağladığı,
  • Ölü doğum, düşük ve erken doğum risklerini azalttığı ve
  • Doğum sonrasında bebekte meydana gelebilecek, akciğer ve solunum yolları sorunlarının minimum düzeyde kaldığı görülmüştür.

Dünya üzerinde birçok uzman ve sağlık kuruluşu, sigara ve alkolü bırakmanın gebeliğe faydaları üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Yapılan araştırma ve incelemeler, hiç sigara içmeyen ve alkol tüketiminde aşırıya kaçmayan kadınlarda gebe kalma oranının çok daha yüksek olduğunu göstermekte ayrıca bu gebeliklerde olası bir komplikasyon oranı çok düşük kalmaktadır. Bu sebeple, gebe kalmaya karar veren tüm anne adaylarının baba adayları ile beraber sigara ve alkol tüketimini bırakarak bu sürece başlaması tavsiye edilmektedir.

Gebelik öncesinde ve esnasında, uzman medikal kadromuzdan destek alarak, sağlıklı bir gebelik süreci geçirebilirsiniz.


tup-bebek-tedavisinde-kullanilan-hormonlor-1200x801.jpg

Tüp bebek, bebek sahibi olmak isteyen; fakat normal yollarla bebek sahibi olamayan çiftlerin son dönemdeki en büyük umudu olmaktadır. Uzun yıllardır normal yolla bebek sahibi olamayan pek çok kişi tüp bebekle bebek sahibi olabilmiştir. Tüp bebek tedavilerinde hala gelişmeler devam etmekte, başarı oranını arttıracak çözümler üzerinde çalışmalar sürmektedir.

Tüp bebek tedavisi sürecinde kişileri tedirgin eden konular vardır. Bunlardan birisi tüp bebek tedavisinde kullanılan hormonlar sağlık için zararlı mıdır olmaktadır. Anne adayının sağlığının olumsuz etkilenip etkilenemeyeceği ihtimalleri düşünülmektedir. Dünyadaki ilk tüp bebek 25 Temmuz 1978 tarihinde dünyaya gelmiştir ve o günden günümüze tüp bebek tedavilerinde gelişmeler hala sürmektedir.

Bugüne kadar yapılan araştırmalarda kullanılan hormonların ciddi olmayan yan etkileri olabildiği; fakat bunların geçici yan etkiler olduğu tespit edilmiştir. Dünya genelinde yapılan tüp bebek tedavisi gözlemlerinde geniş serilerde sağlık için herhangi bir zararının olmadığı tespit edilmiştir. Zaten tedavilerde kullanılan hormonlar dünya çapında yaygın şekilde tüketilmektedir ve her çıkan hormon sıkı kontrollerden geçmekte, daha sonra piyasaya sürülmektedir.

Tüp bebek tedavisinde kullanılan hormonlar sağlık için zararlı mıdır sorusuna karşılık tüp bebek tedavilerinde kullanılan ilaçlar vücudun yabancı olmadığı hormonlara sahiptir. Bunlar FSH ve LH hormonlarıdır.

Tüp Bebek Tedavisinde Kullanılan Hormonlar Kanser Yapar Mı?

Tüp bebek tedavisinde kullanılan hormonlar sağlık için zararlı mıdır, kanser yapıcı etkisi var mıdır? Bu konuda şu kanser türleri ilk akla gelenlerdir:

  • Endometrial (rahim) kanseri: Araştırmalarda tüp bebek tedavisi gören kadınlarda rahim kanseri yönünden herhangi bir risk artışı görülmemiştir. Kullanılan ilaçlardan çok infertilite nedeni bazı hasta gruplarında risk çoğalabilmektedir. Özellikle kilolu kadınlarda rahim kanseri riskinin arttırdığı tespit edilmiştir.
  • Yumurtalık kanserleri: Yumurtalık kanseri açısından da tüp bebek tedavisi kaynaklı bir risk artışı gözlemlenmemiştir. Tedavi amaçlı kullanılan ilaçlar kanser riskini arttırmamakta, fakat infertiliteye sebep olan faktörler kanser riskini biraz yükseltebilmektedir.
  • Meme kanseri: Yapılan geniş çaplı araştırmalarda tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların meme kanserini de arttırmadığı tespit edilmiştir.

Tüp Bebek Tedavisinde Kullanılan Hormonlar Anomali Riskini Arttırır Mı?

Tüp bebek tedavisinde kullanılan hormonlar sağlık için zararlı mıdır sorusu ile birlikte en çok akıllara gelen konulardan birisi de anomali riskidir. Tüp bebek tedavisi onucu oluşan gebelikle normal gebelik arasında herhangi bir anomali riski farkı yoktur.

