doctor-talking-to-pregnant-woman-in-clinic-2022-03-31-10-10-34-utc-1200x800.jpg

26 Ekim 2022 Tüp Bebek

Tüp bebek tedavisi için kliniğimize başvuran her bir çiftin neden bebek sahibi olamadıklarını ve tüp bebek tedavisine uygun olup olmadıklarını kontrol edebilmek için çeşitli testler uygulamaktayız. Bu testler sonucunda erkek veya kadın kısırlığı tespit edilerek en uygun yöntem uygulanmaktadır. Tüp bebek öncesi hazırlık testleri erkekler için ayrı kadınlar için ayrı yürütülmektedir. Erkekler için mevcut testler:

  • Genel fiziksel muayene
  • Sperm analizi
  • Hormon testleri
  • Üroloji ultrasonu

Kadınlar için mevcut testler:

  • Jinekolojik ultrason
  • Yumurtlama testi
  • Hormon testleri
  • Rahim filmi
  • Histereskopi
  • Genel kan ve idrar testleri

Erkekler İçin Uygulanan Testler

Tüp bebek tedavisine başvuran çiftlerin gerekli testlerden geçirilmesi hem başarı düzeyini belirlemekte hem de tedaviye uygun olup olmadıkların tespit etmede oldukça önemlidir. Erkekler için tüp bebek öncesi hazırlık testleri birkaç aşamadan oluşmaktadır:

  • Genel fiziksel muayene. Bu muayene sürecinde erkek cinsiyet organları muayene edilir. Şimdiye kadar erkeğin geçirdiği hastalıklarla ilgili bilgi alınır.
  • Sperm analizi. Tedavinin uygulama aşamalarını ve başarıyı doğrudan etkileyen spermlerin detaylı bir şekilde analizi yapılmaktadır. Bu zaman sperm sayısı, kalitesi, şekli gibi birçok özellikler bir arada değerlendiriliyor.
  • Hormon testleri. Erkek hormonlarının düzeyini tespit edebilmek için yapılan kan tahlillerini içermektedir.
  • Üroloji ultrasonu. Erkeklerde bulunan ürolojik sorunların tespiti açısından oldukça önemlidir. Çünkü bu sorunlar bebek sahibi olabilmenin önünde duran engellerden biri olabilmektedir.

Kadınlar İçin Uygulanan Testler

Tüp bebek öncesi hazırlık testleri erkeklere oranla kadınlarda daha kapsamlı bir şekilde yürütülmektedir. Çünkü kadın hem döllenmede hem de embriyoyu taşımada önemli bir faktördür. Bu nedenle testler daha detaylı olarak yapılmaktadır:

  • Jinekolojik ultrason. Bu ultrason vasıtasıyla rahim, yumurtalıklar ve tüplerin tedaviye uygun olup olmadığı detaylıca inceleniyor. Hem yumurta sayısını hem de yumurtadaki sorunların tespitini gerçekleştiren bu süreç genelde adetin üçüncü günü yapılmaktadır. Gebe kalmayı engelleyen miyom, polip, kistler bu tetkik sonucunda tespit edilmektedir. Eğer bu durumlardan biri söz konusuyla önce cerrahi müdahale yapılarak sorun giderilir.

Yumurtlama testi. Yumurtlama olayı döllenmeyi doğrudan gerçekleştiren bir prosestir. Yumurtlamanın gerçekleşip gerçekleşmediği kandaki progesteron hormonuna bakılarak tespit


portrait-of-female-doctor-in-clinic-2022-03-31-10-12-00-utc-1200x800.jpg

24 Ekim 2022 Tüp Bebek

Kısırlık sorununun çözümünde etkili sonuçları nedeniyle çiftler tarafından birçok durumda tercih edilen tüp bebek tedavisi birçok aşamadan ibarettir. Tüp bebek tedavi basamakları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Yumurtaların geliştirilmesi. Yaklaşık on günlük bir sürede özel iğneler sonucunda gerçekleştirilen bu aşama tüp bebek tedavisinde ilk aşama olarak değerlendirilebilir. Uygulanan hormon iğnesinin dozu kadının yaşı, kilosu, yumurta rezervi ile doğrudan ilişkilidir. Tüp bebek tedavisinde başarılı sonuç alabilmek için yaklaşık 6-10 adet yumurtaya ihtiyaç vardır. Yumurta içerisinde bulunan kesecikler gerekli boyuta ve sayıya ulaştığında ise bu kesecikleri çatlatmak için özel hormon iğnesi uygulanır. İğne sayesinde gerekli olgunlaşma sağlanır.
  • Yumurtaların toplanması. Hormon iğnesinin kullanımında yaklaşık 36 saat sonra yumurta toplama işleminin uygulanması tedavi sürecinde en doğru zaman olarak kabul edilmektedir. Yaklaşık 15 dakika süren bu süreç de oldukça titizlikle yürütülmelidir.
  • Yumurtaların döllenmesi. Laboratuvar ortamında gerçekleştirilen bu aşama zamanı yumurtaların içine mikroenjeksiyon yöntemiyle sperm yerleştiriliyor. Böylece döllenme süreci başlamış oluyor. Başarılı bir döllenme sürecinde hücreler bölünmeye başlar. Yaklaşık 4-5 gün içerisinde embriyo hamilelik oluşturma sürecine hazır hale gelmiş olur.
  • Embriyoların rahme transferi. Tedavinin bu aşaması oldukça basit bir süreçtir. Anesteziye bile gerek olmadan uygulanan bu proses ultrason rehberliğinde gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 10-15 gün içerisinde kadının hamile kalıp kalmadığı belli olmaktadır.