Dünya genelinde birçok seride ve merkezimizdeki deneyimlerimizde anomali açısından normal gebelikle tüp bebek gebeliklerinde herhangi bir risk artması bahis mevzu değildir. Tüp bebek tedavisi sürecinde hangi hormonların, ne seviyede kullanılacağı kişiye göre belirlenmelidir. Merkezimizde uzman ekiplerimiz en modern tedavi yöntemleri kullanmakta, gerekli bütün tetkik ve muayeneler çerçevesinde kişiye özel tedavi süreci planlanmaktadır.


kadinlarda-yumurtlamanin-artmasi-icin-neler-yapilmalidir-1200x800.jpg

Kadınlarda doğurganlığı arttırmanın yolu yumurtlamanın arttırılmasından geçmektedir. Kadınlarda yumurtlamanın artırılması için yapılması gereken birtakım unsurlar vardır. Bunlar hem tedavi hem de beslenmeyle alakalı olup birbirleriyle desteklenmelerinde fayda vardır.

Tıbbi olarak kadınlarda yumurtlamanın artırılması için yapılan başlıca uygulamalar şunlardır:

  • Kontrollü Over Stimülasyonu (KOH): Bu tedavi yumurtlaması normal kadınlarda yumurta sayısı ve kalitesini arttırmak için yapılabildiği gibi yumurtlaması olmayan veya bozuk olan kadınlarda yumurta elde edilmesi için tercih edilir.

Kişiye özel olan bu tedavilerde altta yatan problemlere yönelik farklı tedavilerle de desteklenebilir. Tedaviye başlanmadan önce tetkikler, muayeneler yapılır ve bunlar neticesinde en uygun tedavi seçenekleri belirlenir.

  • Aşılama tedavisi: bu tedavide amaç yumurta ve spermin karşılaşma olasılığının ve yumurta sayısının ve sperm kalitesinin arttırılıp döllenme şansı yükseltilmeye çalışılır. Aşılama tedavisinde çifte özel olarak altta yatan probleme bağlı olarak gebelik yüzdesi değişir.
  • Sperm hazırlanması: bu tedavide inseminasyon zamanı sabah erkek sperm vermek üzere androloji ünitesine davet edilir. Sperm vermeden önce 2-5 gün cinsel perhizde olunması tavsiye edilir. Ejekülatı mastürbasyon yoluyla bunun için dizayn edilmiş özel odada, steril bir kutunun içinde vermedi tavsiye edilir.

Sperm verildikten sonra sperm laboratuvarında semen yıkama aşamalarına alınır. Bu sayede fertilizasyon kapasitesi yüksek spermler ayrılır. Normal hareketi fazla olan spermlerin seçilmesi sağlanır.

Kadınlarda Yumurtlamanın Artırılmasına Yardımcı Besinler

Kadınlarda yumurtlamanın artırılması için sağlıklı beslenmek çok önemlidir. Özellikle bazı besinler gebelik şansını arttırmaktadır.

Yumurtlamanın arttırılmasına yardımcı besinlerin başında bazı sebzeler gelir. Ispanak, pazı ve diğer koyu yapraklı sebzeler içerdikleri folik asit sayesinde yumurta kalitesini arttırırlar. Düşük riskini de azaltmaya yardımcı olurlar.

Yine brokoli C vitamini ve folik asit içeriği sayesinde lüteal faz yetmezliği riskini azaltmaktadır. Brüksel lahanası folik asit açısından zengin olup döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesine yardımcı olmaktadır. Lahanada bulunan di-indol methan besini kısırlığın yaygın sebeplerinden olan endometriozis ve miyom oluşumuna karşı koruyucu etkiye sahiptir.

Patates C vitamini içeriği sayesinde lüteal faz yetmezliği olan kadınlarda yardımcı olmaktadır. Havuç beta-karoten içeriğiyle yumurtlama oranını arttırmakta, oluşan hamilelikte düşük riskini azaltmaktadır.

Kadınlarda yumurtlamanın artırılması konusunda nar, avokado, muz, dut, ahududu, yaban mersini gibi meyveler de etkilidir. Ayrıca yağsız beyaz ve kırmızı et, yumurta, kabuklu deniz ürünleri, somon da yumurtlamada faydalıdır.