Tüp Bebek Tedavisi Zamanı Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Tüp bebek tedavisi basamakları uygulanırken birçok hususa dikkat edilmesi gerekmektedir. Öncelikle yumurta geliştirilmesi döneminde mutlaka hastanın yaşı dikkate alınmalıdır. Daha ilk aşamadan hastalar detaylı bir şekilde bilgilendirilmeli, yaş ve fiziksel özelliklerin tedavi sürecini etkilediği konusunda hastalar bilinçlendirilmelidir. Başarı oranı kesin olmamakla birlikte tahmini bir şekilde hesaplanarak hastaya söylenmektedir. Şartlar elverişli olduğu takdirde ve hastalar başarı oranını kabul ettikleri durumda tedaviye başlamak her zaman daha doğru olacaktır. 35 yaş sonrasında yumurtaların azaldığı dikkate alınırsa başarı ihtimalinin düşük olacağı gerçeğini kabul etmek kaçınılmaz olacaktır. Kadının yumurta üretme kapasitesine göre yumurta sayısı seçilerek geliştiriliyor.

Tüp bebek tedavisi basamakları arasında yumurta toplanması süreci özellikle tam zamanında yapılmalıdır. Vaktinden önce toplanan yumurtalar yeterli olgunluğa ulaşmadığı için başarıyı olumsuz etkileyecektir. Bu anlamda her zaman kliniğimiz alanında en profesyonel uzman kadroyla çalışmaktadır. Tüm süreci yüksek özenle takip eden doktorlarımız en ufak başarı oranını bile değerlendirmekte ve sonuna kadar başarılı sonuç alma yönünde kararlılıklarını devam ettirmekteler.

Tüp Bebek Tedavisi Basamakları Kaç Gün Sürer?

Tüp bebek tedavisi genellikle kadınların adet dönemlerinde başlar. Tüp bebek tedavisi basamakları ayrı ayrı değerlendirildiği zaman her birinin belirli bir süresi olduğunu görmekteyiz. Olgunlaşma süreci 10-12 gün, toplanma süreci 36 saat, embriyo gelişimi 3-5 sürüyor. Bu dönemde kadınların yumurtalarının büyütülme, toplanma ve embriyonun transferi süreçlerini kapsayan tedavi yaklaşık olarak 15-18 gün sürmektedir.


hands-of-a-scientist-in-the-laboratory-with-a-test-2022-01-12-08-21-52-utc-1200x800.jpg

19 Ekim 2022 Tüp Bebek

Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi, başka türlü hamile kalamayacak birçok hastaya yardımcı olmaktadır. Bu tedavinin nihai avantajı, başarılı bir hamilelik ve sağlıklı bir bebek elde etmektir. Tüp bebek tedavisi aşağıdaki durumlarda önerilmektedir:

  • Tıkalı tüpler: Fallop tüpleri tıkalı veya hasar görmüş kadınlar için tüp bebek tedavisi, kendi yumurtalarını kullanarak çocuk sahibi olmak için en iyi fırsatı sağlar.
  • Yaşlı /yumurtalık rezervi düşük hastalar: Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi, yaşlı hastaların gebe kalma şansını en üst düzeye çıkarmak için kullanılabilir.
  • Erkek kısırlığı: Erkek kısırlığı sorunu olan çiftlerin bu yöntem ile gebe kalma şansı, doğal yoldan gebe kalmaya göre çok daha yüksektir. Bunu kolaylaştırmak için sitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) dahil olmak üzere bir dizi laboratuvar tekniği mevcuttur.
  • Açıklanamayan kısırlık: 6 çiftten 1’i doğurganlık sorunları yaşar ve bazen bunlar araştırmadan sonra teşhis edilmez. Bu hastalar müdahaleden fayda görebilir.
  • PKOS: Polikistik over sendromu, düzensiz adet döngülerine yol açan bir hormon dengesizliğinin olduğu yaygın bir durumdur. Yumurtlama indüksiyonu ile gebe kalamayan PKOS’lu hastalarda bu yöntem çok başarılı olmuştur.
  • Endometriozis: Rahim astarının parçalarının rahmin dışında büyüdüğü endometriozisli hastalarda bu yöntem başarılı olduğunu kanıtlamıştır.
  • Erken yumurtalık yetmezliği: Erken yumurtalık yetmezliği veya menopozu olan kadınlar, yetmezliğe girilmeden önce toplanan ve dondurulan embriyoların transferi sayesinde kendi çocuklarını doğurma şansı yakalamaktadırlar.

Tüp Bebek Tedavisinde Havuz Yönteminin Avantajları Nelerdir?

İlerleyen yaşlardaki birçok kadın için güvenli gebelik ve doğum süreci yaşamalarını sağlayan bu yöntemin, tedavi gören kadınlar ve çevre için birçok avantajı bulunmaktadır. Bu avantajları sıralayacak olursak:

  • Tüp bebek tedavisinde havuz yöntemi embriyo biriktirerek yapıldığından, kaliteli embriyoya ulaşma şansını arttırmaktadır.
  • Kaliteli embriyolar sayesinde gebelik şansı artmakta, başarı oranı yükselmektedir.
  • İkinci ve üçüncü tedavilerde maliyetler çok daha düşük olmaktadır.
  • Genetik taramanın maliyeti azalmakta, hastalara maddi açıdan avantaj sağlanmaktadır.
  • Kullanılmayan embriyolar saklanabilmekte, farklı çiftlere yardımcı olunması adına kullanılabilmektedir.
  • Embriyolar kalıtsal hastalıkların araştırılması adına kullanılabilmektedir.