Kadınlarda Yumurtlamanın Artırılmasının Faydaları

Kadınlarda yumurtlamanın artırılması için yapılabilecekler oldukça fazla olsa da bunların her birisi herkese uygulanamaz. Bu nedenle gerek tedavi gerekse beslenme seçenekleri kişiye özel değerlendirilmelidir. Merkezimizde uzman doktorlarımız gerekli bütün tetkik ve muayeneleri en gelişmiş ekipmanlar yardımıyla yapmakta, kişiye özel tedavi ve beslenme programları oluşturmaktadır. Bu sayede hem yumurtlama arttırılarak gebelik şansı arttırılmakta hem de oluşan gebelikte düşük riski azaltılmaktadır.


nadas-teknigi-nedir-1200x800.jpg

Tüp bebek yöntemi, toplumda doğum oranını desteklemek ve yükseltmek için en çok tercih edilen yardımcı üreme teknolojisinde kullanılan bir tekniktir. Tüp bebek tedavilerinin birçok farklı yönü olduğu gibi tedaviyi etkileyen birden fazla faktör dikkate alınarak tedavi sürdürülmektedir. Başarısız olma ihtimalinin her zaman olduğu tüp bebek tedavisinde sonuçları iyileştirmek için birçok araştırma ve geliştirme yapılmaktadır.

Tüp bebek tedavisinin sonuçlarını etkileyen başlıca faktörler:

  • Yaş,
  • Sperm kalitesi,
  • Fertilizasyon oranı,
  • Embriyo kalitesi,
  • Transfer edilen embriyoların sıklığı,
  • Endometriyal kalınlık ve
  • Rahmin embriyoyu tutacak kadar sağlıklı olması olarak kabul edilmektedir.

Nadas tekniği rahim içi zarında bulunan özel gömülgenlik destekleme hücrelerini arttıran ve uyaran bir sıvının rahim içine verilerek, bağışıklık hücrelerinin arttırılması ve rahim zarının kalınlaştırılması ile tüp bebek tedavisinde başarı oranını arttıran bir yöntemdir.

Özellikle, üç veya daha tüp bebek denemesi olmuş ancak başarıya ulaşamamış kadın hastalar için önerilen bu yöntemle, başarılı gebelik oranı %17.50’den %40.91’e kadar çıkmaktadır.

Nadas Tekniği Uygulaması

Teknolojik gelişmelere rağmen, tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında, endometriyal kavitenin yetersiz olmasının büyük bir yeri olduğu tespit edilmiştir. Bu sebeple, rahim içinin ve iç zarının  doğru şekilde değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Ultrasonografi, endometrial kaviteyi değerlendirmek için tek başına olmadığından bu değerlendirmelerde histerokopi tercih edilir.

Histereskopi, anestezi uygulanmadan kısa sürede ve birden fazla rahim problemini aynı seansta teşhis ve tedavi edebilmesi sebebi ile hem daha kolay hem de daha acısız muayene fırsatı sunan bir rahim içi muayene yöntemidir.Nadas tekniği kullanılmadan önce bilinmesi gereken tüm rahim içi detayları bu yöntem sayesinde öğrenilebilmektedir.

Rahim içi muayenesi tamamlandıktan sonra, oluşturulan embriyolar dondurulmakta, sonraki ay hastanın rahmine küçük kesiler atılarak, içerisinde rahmi destekleme hücrelerinin sayısını arttıran özel bir sıvı verilmektedir. Bu işlem sonrasında rahim, embriyo transferine hazır hale gelene kadar nadasa bırakılmaktadır.

İsmini de bu yöntemden alan nadas tekniği uygulaması sayesinde, rahim içi zarının kalınlaşarak, embriyoyu tutacak kadar sağlıklı hale gelmesini sağlanmaktadır.

Rahim yeterli sağlamlığa ulaştığında ise, dondurulan embriyolar çözdürülerek, ana rahmine transfer edilmektedir.

İşlem, toplamda 10-15 dakika sürmekte, anestezi uygulanmadan tamamlanabilmektedir.

Nadas Tekniği Başarılı mı?

Dünya üzerinde kadın nüfusunun %22’sinde sebebi bilinmeyen kısırlık olduğu bilinmektedir. Bu durumlarda, çoğunlukla, başarı oranı en yüksek olan tüp bebek tedavisi tercih edilmektedir. Ancak, ilerleyen yaş ve farklı faktörlerden dolayı tüp bebek tedavisinde başarı sağlanamaması mümkündür.

Nadas tekniği, embriyonun tutunabilmesi ve gelişebilmesi için gereken rahim içi zarı kalınlığını arttırması ve daha sağlıklı bir rahim içi oluşmasına yardımcı olması sebebi ile tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarının önüne geçmektedir.

Tüp bebek tedavisinde uzman kadromuzla, birden fazla kere tüp bebek başarısızlığı olan kadınlar için %41’e varan başarı oranına ulaşmış bulunuyoruz.


pkos-1200x713.png

Polikistik Over Tedavisinde Verilen İlaçlar Nelerdir?

Polikistik over tedavisi için kesin bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Kişilerin belirtmiş olduğu şikayetler göz önünde bulundurularak, tedavi yöntemleri değişmektedir. Çeşitli ilaç ve yöntemlerle sorunun ortadan kalkması sağlanabilmektedir.

Polikistik over sendromu olarak adlandırılan rahatsızlık; üreme çağına gelen kadınlarda görülebilen bir hormonal bozukluktur. Kısa adıyla PKOS kadınların çocuk sahibi olabilme yeteneklerinde, hormon düzenlerinde, regl düzeninde, damarlarında, dış görünüşünde ve kalbinde çeşitli etkiler gösterebilmektedir.

PKOS tedavisinde belirli tanı koyma yöntemleri bulunmaktadır. Bu tanı yöntemleri;

  • Andojen hormonunun fazla miktarda üretilmesi ile kronik hiperandojenizm,
  • Anovulasyon yani yumurtlamanın gerçekleşmemesi. Bu rahatsızlığa sahip olan kadınların regl dönemleri düzensiz olmakta ve hatta hiç adet görememektedir.
  • Ultrason aracılığıyla büyüklükleri 8 ve 10 milimetreyi geçmeyen, yumurtalıkların çevresinde bulunan çok sayıda kist olması, ultrasonda polikistik over görüntüsü şeklinde sayılmaktadır.

Sayılan bulgulardan en az iki tanesinin belirlenmesi durumunda polikistik over tedavisi başlanması gereken bir yoldur.

PKOS Tedavisi İçin Kullanılan Yöntem ve İlaçlar

Bu rahatsızlığın tanısı regl düzeni, ilk regl yaşı ve kanama süresi gibi şikayetler ile birlikte kan testleri, ultrason görüntülemesi ve fiziki muayene sonucunda koyulabilmektedir. Yapılacak işlemler ile beraber hastaların kan şekerlerinin düzeyleri ve tansiyonlarının kontrol edilmesi gerekmektedir. Tedavi evreleri;

  • Hastalığın tanısı koyulduktan sonra ilk yapılması gereken durum, kilo verme ve sağlıklı beslenme olmaktadır. Bununla birlikte egzersizlerin ihmal edilmemesi gerekmektedir. Hastalık daha çok aşırı kilolu ve obez konumunda bulunan kadınlarda görülmektedir. Yapılacak doğru işlemlerle kan şekerinin normal seviyelere inmesi insülin ihtiyacını azaltmakta ve hormon seviyelerini düzenlemektedir. Uzman kadromuz aracılığıyla doğru yönlendirmeler yaparak tedavi süreçlerinizi olumlu yönde ilerletiyoruz.
  • Gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan ilaçların PKOS tedavisinde işe yaradığı görülmektedir.
  • Polikistik over tedavisi için doğum kontrol haplarının kullanılmasının regl düzenine katkı sağladığı gözlemlenmektedir.
  • Kıllanma ve akne sorunları olan kadınlarda düşük dozlar halinde anti-androjen ilaçların kullanılması gerekmektedir. Hastalık direncine göre verilecek doz ayarlanabilmektedir.
  • Üreme potansiyelini yani fertiliteyi arttırmak fayda sağlayabilmektedir.

Tanı koyulması ve tedavisi için mutlaka profesyonel destek alınması gerekmektedir. Tüm imkânlarımızla sizlerin yanında olarak en verimli tedavi yöntemlerini uygulamaya devam ediyoruz.

Polikistik Over Sendromu Belirtileri

PKOS rahatsızlığı kendisini belirli şikayetler ile belli etmektedir. Bu şikayetler;

  • Tekrarlayan düşük yapma durumları
  • Düzensiz veya hiç olmayan yumurtlama yani regl düzensizliği
  • Kısırlık
  • Kol, bacak, sırt ve karında istenmeyen tüylerin artışı
  • Erkek tipi saç dökülmesi
  • Göğüs, yüz ve sırt bölümlerinde cilt yağlanması ile birlikte sivilce
  • Horlama ve uyku apnesi
  • Yüksek tansiyon ve ruh hali değişimi ile birlikte depresyon şeklinde sıralanmaktadır.

Belirtilen şikayetleri yaşamanız durumunda mutlaka merkezimizle iletişime geçin. Polikistik over tedavisi için uzman kadro ve imkânlarımızla sizlerin yanında olmaktayız.