Tüp Bebek Tedavisinde Havuz Yönteminin Dezavantajları Nelerdir?

Diğer yöntemlere oranla başarı oranı çok daha yüksek olsa da tüp bebek tedavisinde havuz yönteminin dezavantajları da bulunmaktadır. Bu dezavantajların başında, ne olursa olsun %100 başarı oranı sağlayamamak gelmektedir. İlk denemeden sonra başarısız olunması durumunda olumsuzluğa kapılmadan yapılan ikinci ve üçüncü tedavilerde genelde sonuç alınmakla birlikte, bu tür bir tedaviye başlamadan önce başarısızlık durumu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu yöntemin bir diğer dezavantajı ise toplam tedavi sürecinin normal tüp bebek tedavisine göre daha yüksek maliyetli olmasıdır. Ancak, tekrarlanan tedavilerde genetik araştırma maliyetlerinin düşmesi ve çok daha az sayıda tekrar ile başarıya ulaşılabilmesi, bu maddi farkı dengelemektedir.


husband-supporting-wife-through-ivf-treatment-2021-08-26-16-12-47-utc-1200x800.jpg

10 Ekim 2022 Tüp Bebek

Hem kadın hem de erkek kaynaklı kısırlık tedavisinde en etkili yöntemlerden biri olan tüp bebek tedavisi bu alanda birçok sorunu çözüme kavuşturmaktadır. Kısırlık sorunu ile karşı karşıya kalan çiftlerin araştırdığı konulardan biri de bu tedavinin kimlere yapılabileceği alanındadır:

  • Çeşitli enfeksiyon ve dış gebelik nedeniyle tüpleri alınmış kişiler için bu tedavi yöntemi en etkili yöntem olarak değerlendirilebilir.
  • Tüpleri tıkalı olan kişilerde bu tedavi yöntemi oldukça başarılı sonuçlar vermektedir.
  • Çeşitli hastalıklar ve ameliyatlar nedeniyle yumurtalıklar ve tüpler arası ilişki bozulduğu zaman doktorlar bu yönteme sık sık başvurmaktalar.
  • Yumurtlama sorunu olan polikistik overli hastalar için tüp bebek tedavisi etkinliğini korumaktadır.
  • Aynı zamanda ileri yaş kişilerde yumurta sayısının azaldığı ve kalitesinin düştüğü durumlarda da bu tedavi etkili sonuçlar doğurmaktadır.
  • Nedeni açıklanamayan birçok kısırlık durumlarında bu tedavi yöntemi sorunu çözmede yardımcı olabilmektedir.
  • Doğal yollardan bebek sahibi olabilme aşamasının gerçekleştirilemediği durumlarda tedavi olmazsa olmaz niteliktedir.
  • Bebek sahibi olamayan erkeklere uygulanan cerrahi işlemler sonrasında eşlerine uygulanan bu tedavi kısırlığı sonlandırmada oldukça etkilidir.
  • Erkeklerde görülen testis tümörü nedeniyle, kadınlarda görülen yumurtalık kistleri veya kanseri sonucunda gerçekleştirilen ameliyatlar sonrasında da bu yöntem diğer yöntemlere oranla daha başarılı sonuçlar vermektedir.
  • Çeşitli immunolojik hastalıklar geçiren çiftlere bu yöntem tavsiye edilmektedir.
  • Genetik nedenlerden dolayı bebek sahibi olamayan çiftlerde de bu tedavi etkili bir yöntem olarak görülmektedir.

Tüp Bebek Tedavisinde Yaş Sınırı Nedir?

Tüp bebek tedavisinin başarı düzeyine etki eden durumlardan biri de çiftlerin yaşlarıdır. Yöntemin uygulanıp uygulanamayacağını tespit edebilmek için öncelikle birkaç test yapılmaktadır. Genellikle kadınlarda adetin üçüncü günü yapılan hormon testleri sonucunda yumurtalıkların durumu değerlendirilerek tedaviye karar veriliyor. Normal şartlarda kadınlarda 45 yaşa kadar bu tedavi yöntemine başvurmak mümkündür. Ama tabii ki bu yaş ortalaması ne kadar az olursa başarı oranı da o kadar yüksek olur. Bu nedenle genelde 40 yaşına ulaşmamış kadınlarda bu tedavi yöntemi tercih ediliyor. 35 yaşından sonra kadınlarda yumurta sayısı azaldığı için en iyi sonuçlar bu yaşa kadar alınmaktadır. Erkekler açısından durum biraz daha farklıdır. 50-55 yaşlarına kadar erkeklerin eşlerine bu tedavi uygulanabilmektedir.

Hangi Durumlarda Tüp Bebek Tedavisi İçin Doktora Başvurulmalıdır?