5f3d0c267152d81fc8130012.webp

Polip Nedir?

Polip yapısı itibariyle tümörlere benzemektedir. Polipler vücudun birçok dokusunda görülebilmektedir. Vücudun mukoza ile kaplı olan bölgelerinde oluşabilen bu tür, büyüdükçe sorunları beraberinde getirmektedir. Mukoza ile kaplı olan bağırsak, rahim ağzı, burun gibi bölümlerde polip oluşabilmektedir. Nüfuz ettiği dokuda kök salan polip, tümör biçiminde dışarıya doğru itilmektedir. Kök salınan dokulara, ölçülerine ve yapılarına göre değişik türleri olan polipler genel olarak iyi huylu olmaktadır. Bununla birlikte kansere dönüşebilen polip çeşitleri de bulunmaktadır.

Polip oluşması durumunda en doğru teşhis ve tedavi durumları için kesinlikle profesyonel destek alınması gerekmektedir. Uzun yıllardır büyük bir titizlikle sürdürdüğümüz hizmetlerimizden yararlanarak sorunlardan kurtulabilirsiniz. Son derece verimli yöntemlerimiz ve uzman kadromuzla her zaman yanınızda yer almaktayız.

Polip meydana geldiği dokulara geniş bir taban yardımıyla veya bir sap ile tutunmaktadır. Genel olarak poliplerin nedenleri bilinmemektedir. Boyut olarak daha çok milimetreler ile ölçülebilen bu tür bazı zamanlarda birkaç santimetreye kadar büyüyebilmektedir.

Poliplerin Olumsuz Etkileri

Polipler genellikle kişilere herhangi bir rahatsızlık vermedikleri için fark edilmeleri zaman alabilmektedir. Safra kesesi ve ses tellerinde de polipler meydana gelebilmektedir.

Rahimde oluşabilecek polip, gebeliği engelleyebilmektedir. Kısırlık tedavilerinde saptanabilen bir tür olmaktadır. Daha önce bir belirti vermemiş olsa bile kısırlığa sebep olan durumların araştırılması aşamasında kendisini belli edebilmektedir. Polip boyutunda meydana gelen büyümelere bağlı olarak kendisini belli etmeye başlamaktadır.

Kendisini belli etme aşamasında çok acele etmeyen polipler gayet ciddiye alınması gereken bir durum konumunda bulunmaktadır. Hafife alınmaması gereken polipler konusunda merkezimizden destek almanız oldukça kolay olmaktadır. İletişim bilgilerimizden bizimle irtibata geçerek kısa süreler içerisinde hizmet alabilmektesiniz. Poliplerin bulundukları yerlerden alınabilmesi birtakım müdahaleler gerekmektedir. Tedavi aşamalarının tamamında rahat edebilmek adına mutlaka bizimle iletişime geçin.

Polip Belirtileri

Poliplerin oluşum nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte herhangi bir işleme gerek kalmadan kendi başlarına yok olabilmektedir. Küçük yapıdaki polip çeşitleri çoğu insanda sağlık sorunu oluşturmamaktadır. Farklı bir hastalık için yapılan detaylı testler ve kontroller sonucunda bulunduğu saptanabilmektedir.

Boyutları nispeten büyük olan polipler günlük hayatı etkileyebilecek şekilde ortaya çıkabilmektedir. Polip belirtileri bulundukları noktalara, boyutlarına ve sayılarına göre farklılık göstermektedir. Poliplerin rahim ve rahim ağzı bölgelerinde bulunması ile görülen belirtileri;

  • Regl kanamalarının ekstra uzun sürerek devam etmesi
  • Gebe kalınamaması ve kısırlıktan şüphe edilmesi
  • Cinsel ilişki esnasında şiddetli ağrıların oluşması
  • Düzensiz bir şekilde kanamaların sıklıkla devam etmesi
  • Regl kanamalarının yoğunluğunun fazla olması şeklinde sıralanabilmektedir.

Polipler en çok kadınların rahminde ve rahim ağzındaki bölgelerde görülmektedir. Bunun dışında safra kesesinde;

  • Bulantı ve kusma
  • Sarılık ve karın ağrısı
  • Dışkı görüntüsünde farklılıklar görülmektedir.

Ses telleri içinde ses yapısında anormal değişikliklerin oluşmasına polipler sebep olmaktadır. Bağırsak için; sindirim sistemindeki düzensizlikler ve tekrarlayan ishaller ile birlikte dışkıda görülebilecek kan belirtileri oluşturmaktadır.


myom-nedir-nedenleri-nelerdir-1024x683-1.jpg

Myom Nedir?

Menopoz öncesi kadınların doğurganlık dönemlerinde, rahim bölgesinde ortaya çıkan anormal dokulara myom denmektedir. Myom, bağ dokuları ve düz kas yapılarından oluşmaktadır. Myomlar kadınlarda yoğun şekilde görülebilmekte ve ayrıca iyi huylu tümör olarak bilinmektedir. Bu iyi huylu tümörler yapılarını genel olarak korurken aynı zamanda maalesef kansere dönüşme riski taşımaktadır.

Myomlar genelde olumsuz etkilere sebep olmamaktadır. Fakat bazı durumlar sonucunda regl düzeninde bozulma, rahimde kanama, karın bölümünde şişkinlik ve ağrı hissi görülebilmektedir. Myom boyutları 1 ve 15 santimetre arasında yer alabilmektedir. Pembe renge ve yuvarlak bir biçime sahip olan myomlar kişilere göre farklılıklar gösterebilmektedir. Myomun geliştiği bölgeye göre ismi değişmektedir.

  • Kas tabakası içinde oluşanlara intramural myom
  • Rahmin iç duvarına doğru gelişenlere ise submüköz myom adı verilmektedir.

Küçük boyutlarda bulunan myomlar, aşırı bir büyüme göstererek ortalama 3 ve 4 kilogram ağırlığa ulaşabilmektedir. Tanı ve tedavi aşamaları için uzman ekibimiz ve ekipmanlarımızla her zaman yanınızda bulunmaya devam ediyoruz.

Myomların Oluşma Nedenleri

Oluşan myomların nedenleri konusunda net veriler bulunmamaktadır. Bir diğer ismi fibroid-leiomyoma olan bu kitleler için profesyonel destek alınması son derece önemli olmaktadır. Östrojen hormonu etkisiyle ortaya çıktığı düşünülen myoma, ailesel ve genetik etkenlerin oluşum aşamasında etki ettiği bilinmektedir.

Myom için herhangi bir tedaviye gerek kalmadan yol izlenebilmektedir. Fakat büyümeleri durumunda mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir. Myomlar, tedavi sonucunda yok olmaması ya da ameliyat yöntemiyle giderilememesi durumunda rahmin yapısının bozulmasına neden olabilmektedir. Tehlikeli boyutlara ulaşan myomlar sonucunda;

  • Hamile olunması durumunda düşük riski artmaktadır.
  • Karın bölgesinde aşırı şişkinlik görülebilmektedir.
  • Hamile kalınması zorlaşabilmektedir.
  • Yoğun şekilde kanamalar artabilmektedir.

Oluşabilecek rahatsızlıklar için kullanmakta olduğumuz en faydalı yöntemler ve bilgilerimiz sayesinde sizleri myom derdinden kurtarmak adına çalışmalarımızı aksatmadan sürdürüyoruz.

Myom Belirtileri

Rahatsızlığın tespit edilmesi, uzmanların yapacağı muayeneler sonucunda mümkün olmaktadır. Myom çok fazla sayıda kadında bulunabilmesine rağmen, bu durumun farkına varılmadan ve herhangi bir sorun yaşanmadan hayatların devam edebilmesi muhtemel olmaktadır. Myomların neden olabileceği kanser riskinin oranı düşük olsa da tehlikeleri karşı önlem olarak muayene olunması erken teşhis ve müdahale için son derece önem arz etmektedir.

Oldukça şiddetli bir biçimde meydana gelen düzensiz kanamalar myomun ilk anlaşılma evresini oluşturmaktadır. Yoğun kanamalar kadınlarda anemiye sebep olabilmektedir. Kanamalar bir süre sonra aşırı şekilde yorgunluğa ve halsizliğe sebep olmaktadır. Genel olarak myomların belirtileri;

  • Oldukça sık şekilde idrara çıkma isteği
  • Kısırlık
  • Regl dönemlerinde meydana gelen düzensizlik
  • Cinsel ilişki sırasında şiddetli ağrı ve sonrasında yoğun kanama
  • Büyük tuvalete çıkma aşamasında makatta baskı ve ağrı hissi
  • Ani şekilde düşük yapılması
  • Kabızlık
  • Karın bölgesinde aniden oluşan ve düzelmeyen şişlik hissi şeklinde sayılabilmektedir.

Myom konusunda merkezimize başvurarak oluşabilecek tehlikelerin önüne geçilmesinde desteklerimizden kolayca faydalanabilirsiniz.


rahimdinlendirme-2.jpg

Rahim Dinlendirmeden Sonra Transfer Ne Zaman Olur?