Yukarıda saydığımız durumlar genelde doktorların tetkikleriyle tüp bebek tedavisine karar verilme süreciyle ilgilidir. Bunların dışında çiftlerin kendilerinin hangi durumlarda bu yönteme başvuracakları konusunda da bilgili olmaları gerekmektedir. Gebe kalmak isteyen özellikle de 30 yaşından büyük kadınlarda menstural periyodlar düzensiz ise veya bu periyodlar gerçekleşmiyorsa aynı zamanda eşler arasında doğal yollardan bebek sahibi olabilme aşaması yaşanamıyorsa bu tedavi yöntemine başvurulabilir. Bu alanda Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak daima çiftlerimiz yanındayız. Tüm süreç alanında uzmanlaşmış doktorlarımız tarafından profesyonellikle yürütülmekte ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.


the-gynecologist-holds-a-training-model-of-the-ute-2022-11-09-20-52-28-utc-1200x800.jpg

2 Ekim 2022 Tüp Bebek

Rahim içi yapışıklık aynı zamanda rahim yapışıklığı olarak da adlandırılır. Çeşitli nedenlerle rahim içinde oluşan travmaya bağlı olarak rahim duvarı arasında yapışıklık olması durumu olarak tarif edilebilir. Tıp tarihinde rahim içi yapışıklık tanısı konulan ilk kişinin adından dolayı Asherman Sendromu olarak da anılır.

Rahim içi yapışıklık çeşitli nedenlerden meydana gelebilir:

  • Rahim içi yapışıklık genellikle rahim içinde oluşan bir travma ve tahribat sonrası oluşur.
  • İstenmeyen gebelik sonlandırması ya da düşük sonrası gerçekleştirilen kürtaj bir diğer nedendir.
  • Doğum sonrasında bebeğin eşinin tam olarak çıkmaması sonrasında gerçekleştirilen cerrahi girişim ya da rahimdeki myomlara yönelik ameliyatlar diğer nedenlerdendir. Bu ameliyatlar histeroskopik ya da batından yapılan açık ve kapalı ameliyatlar olabilir.
  • Cerrahi bir travma olmadan, yalnızca basit bir enfeksiyonla rahim içi yapışıklık olmaz. Bunun tek istisnası nadir de olsa rastlanabilen genital tüberküloz (verem)dur.
  • Yapışıklık ince ya da yoğun ve rahim içi yaygınlığına göre sınıflandırılır. Özellikle yoğun yapışıklıklar histeroskopik olarak açıldıktan sonra yeniden meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda birden çok histeroskopi yapmak gerekebilir.

Rahim İçi Yapışıklık Belirtileri

Rahim içi yapışıklık farklı şekillerde belirti gösterebilir. Rahim içi yapışıklıklarda adet görmeme, kısırlık, artmış düşük ve çeşitli artmış gebelik komplikasyonları şeklinde ortaya çıkabilir. Erken doğum ve su gelmesi gibi artmış gebelik komplikasyonlarında rahim içi yapışıklıktan şüphelenilebilir.

Araştırmalarda en çık rastlanılan belirti kürtaj sonrası âdet kanamalarının kesilmesi ya da belirgin biçimde azalmasıdır. Normal şartlarda kürtaj sonrasında düzenli adet gören bir kişi 4-10 hafta içinde yeniden adet kanması görmeye başlar. Bu sürede adet olunmadığı taktirde rahim içi yapışıklıktan şüphelenilebilir.

Söz konusu olgularda rahim içinden ziyade rahme giriş deliğinde de yapışıklık olabilir. Bu durumun ayırdımı ultrasonografi ile kolaylıkla yapılabilir. Ayrıca kısırlık, tekrarlayan düşük, âdet kanamasının ağrılı geçmesi de diğer belirtiler arasındadır.

Rahim İçi Yapışıklık Tedavisi

Rahim içi yapışıklık için vajinal ultrasonografide rahmin iç tabakası ince ve düzensiz olarak, yer yer ufak kistik alanlar tespit edilir. Tanı için rahim tüp filmi şart olmasa da çekildiyse tipik görüntüsü bulunur. En önemli tanı testi histeroskopidir. Histeroskopi sırasında yapışıklıklar cerrahi biçimde de giderilebilir.

Rahim içi yapışıklık histeroskopik yöntemle rahim dış yüzünden veya karından herhangi bir kesi olmaksızın tedavi yapılabilir. Bu amaçla histeroskop adı verilen cihazla rahim ağzının doğal açıklığından geçilerek rahim içine ulaşılır. Kamera yardımıyla yapışıklığın hem yeri hem şiddeti tespit edilir. Sonrasında histeroskop üzerinden ilerletilen cihazlarla yapışıklık açılır. Rahim içi yapışıklığı açılırken elektrik enerjisi yad a makastan istifade edilebilir.

Rahim içi yapışıklık ameliyatının başarısı yapışıklığın tekrarlamaması, rahim iç tabakasının belli bir kalınlığa ulaşması ile ölçülmektedir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde gerekli işlemler başarıyla yapılabilmektedir.


a-young-woman-at-a-gynecologist-s-consultation-wom-2022-11-09-20-52-28-utc-1200x800.jpg

28 Eylül 2022 Tüp Bebek

Rahim içi yapışıklık rahimde yer alan dokuların tamamında ya da kısmi olarak meydana gelen yapışıklık halidir. Halk arasında rahimde yapışma adıyla da bilinse de çok sık rastlanılan bir rahatsızlık değildir. Özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde daha çok görülmektedir. Bilimsel olarak Asherman sendromu adıyla anılır ve bunun nedeni, rahim içi yapışıklık tanısı konan ilk kişinin adıdır. Daha çok rahim içine uygulanan operasyon sonrasında medyana gelen rahim içi yapışıklık rahimde tıkanma gibi farklı sorunlara neden olmaktadır.