Geçmiş yıllarda çok az sayıda hastada uygulanan bu yöntemi artık çok daha sayıdaki hastada gerçekleştirebiliyoruz. Bunun en önemli sebebi, gelişen laboratuvar teknolojileri ve bunu takiben embriyo dondurma tekniklerine ulaşılan yüksek başarılardır. İlk zamanlarda vücudunda tedavide kullanılan hormon ve ilaçlara karşı aşırı hassasiyet görülen hastalarda zorunlu olarak uygulanmaktaydı. Günümüzde ise tedavi sürecinde rahim ortamında bozulma görülen ya da ilaçlara bağlı olarak gebelik başarısında rahim ortamı kaynaklı azalma olabileceğini düşündüğümüz hastalarda da rahat bir şekilde kullanmaktayız.

Rahim dinlendirme sonrası donma çözme siklusu için tedaviye başlanan ay, hastalarımıza önceden anlatmış olduğumuz tedavi şemasına uyarak gelmelerini istiyoruz. Bazı hastalarımızda önden ilaçlı bir tedavi protokolü uygularken, bazı hastalarımıza da herhangi bir ilaç kullanmadan direkt gelmelerini istiyoruz. Uyguladığımız protokol kapsamında gerçekleştirdiğimiz ultrason ve kan takiplerine göre transfer gününü belirliyoruz. Zamanlama bakımından eğer hastamız tercih ederse yumurta toplama sonrasındaki ilk adetle bile dondurulmuş embriyonun nakil edilmesi için planlama yapılabilmektedir.

Rahim Dinlendirme Ne Kadar Sürer?

Rahim dinlendirme süreci 2 ayrı aşamada tamamlanır:

  • Birinci aşama; yumurtaların uyarılması (10 gün ile 12 gün arası), yumurta toplamanın ardından 5. gün blastokist aşamasına ulaşmış olan tüm embriyoların dondurulması ile beraber 2 hafta ile 2,5 hafta arasında sürer.
  • İkinci aşama; rahim hazırlanması, embriyoların çözülmesi ve embriyo transferinin yapılması sürecinde ise 7-10 gün kadar süreye ihtiyacımız vardır.

Rahim dinlendirme yönteminde hedefimiz taze transfer yapmaktır. Rahim dinlendirmede süre bakımından toplama sonrasındaki ilk adet ile bile donmuş olan embriyonun nakil edilmesi için hazırlık yapılmaya başlanabilir. Hastamızın istediği başka bir ayda da plan yapılabilir.

Rahim dinlendirme yönteminin uygulanmasına karar verilen çiftlerde yumurta toplama işlemi sonrasında hem ağrı oluşmaması için hem de enfeksiyon riski olmaması bakımından 7-10 gün süre ile cinsel ilişki olmamasını tavsiye ederiz.

Rahim Dinlendirme Her Klinikte Uygulanabilir Mi?

Rahim dinlendirme yönteminin başarılı olabilmesi için embriyoların son derece yüksek başarı oranları ile dondurulabilmesi ve istenildiği zaman herhangi bir şekilde zarar görmeden çözülmesi gerekir. Bu teknolojiyi uygun şekilde ve etkin kullanabilen merkezlerde rahim dinlendirme yöntemi uygulanan hastalarda, taze transfer yapan hastalara oranla %5 ya da %15’e kadar daha yüksek hamilelik oranları sağlanabilmektedir.

Diğer taraftan embriyo çözme ve dondurma uygulamalarının başarılı bir şekilde yapılmadığı kliniklerde hamilelik oranlarında ek artış gözlemlenemediği gibi taze embriyo transferlerine kıyasla daha düşük hamilelik başarısı da elde edilebilmektedir. Bundan ötürü rahim dinlendirme yönteminde başarıya giden anahtar, klinik içerisinde verimlilik ve yüksek teknoloji ile çalışan bir embriyo laboratuvarının olmasıdır. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde yüksek teknolojik donanıma sahip olan embriyoloji laboratuvarlarımızda çözme ve dondurma işlemlerinde başarılı sonuçlar elde edebiliyoruz.


ewdx.png

Rahim İç Tabakasında Yerleşen Myomlar (Submüköz) – Submüköz Myom Nedir?

Rahmin iç tabaksını kaplayan mukoza tabakası altında gelişimlerini sürdüren myomlara submüköz myom adı verilmektedir. Bu myomlar, boyutları büyüdükçe endometriumun içeriye itilmesine neden olmaktadır. Aynı zamanda rahmin iç tabakasını tahriş etmekte ve boyutları küçük bile olsa kanamalara sebebiyet vermektedir. Regl dönemlerinde düzensizlikleri meydana getiren bu rahatsızlık kanamaların şiddetinin artmasını sağlamaktadır.

Submüköz türü myomların büyüme evrelerinin artmaya devam etmesi ciddi sıkıntıları beraberinde getirebilmektedir. Hızla büyümeleri ile birlikte rahimden dışarıya doğru sarkmaya başlar ve hatta vücuttan dışarıya doğru bile çıkabilmektedir. Submükoz myom boyutunun aşırı derecede artış göstermesi maalesef düşüklere sebebiyet verebilmektedir. Ayrıca kısırlığa neden olabilen bu rahatsızlık nedeniyle bebek sahibi olma ihtimali çok zorlaşmaktadır. Enfeksiyonların oluşma aşamasına bu myomlar zemin hazırlamaktadır.

Submükoz Myom Tedavi Yöntemleri

Teşhis koyulma aşamasında;

  • Salin infüzyon sonografi
  • Ultrason yöntemleri oldukça etkili olmaktadır.

Sahip olduğumuz teknik donanım ve uzman kadro sayesinde tanı ve tedavi aşamalarını profesyonel bir şekilde yürüterek bir an önce bu rahatsızlıktan sizleri kurtarmayı amaçlıyoruz.

Submükoz myom rahim boşluğuna yakın olduğu takdirde gebelik oluşumunu engelleyebilmektedir. Bu rahatsızlık nedeniyle erken bir gebelik kaybı ve erken doğum meydana gelebilmektedir. Hastalarda kısırlık ile ilgili bir belirti olmaması durumunda bu myomlar genel olarak aşırı ve düzensiz bir şekilde regl kanaması ile birlikte şiddetli regl sancılarını ortaya çıkarabilmektedir. Kanamaların çok yoğun olması ile beraber anemi hastalığı görülebilmektedir.

Submükoz türdeki myomlar yerleşim bölgelerine ve boyutlarına göre;

  • Laparoskopik
  • Histeroskopik yöntemleri kullanılarak bulundukları yerden çıkarılabilmektedir.

Tıraşlama yöntemi kullanılarak çıkarılan bu myom çeşidinde kök kısmı uterin kas dokusu içinde kalmakta ve sorun sürmektedir. Uterin kaviteye baskı uygulayan myomların doğru teknikler ile tedavi edilmesi çok önemli bir düzeyde yer almaktadır. Yöntemler konusunda sahip olduğumuz deneyimler ve olumlu sonuç almadaki başarılarımız ile birlikte sizleri merkezimizden yardım almaya ve en verimli şekilde tedavi olmaya davet ediyoruz.

Submükoz Myom Tedavisinde Fark Yaratıyoruz

Submükoz myom tedavisinde etkili yöntemlerimiz ile rahatsızlıkları tamamen ortadan kaldırıyoruz. En uygun tedavinin belirlendiği ve uygulandığı merkezimizde, yapılması gereken tüm işlemlere tamamen hâkim bir pozisyonda bulunuyoruz.

Uterin kavitesinden myomların temizlenmesi ile iyileşme sürecinin tamamlanması beklenmektedir. Ultrason aracılığıyla myomların durumları ve bırakabilecekleri hasarlara karşı titiz bir inceleme gerçekleştirilmektedir. Şüpheli bir durum olması ve tehlikenin devam etmesi durumunda tedavi durumuna devam edilmektedir.

Submükoz çeşidi myomların tedavi aşamasında zorluk çıkarması durumunda kavite içerisinde serbest bir hale getirilmesi gerekmektedir. Dışarı çıkarılamayacak durumda olan myomlar serbest kaldıklarında kısa zaman içinde küçülebilmektedir. İletişim bilgilerimiz üzerinden bizimle iletişime geçerek tüm detayları öğrenebilirsiniz. Sizlere süreçlerin her aşamasında verdiğimiz destekle oldukça olumsuz görünen konuların olumlu duruma dönmesi adına verdiğimiz çabaları göreceksiniz.


novaart-logo-disi

NOVAART TÜP BEBEK MERKEZİ olarak, ”yeni bir hayat” sloganıyla yola çıktık. Mesleki hayatlarını infertilite-tüp bebek konusuna adamış olan uzman hekim kadromuzla, sizleri en büyük hayalinize kavuşturmak için, en son teknolojik gelişmeleri kullanarak, size özel tedavi programlarını uygulamak ve mutluluğunuzu paylaşmak istiyoruz.

NovaArt Tüp Bebek © 2021 Tüm Hakları Saklıdır