Rahim içi yapışıklık belirtileri her hastada ortaya çıkan bir durum değildir. Bu nedenle belirti göstermiyor olması da tanı konmasını geciktirebilmektedir. Daha çok kürtaj sonrasında hastalarda kimi şikâyetler ortaya çıkmaktadır. Yapılan muayene sonrasında da bu sorunun varlığı tespit edilmektedir. Yaygın biçimde görülen rahim içi yapışıklık belirtileri şunlar olmaktadır:

  • Âdet kanamalarında kesilme,
  • Âdet kanamalarında kan miktarının azalması,
  • Kısırlık,
  • Tekrarlayan düşükler,
  • Erken doğum, erken su gelmesi gibi artmış gebelik komplikasyonları.

Bütün bu belirtiler sadece rahim içi yapışıklıklarda meydana gelmemektedir. Farklı hastalıkların belirtisi olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle kadınların bu tür belirtiler ve benzerleriyle karşılaştıklarında zaman kaybetmeden kadın hastalıkları ve doğum uzmanları ile görüşmeleri gerekmektedir.

Rahim İçi Yapışıklık Neden Oluşur?

Rahim içi yapışıklık belirtileri dışında yapışıklığın neden oluştuğu da önemlidir. Cerrahi müdahaleler sorunun en yaygın nedenidir. İstenmeyen gebelikleri sonlandırmak adına yapılan kürtaj sonrasında rahim içi dokularında iz bırakılarak iyileşmesi sebebiyle rahim içi yapışıklık olabilmektedir.

Kürtaj işleminin hatalı yapılması veya özen siz bir biçimde yapılması da rahim içi yapışıklık nedeni olabilmektedir. Bazense işlem esnasında enfeksiyon gelişmekte, bu da dokuların iyileşme sürecini sekteye uğratarak olumsuz etkilemektedir. Bu durum da rahim içi yapışıklık ile sonuçlanabilmektedir.

Kürtaj esnasında rahim içinin tamamen temizlenememesi, içeride parça kalması sorunun bir diğer nedenidir. Ayrıca nedbe dokusunun oluşması kürtaj sonrasında yaşanan problemlerden biridir. Bu da kimi zaman rahim içi yapışıklığa neden olabilmektedir.

Kürtaj esnasında endometrium tabakasının derinliklerine zarar verilirse veya içerde parça kalırsa ikinci kez kürtaj uygulanırsa da rahim içi yapışıklığı oluşabilmektedir. İkinci kürtaj yapıldığında problemin oluşma riski yüzde 40’lara çıkmaktadır. Kimi zaman sezeryanın hatalı yapılması ve myomektomi sorunu da yapışıklık nedeni olabilmektedir.

Her ne kadar rahim içi yapışıklık belirtileri daha çok cerrahi operasyonlardan sonra gelişse de hiçbir operasyon geçirmemiş kişilerde de ortaya çıkabilmektedir. Çeşitli parazitler ve enfeksiyonlar diğer sebeplerdendir.

Rahim İçi Yapışıklık Tanısı Nasıl Konur?

Rahim içi yapışıklık belirtileri olsa da hastaya tanı koymak için birtakım muayeneler ve tetkikler yapılmalıdır. Mikro kamera ile rahim içinin görüntülenmesi bunlardan birisidir. Küçük ebatlardaki kamera ile dokular gözden geçirilir ve yapışık olup olmadıkları anlaşılabilir. Bir diğer yöntem ise histerosalfingografi (HSG)’dir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde en uygun tanı yöntemleri kullanılmaktadır.


doctor-showing-uterus-anatomical-model-to-patient-2022-05-31-03-18-23-utc-1200x1004.jpg

25 Eylül 2022 Tüp Bebek

Rahim içi yapışıklık tanısı farklı şekillerde konulabilir. Mikro kamera ile rahim içi görüntülenebilir ve son derece basit bir işlemle tanı konulabilir. Ufak ebatlardaki kamerayla rahim içerisindeki dokular gözden geçirilir ve böylece yapışıklık olup olmadığı daha rahat anlaşılır. Ayrıca histerosalfingografi adı verilen ve HSG olarak adlandırılan tetkik ile de tanı konulabilir. Tanı konulduktan sonra ise ameliyat söz konusudur. Fakat pek çok kişi rahim içi yapışıklık ameliyatında başarı şansı ve riskler konusunda endişelidir.

Öncelikle rahim içi yapışıklıklar histeroskopik yöntemle rahim ya da karın dış yüzünde herhangi bir kesi yapılmaksızın tedavi edilebilir. Histeroskop adı verilen cihaz ile rahim ağzı doğal açıklıktan geçilip rahim içine ulaşılır. Kamera ile yapışıklığın yeri ve derecesi tespit edilir. Sonra histeroskop üzerinden cihazlar ilerletilerek yapışıklık açılır. İşlem sırasında elektrik enerjisi ya da makas da kullanılabilir. Bu noktada rahim içi yapışıklık ameliyatında başarı şansı ve riskler şöyle sıralanabilir:

  • Rahim içi yapışıklık ameliyatının başarısı yapışıklığın derecesi, yaygınlığı ve cerrahın deneyimi ile yakın ilişkilidir. Yapışıklık ne kadar yoğun ve rahim içi boşluğunda ne kadar geniş alan kaplamışsa tedavinin başarısız olma ihtimali o kadar artar.
  • Yapışıklığın çok yoğun olduğu durumlarda kimi zaman birden fazla histeroskopik girişime başvurulabilir. Yapışıklığın yeniden oluşmaması için rahim içine birkaç gün balon konulabilir. Fakat bunun tekrarlamayı tamamen engellediği kesin değildir.
  • Yoğun yapışıklıklarda işlem sonrasında kısa süre ağızdan estrojen hormon tedavisi uygulanabilse de yararı tartışılmaktadır. Yoğun ve yaygın yapışıklıklarda daha çok ilk adetten sonra uygun zamanda vajinal ultrasonografi ve çoğu kez yeniden histeroskopi önerilir.
  • Rahim içi yapışıklıklarda rahmin iç tabakasının inceliği bir diğer sıkıntıdır. Endometrial atrofi olarak adlandırılan durum, çoğu kez yoğun ve yaygın yapışıklıklarda gözlemlenebilir ve etkin bir tedavisi bulunmamaktadır.

Rahim İçi Yapışıklık Ameliyatından Sonra Hastayı Bekleyenler

Rahim içi yapışıklık ameliyatında başarı şansı ve riskler ile birlikte ameliyat sonrasından da bahsetmekte fayda var. Yapışkanlık şiddetine göre ameliyat 15-20 dakika sürer. Sonrasında hastanede yatma gerekmez. 3-4 gün hafif vajinal kanama ve kasık ağrısı olabilir. Enfeksiyon ve ağrı yaşanmaması adına operasyon sonrası 7-10 gün cinsel ilişkide bulunulmamalıdır. Rahim boşluğu açıksa ve tüp çıkışları da açıksa ve iç tabaka inceliği gelişmemişse kendiliğinden gebelik olabilir. Tüp çıkışları görülemeyen kadınlarda ise tüp bebek tedavisi yapılmalıdır.

Rahim İçi Yapışıklık Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Rahim içi yapışıklık ameliyatında başarı şansı ve riskler karşısında ameliyat yapılmazsa ne olur sorusu akıllara gelebilir. Çocuk isteği yoksa, ağrı şikayeti bulunmuyorsa ve adet kanı dışarı akıyorsa müdahalede bulunmak gerekmeyebilir. Fakat çocuk isteniyorsa yapışıklığın giderilmesi gerekir ve gebelik sırasında da daha rahat olunur. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde uzman ekibimiz gereken bütün desteği sağlamaktadır.


germany-bavaria-munich-scientist-with-pipette-a-2022-11-06-23-01-02-utc-1200x800.jpg

22 Eylül 2022 Tüp Bebek

Over (yumurtalık) rezervi, yumurtalığın döllenme yeteneğinin yumurta hücrelerini sağlamada ve gebelikle sonuçlanma kapasitesini belirlemede kullanılan bir terimidir. Gebelik için foliküllerden elde edilen yumurta hücre sayısının az olması, anne yaşının ileri olmasından kaynaklanabiliyor. Yani yaş ilerledikçe kadının gebe kalma olasılığı azalır.

Doğurganlık veya kısırlık için over rezervinin etkileri vardır. Bunun basit bir ölçüt veya oran olduğunu söyleyemeyiz. Yüksek over rezerve sahip olmak, gebe kalma oranın yüksek olduğunu gösterir. Düşük over rezerve sahip olmak ise gebe kalma oranının düşük olduğunu gösterir. Düşük over rezervine sahip olarak gebe kalmak ya da yüksek bir over rezerve sahip olmak fakat gebe kalmakta zorluk yaşamakta mümkündür.

Yumurta folikül miktarını yansıtan en önemli faktör kişinin yaşıdır. İleri yaşlarda, özellikle 35 yaşından sonra, folikül sayısı ve kalitesi azalır. 40 yaşından sonra bu durum daha da hızlıdır. Azalan rezerv ile kadının kendiliğinden veya tedavi ile gebe kalma şansı azalır. Hatta gebelik olsa dahi düşük riski artar.

Azalmış Yumurta Rezervinin Belirtileri

Birçok kadında herhangi bir belirti göstermeden ortaya çıkar. Sağlıklı kadınlar, 21-35 günde regl dönemi yaşar. Bu normal kabul edilen bir süre. İki dönem arasında zaman azalması olması ile regl kasılmalarının ve kanama yoğunluğunun artması, yumurta rezervlerinin azalmasının en temel bilinen belirtileridir.

Over Rezervin Düşük Olma Nedenleri Nelerdir?

Yumurtalık rezervinin düşüklüğünde en önemli nedenlerden birisi kadının yaşıdır. 35 yaştan sonra önemli ölçüde yumurta kalitesinde ve miktarında azalma görülmektedir. Kadınlar yaklaşık 4 milyon yumurta ile dünyaya gelirler. Ergenlikte bu sayı 400.000’e düşer ve 1000 yumurtayı regl dönemlerinde kaybeder. 30 yaşında bu sayı 100.000 ‘e düşer ve 40 yaşında bu sayı sıfıra yakındır. Yumurta kalitesi ve miktarı kişiye göre değişir. Genç yaşlarda da farklı sebeplerden dolayı bu durumla karşılaşılabiliyor. Her ay düzenli regl görmek yumurta rezervinin iyi olduğu anlamına gelmez. Yani az sayıda yumurta ile de uzun dönemli regl görülebilir. Tüm bu nedenler dışında over rezervin düşük olmasına neden olan diğer faktörlerde bulunmaktadır. Bunlar:

  • Yaş
  • Obezite, fazla kilo
  • Sigara ve alkol alışkanlığı
  • Yumurtalık ile ilgili yapılan operasyonlar
  • Radyoterapi ve kemoterapi
  • Turner sendromu
  • Endometriozis (çikolata kisti)
  • Erken menopoz
  • Aşırı kafein alımı

Tabii ki kadınlar günlük yaşantılarında bazı şeylere dikkat ederek yumurta kalitesini koruyabilirler.  Bunlar, stresten uzak durmak, sigara ve alkol alışkanlığını bırakmak, spor yapmak ve bunu düzene sokmak, proteinli ve dengeli beslenmeler ile yumurta kalitesini koruyabilmek için dikkat edilmesi gereken noktalardır. Bu nedenle, herhangi bir yaşta over rezerv düşüklüğü olan kadınlar, çocuk sahibi olmak istiyorlarsa, bunu planlamada ve tedavisi için acele etmekte geç kalmamalılar. Yumurta rezervinin değerlendirmesi ve sağlıklı bir sonuca varmak için kullanılan testlerimiz ve yöntemlerimizden yararlanabilirsiniz.


side-view-of-young-muslim-female-scientist-in-hija-2022-03-30-02-38-06-utc-1200x800.jpg

16 Eylül 2022 Tüp Bebek

Tüp bebek çalışmaları hususunda oldukça önemli bir konumda yer alan kadının doğurganlık potansiyeli, hamile kalma potansiyelinin belirlenmesi açısından elzemdir. Kişinin hamile kalma potansiyeli hakkında fikir veren bu durum, kadının yumurtalıklarında yer alan foliküllerin sayısal olarak miktarını ve kalitesini ifade etmektedir. Bu noktada özellikle çocuk sahibi olmak isteyenlerin; Over Rezervi değerlendirilmesi de oldukça kritik bir konumda yer almaktadır.

Over Rezervlerinin değerlendirilmesinin sonuçlarına bağlı olarak, infertilite veya diğer bir adıyla kısırlık tedavisi için uygulanacak yöntem ve bireyin hamile kalma şansı hakkında oldukça önemli bilgiler elde edilir. Over Rezervinin yüksek olması; kadının yumurtalıklarındaki foliküllerin fazla, daha kaliteli ve hamile kalma şansının da yüksek olduğunun göstergesidir.

Bireyin yumurtalığındaki folikül miktarını yansıtan en iyi faktör de kişinin yaşıdır. Yaş ilerledikten sonra, özellikle 35 yaşında sonra, folikül sayısı ve kalitesi sürekli olarak azalır. 40 yaşında sonra da bu olay ise, giderek hızlanır. Over Rezervi azalan kadın bireylerde; kendiliğinden veya tedavi ile gebe kalma şansı azalır ve hatta gebelik olsa bile düşük riski artar.

Over Rezervinin Azalmasına Sebep Olan Faktörler

Genel olarak bakıldığı zaman Over Rezervinde azalmaya sebebiyet veren pek çok çeşitli faktörler de mevcuttur. Söz konusu bu gibi faktörlere;

  • Yaş ve obezite,
  • Erken menopoz,
  • Sigara içme alışkanlığı,
  • Şiddetli endometriozis,
  • Radyoterapi veya kemoterapi,
  • Daha önce geçirilmiş yumurtalık veya kist ameliyatı örnek olarak verilebilir.

Bu noktada yumurta rezervinin değerlendirilmesi de sadece bir testten ibaret değildir. Sağlıklı bir sonuca varmak için kullanılan pek çok çeşitli test ve metotlar da mevcuttur.

Over Rezerv Ölçümü Nasıl Yapılır?

Temel olarak kadınlar, yaklaşık 1 milyon yumurta hücresi ile doğarlar. Fakat ergenliğe ulaşma ve adet görme sürecine kadar her adet döngüsünde 1000 kadarı kaybedilir. Bu sebeple Over Rezervinin genel anlamda azalmasının en önemli faktörlerinin başında da yaş gelmektedir. Ayrıca Over Rezervi, genetik faktörlerden de büyük ölçüde etkilenir. Ancak; rezervin yaştan bağımsız olarak nasıl gerçekleştiğine dair fikir verecek pek çok farklı testler de vardır.

  • Folikül Uyarıcı Hormon ve Luteinizan Hormon Ölçümü: Adetin 3. gününde kanda ölçülen rezerv hususunda önemli bilgiler vermekte olan bu test, beynin yumurtalıklardan yumurta gelişimini uyarmak için kullanılan hormonların ölçümünü sağlamaktadır.
  • E2 (Estradiol) Ölçümü: Adetin 3. gününde yapılan E2 Testi, FSH Testi ile birlikte değerlendirilmesi elzem olan bir ölçüm metodudur.
  • Progesteron Ölçümü: Adetin 10. gününde yapılan bu test, foliküler fazın süresi hakkında da bilgi verir.
  • İnhibin B Seviyesi: FSH üzerinde etkisi olan test, yaş ilerledikçe ve Over Rezervinin azalması ile beraber düşen İnhibin B seviyesini ölçer.
  • Anti Müllerian Hormon: Over Rezervi için güvenli olan test, adetin herhangi bir günü yapılabilir.
  • Transvajinal Ultrasonografi: Adetin 3. günü yapılan testin, diğer testler ile beraber uygulanması daha uygundur.
  • Clomiphene Citrate Challenge Test: İlaç kullanımı ile beraber yumurtalıkların uyarılıp, yumurta olgunlaştırılarak yanıt vermesi esasına dayalı bir testtir.

symptoms-of-menopause-in-mature-woman-female-wave-2022-02-22-04-32-42-utc-1200x800.jpg

9 Eylül 2022 Tüp Bebek

Over rezervi düşük olması menopozu doğrudan etkilemektedir. Düşük over rezervi sorununu yaşayan kadınlar ve kendilerine birçok kez uygulanan gonadotropin tedavisine sürekli olumsuz cevap veren kadınlarda menopoza geçiş süreci hızlanmaktadır. Over Rezervi yani yumurtalık rezervi bir kadının yumurtalıklarında bulunan foliküllerin yani yumurtaların kalitesini ve sayısını göstermektedir. Sayı ve kalitesi belirlenen over rezervi kadının hamile kalma olasılığını ve doğurganlık durumunu göstermektedir. Over rezervi yüksek olan kadınların yumurtalıklarında folikül sayısı fazla ve kaliteli durumda bulunmaktadır. Bu durum hamile kalma şansını oldukça yükseltmektedir. Yumurtalık rezervi düşük olan kadınlar gebe kalmakta sorun yaşamakta ve gebe kalınması durumunda ise düşük yapma ihtimali yükselmektedir. Over rezervi düşük olması menopozu tetiklediği için düzenli olarak test yaptırmak ve detaylı bilgilere ulaşmak için kliniğimizi gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. İlgili test ve tedavi süreçleri hakkında uzman kadromuzla sizlerin yanında bulunmaktayız.

Over Rezervi Düşük Olma Nedenleri

Sağlıklı şekilde dünyaya gelen kız çocukları belirli bir over rezervine sahip olarak doğmaktadır. Doğumdan ergenlik dönemine kadar geçen sürede yaklaşık 300 bin ile 400 bin arasında bir over rezervine sahip olunmaktadır. Bu rezerv menopoz dönemine ulaşana kadar yavaş yavaş azalmaktadır. Over rezervi düşük olması menopozu olumsuz etkilediği gibi bu rezerv düşüklüğüne birtakım etkenler sebep olmaktadır.

  • Yumurtalıklarla ilgili ameliyat geçirilmiş olması,
  • Kanser hastalığı için radyasyon gibi ağır tedavilere maruz kalınması,
  • Genetik yatkınlığa sahip olunması,
  • Rezerv miktarının baştan düşük olması,
  • Rezerv miktarının normal şartlar dışında aşırı hızlı tükenmesi,
  • Hormonlu gıdalarla beslenilmesi,
  • Sigara gibi zararlı alışkanlıklara bağımlı olunması,
  • Çevre kirliliğinden etkilenilmesi,
  • Ailesinde erken menopoz yaşayan veya yumurtalık ameliyatı geçiren kişilerin bulunması

Düşük over rezervine sahip olunmasındaki sebeplerdir. Over rezervi düşüklüğüne sebep olan etkenler ile birlikte özellikle regl dönemlerinde problem yaşayan kadınların over rezervine baktırması mutlaka tavsiye edilmektedir. Rezerv değerleri kan testi yoluyla kolay bir şekilde kontrol edilebilmektedir. Rezerv değerlerinde olabilecek düşüklük için erken teşhis ve planlama oldukça önemlidir. Tüp bebek ve kadın sağlığı merkezimizde testlerinizi yapmakla birlikte gelecek planlaması adına da sizlerin doğru yönlendirilmenizi amaçlıyoruz.

Over Rezervi Kalitesinin Arttırılması

Over rezervi düşük olması menopozu hızlandırdığı için sahip olunan rezerv miktarının kalitesini arttırmak adına bazı bireysel önlemler alınabilmektedir. Yaşadığımız çağda her ne kadar stresten uzak durmak zor olsa da stres rezerv kalitesini etkileyen en önemli etkenler arasında yer almaktadır. Düzenli olarak egzersiz yapmak yumurta sayısında artış sağlamasa bile kaliteyi doğrudan etkilemektedir. Spor ile dokudaki oksijen miktarının artması stresi azaltmaktadır. Bazı over rezervi kalitesini arttırma yolları;

  • Düzenli spor yapmak,
  • Sağlıklı gıdalar tüketmek,
  • Protein ağırlıklı beslenmek,
  • Sigara kullanmamak,
  • Özellikle 40 yaşından sonra çeşitli antioksidan ilaçlar kullanmaktır.

Belirtmiş olduğumuz etkenler ışığında elinizde olan veya olmayan durumlar sebebiyle doğurganlık şansınızı öğrenmek ve sahip olduğunuz over rezervin sayı ve kalitesini görmek için merkezimize başvurabilir ve randevu alabilirsiniz.


novaart-logo-disi

NOVAART TÜP BEBEK MERKEZİ olarak, ”yeni bir hayat” sloganıyla yola çıktık. Mesleki hayatlarını infertilite-tüp bebek konusuna adamış olan uzman hekim kadromuzla, sizleri en büyük hayalinize kavuşturmak için, en son teknolojik gelişmeleri kullanarak, size özel tedavi programlarını uygulamak ve mutluluğunuzu paylaşmak istiyoruz.

NovaArt Tüp Bebek © 2021 Tüm Hakları Saklıdır